ÜST SOLUNUM YOLU OBSTRÜKSİYONLARINDA CERRAHİ TEDAVİ

Dr. Ş. Bilge ÇELİK, Haziran 2003 (G.Cerrahi Rotasyonu)

 Hayati önemi olan hava yolu tıkanıklığına yaklaşımda tam tıkanıklık oluşmadan teşhisin konulması ve gerekli müdahalelerin yapılması hayat kurtarıcıdır. Kuşkulanılan olgular için ilk önlemler alınmalı ve müdahaleye hazır olunmalıdır. Hava yolu tıkanıklığı yapan  sebeplerin araştırılması bazen tedavi anlamına da gelebilir. Örneğin bir yabancı cismin görülmesi ve çıkartılması hem teşhis hem de tedavi özelliği taşır. Üst solunum yolu obstrüksiyonlarında (tablo1-üst solunum yolu obstrüksiyon nedenleri),klinik bulgular (tablo 2-klinik bulgular) tıkanıklığın derecesine göre değişken olup, özellikle de çocuklarda çoğu zaman konservatif yaklaşım ( tablo 3 – konservatif yaklaşımlar ) yeterlidir. Genellikle bunlar arasında en radikal olan entübasyon problemi çözer. Fakat bazı hastalara bu konservatif işlemler yapılamayabilir ve hastaların hava yolunu rahatlatıcı bir cerrahi işlem gerekebilir. Acil cerrahi işlem genellikle üst solunum yolu obstrüksiyonlarında uygulanmakta olup, solunum yoluna yönelik cerrahi prosedürler elektif olarak da bazı durumlarda uygulanmaktadır. Elektif işlem deyince de akla trakeotomi gelmelidir.

 

       Tablo 1 – Üst solunum yolu obstrüksiyon nedenleri

 

Yeni doğanda etyoloji:

·        Laringomalazi

·        Vokal kord paralizileri

·        Konjenital subglottik stenoz

·        Larengeal web ve atreziler

·        Larengoösafagial yarık ve fistüller

·        Larengosel veya kistler

·        Trakeomalazi

·        Hemanjiom

·        Vasküler halka

·        Koanal atrezi

·        Makroglossi

·        Aspirasyon ( mekonyum, kan vs. )

 

Çocuklarda etyoloji:

·        Konjenital nedenler

·        Enfeksiyöz

-         Epiglottit

-         Akut tonsillit

-         Peritonsiller abse

-         Larengotrakeal bronşit ( krup )

-         Papillamatozis

-         Viral solunum yolu enfesiyonlarına bağlı ödem

 

·        Mekanik ( yabancı cisim )

·        Travmatik

-         Önceden yapılmış entübasyon

-         Larengeal veya trakeal travma

·        Neoplastik

-         Rabdomyosarkom

              Tonsiller kitle

-         Nörofibroma

              Makroglossi

              Supraglottik kitle

·        Allerjik

 

 

Erişkinlerde etyoloji:

·        Travmatik

-         Larengeal veya trakeal fraktür

-         Orofarengeal laserasyon

-         Travmatik ödem

-         Entübasyona sekonder stenoz veya granülasyon

·        Enfeksiyöz

-         Epiglottit ( Erişkinde daha fazla supraglottitis şeklinde )

-         Peritonsiller abse

-         Derin boyun abseleri

-         Ludwing anjini

·        Mekanik

-         Yabancı cisim

-         Kan, kusmuk vs

·        Allerjik

·        Neoplastik

-         Tümörün kitle etkisi veya tümörden masif kanama sonucu.

 

Tablo 2 - Üst hava yolu obstriksiyonun klinik bulguları;

·        Dispne

·        Stridor

   * İnspiratuar ;  Genellikle supraglottik obstriksiyonda

   * Ekspiratuar ; Genellikle subglottik obstriksiyonda

                   * Bifazik; Glottise izole lezyonda

·        Retraksiyon;Suprasternal, supraklavikular, interkostal

·        Solunum sesinin ve nabzın artması (erken dönemde)

·        Solunum sesinin azalması veya kaybolması (ileri dönemde)

·        Ses değişikliği

·        Ağrı

·        Öksürük

·        Pallor ( erken dönem ), siyonoz ( geç dönem )

·        Ağız suyunun akması

·        Hareketsiz kalamama (erken dönem )

·        Hemodinamik instabilite ( geç dönemde )

·        Bilinç kaybı (daha geç dönemde )

 

 

                             

    

           Tablo 3 – konservatif yaklaşımlar

·        Heimlich manevrası

·        Nazal veya oral airway

·        Endotrakeal entübasyon ( 16 F plastik kılıfı olan iğne krikotiroid membrandan uygulanarak hasta ventile edilir.)

·        Nazal entübasyon

·        Modifiye retrograd entübasyon ( Trakeadan glottik bölgeye doğru ilerletilen bir epidural kateter ve bunu glottisten izleyen fleksibl endoskop ile gerçekleştirilir)

 

Üst solunum yolu obstrüksiyonlarında uygulanan cerrahi işlemler arasında;

·        Transtrakeal iğne ventilasyonu

·        Krikotiroidotomi

·        Trakeotomi – trakeostomi sayılabilir.

 

        TRANSTRAKEAL İĞNE VENTİLASYONU

  Diğer müdahaleleri gerçekleştirecek kadar vakit veya ekipman bulunmuyorsa ve çok hızlı bir müdahale gerektirecek kadar solunum sıkıntısı mevcutsa transtrakeal iğne ventilasyonuna başvurulabilir. 16 numara veya daha kalın bir kanül, plastik trokarı ile birlikte, krikotiroid membrandan veya trakeanın en palpabl ve cilde en yakın kısmından sokulur. İğne çıkartılarak hastanın, kalın plastik trokardan nefes alması sağlanır. Trokar çapı yeterince geniş olmadığından bu trokar içinden yüksek basınçlı oksijen verilmesi gerekir. Devamlı yüksek basınçla oksijen verilmesi ekspirasyonu engelleyerek karbondioksit birikimine neden olacaktır. Karbondioksit birikimi oluşuncaya kadar, yaklaşık 20-30 dakika hastayı idare ettirecek ve diğer müdahalelerin yapılabilmesi için zaman kazandıracak bir girişimdir. Hastanın solunum sıkıntısından dolayı ajitasyonu ve trokarın instabilitesi cilt altı amfizem gelişimine sebep olabilir. Süratle diğer girişimlere geçilmelidir.

 

KRİKOTİROİDOTOMİ

    Total hava yolu tıkanıklıklarında yine zaman kazanma amaçlı uygulanan bir girişimdir. Trakeotomi girişiminden kolay ama ona alternatif olamayan bir yöntemdir. Çocuklarda ve laringotrakeal travmalı hastalarda kıkırdak yapıya zarar verme riski nedeniyle kontrendikedir. Teknik olarak hastanın başı hiperekstansiyona getirilir, çenesi arkaya atılır. Sırtına, klavikula hizasına bir destek yerleştirilir ve laringotrakeal iskeletin belirginleşmesi sağlanır (Rose pozisyonu). Laringotrakeal iskeletin rehber noktaları belirlenir (tiroid kartilaj çıkıntısı, krikoid kartilaj, mandibula simfizisi, sternumun juguler çentiği, trakeal halkalar). Vakit varsa lokal anestezi uygulandıktan sonra krikoid kartilajın hemen üstünde, tiroid kartilajın alt kenarının altında krikotiroid membranın üzerine gelecek şekilde cilt, ciltaltı ve mebran insizyonu yapılarak hava yoluna ulaşılır. Membran disseksiyonla genişletilir ve içine endotrakeal tüp veya kanül sokulur. Hemen oksijen inhale ettirilir, kanül veya tüpün kafı şişirilir ve tüp tespit edilir. Hastanın acil durumu stabilize olur olmaz trakeotomi işlemi için hazırlıklar tamamlanarak trakeotomi gerçekleştirilmelidir. Uzun süreli krikotiroidotomi ile kalmak doğru değildir.

   Bu işlemin bir takım dezavantajları bulunmaktadır. Tiroid ile krikoid kıkırdak arasındaki mesafe krikoid kıkırdağa zarar vermeden tüpün yerleştirilebileceği kadar fazla değildir. Bu sorun çocuklarda daha da belirgin olarak karşımıza çıkar.

    Krikotiroidotominin komplikasyonları girişim sırasında ve sonrasında kanama, tüpün hava yoluna yerleştirilememesi, arka duvar hasarı ile özefagus perforasyonu, uzun süre trakeotomiye geçilmez ise subglottik stenoz, ses kısıklığı ve yine uzun süre bu şekilde kalmaya bağlı persistan stomadır. Eğer krikoid kıkırdak zedelenirse burada oluşacak perikondrit nedeni ile kolaylıkla larengeal stenoz gelişebilir, bu da koniotominin başlıca komplikasyonudur. Buraya konulan tüp ne kadar uzun süre kalırsa komplikasyonun ortaya çıkma riski o oranda artar.

 

         TRAKEOTOMİ

  Trakeotomi servikal trakeada cerrahi hava yolu oluşturmak olarak tarif edilebilir. Açılan deliğin kalıcılık süresi farklı olduğu için geleneksel olarak ‘ostomy’ ve ‘otomy’ arasındaki anlamsal farklılıklar karışıktır. Traketomi trakeada geçici olarak boynun ön yüzeyine açıklık oluşturma işlemidir. Boynun ön yüzeyinde  ( kalıcı açıklık ) stoma oluşturulursa buna trakeostomi adı verilir. Kanül yerinde olmak koşuluyla sütüre edilmemiş açıklık 1 hafta içinde kalıcı stoma olarak iyileşir. Dekanüle edildiği zaman yine aynı zamanda delik kapanır.

 

Tarihçe:

Trakeotominin tarihi birkaç yüzyılın üzerindedir ;

·        Trakeotominin ilk olarak M. Ö. 3600’ de eski Mısır’da uygulandığı burada bulunan tabletlerden anlaşılmaktadır.

·        Ameliyat olarak ilk defa uygulanışı 2000 yıl öncesine, Galen ve Aretaeus' a kadar uzanır.

·        Elektif olarak ilk trakeotomi prosedürünü uygulayan kişi M. Ö. 100 yılında Grek bilim adamı Asclepiades’ dir.

·        Trakeotomi deyimi ilk defa Thomas Fienus tarafından 1649' da yayınlanan Libri Chirurgicales XII' de kullanılmıştır. Ortaçağda İbni Sina ve El Razi' nin trakeotominin yapılışını daha açık bir şekilde tanımlamışlardır ancak trakeotomiyi uyguladıklarına ilişkin herhangi bir kayıt bulunmamaktadır.

·        İlk başarılı trakeotomiyi bir İtalyan hekimi olan Antonio Musa Brasovola 1546' da yapmıştır. Önceleri oturur pozisyonda trakeotomi yapılırken 17. yüzyılda ilk kez Moreau sırtüstü pozisyonda uygulamıştır.

·        Cemiyet- i Tıbbiye- i Şahane (Société Impériale de Médecine de Constantinople) tarafından İstanbul' da Fransızca olarak çıkarılan Gazette Médicale d' Orient' in 1861 yılı 6. sayısında 'Trachéotomie pratiquée a Constantinople pour la prémiere fois avec succés' başlıklı orijinal makalede; Dr.Muhling tarafından, 28 Haziran 1861' de, İstanbul' da başarı ile uygulanan ilk trakeotomiden söz edilmektedir.

·        20. yüzyılın başında Chevalier Jackson, trakeostominin günümüzde uygulanan cerrahi prensiplerini tanımlamıştır.

·        Perkütan trakeostomi; ilk kez 1955 yılında Shelden ve arkadaşları tarafından denenmiştir. ( 1953- Seldinger' in guide- wire üzerinden arteryel kateterizasyon tekniğinin etkisi olmuştur.)

·        1985 yılında Ciaglia ve arkadaşları perkütan dilatasyonel trakeostomiyi tanımlamışlardır.

      

Anatomi:

·        Larenkste üç büyük kartilaj mevcuttur; Epiglot, tiroid ve krikoid kartilaj. Posterior sınırda aritenoid kartilaj bulunmaktadır. Tiroid ve krikoid kartilajlar arasına krikotroid membran bulunur.

·        İnnominate arter veya brachiosefalic trunkus, sternumun altında yer alır ve süperior toraks girişinde trakeayı anteriorda soldan sağa çaprazlar.

·        Trake posteriorda membrönöz,anterior ve lateralinde semisirküler kıkırdaklardan oluşmuştur.

·        Eğer trakea orta hat dışından diseksiyon yapılırsa rekürren laringeal sinir ve inferior tiroid venin yaralanma riski büyüktür. Büyük damarların (arteria karotika, internal juguler ven) diseksiyondan uzak yerleştiği için yaralanma riski düşüktür. Fakat obezlerde ve çocuklarda bu damarların yaralanma riski büyüktür.

·        Tiroid gland: Trakea önünde yeralıp, trakeayı her iki taraftan destekleyen bir lobu ve ikinci ve üçüncü trakeal halkalarda trakeayı çaprazlayan isthmusu bulunur. Bu doku aşırı derecede vasküler olup, hemostaz açısından dikkatli olunmalıdır.

·        Çocuklarda hava pasajı erişkinlere göre dardır. Servikal trakea genellikle boynun ön orta hattında bulunup, yapısı ve ekstansiyon derecesi farklılıklar gösterir. Suprasternal çentik ile krikoid arası neonatalde 2,5 cm, 10 yaşındaki çocuklarda 6 cm’dir. Çocuklarda larinks yüksek olup; infantlarda 3. servikal vertebrada, pubertede 6. servikal vertebrada krikoid kartilaj bulunur. Adelosansa kadar tiroid kartilaj erişkinin konfigurasyonuna ulaşır. İnfantlarda larinks palpe edilemez ancak  krikoid landmarkerları ayrılabilir. Trakea yüksektir ve krikoid deriye yakındır. Tiroid isthmusunun boyu farklı olup genelde trakeayı 2. 3. 4. halkalardan çaprazlar.

 

     Trakeotomi Endikasyonları:

I.) Mekanik obstriksiyon

a.      Larenks, farenks, servikal trakea, ösofagus ve tiroidin obstriktif tümörleri

1.     İleri stage durumunda

2.     Radyoterapiye bağlı ödem durumunda

3.     Cerrahi girişime ek olarak

b.     Larenks, trakea, dil ve farenks inflamasyonu

1.     Akut epiglottit

2.     Viral krup

3.     Ludwig’ s angina

c.     Trakea veya laringial obstriktif konjenital anomaliler

1.     Laringial web veya atrezi

2.     Trakeoösofagial anomaliler

d.     Larenks ve trakeada travma

1.     Kıkırdak çatı ve yumuşak doku travması

2.     Duman veya buhar yanığı

e.      Maksillofasial travma ve yumşak doku yaralanması

1.     LeFort II – III, mandibuler ve maksiller multipl kırık

2.     Hemoraji

3.     Cerrahi girişimlere ek durumlarda

f.       Bilateral vokal kord paralizisi

g.     Yabancı cisim

h.     Sleep apne sendromu

 

II.) Sekresyonel Obstriksiyon

a.      Sekresyon retansiyonu ve öksürük yetersizliği

1.     Torasik ve abdominal cerrahi

2.     Bronkopnomoni

3.     Respiratuar ağaç, yüz ve boyun yanığı

4.     Diabetes mellitus, üremi, septisemi, karaciğer hastalıkları gibi koma durumlarında

b.     Alveolar hipoventilasyon

1.     İlaç intoksikasyonu ve zehirlenme

2.     Göğüs kafesi hastalıkları, kaburga kırıkları, cerrahi amfizem

3.     Göğüs duvarı paralizileri

4.     Kronik obstriktif pulmoner hastalıklar (Amfizem, kronik bronşit atelektazi, bronşektazi, astım)

c.     Sekresyon retansiyonu ve alveolar hipoventilasyonu

1.     SSS Hastalıkları ( Felç, Ensefalit, Guillain-Barre Sendromu, Poliomyelitis ve Tetanus)

2.     Masif baş ve göğüs kafesi yaralanması

3.     Hava ve yağ embolisi

 

III.) Profilaktik (Geniş baş – boyun cerrahi uygulamalarına hazırlık ve iyileşme periyodunda)

IV.) Uzun süreli entübasyon ( 72 saatten sonra )

 

Trakeotominin faydaları:

·        Trakeobronşial ağaçta 70- 100 ml’lik ölü boşluğun azalmasını sağlar. Bu sadece fizyolojik ölü boşluğa bağlı %10 dan %50 ye kadar değişen ölü boşluğun azalmasını sağlar.

·        Hava yolunun resistansını azaltarak, alveolar ventilasyon ve total kompliansın artmasını sağlar.

·        Aspirasyondan korur.

·        Trakeanın temizlenmesi için giriş yeri sağlar.

·        Trakeobronşial ağacın medikasyon ve nemlendirme yoludur.

·        Öksürmek için gereken eforu azaltır.

·        Üst hava yolu obstrüksiyonunda by-pass sağlar.

 

Gerekli laboratuar parametreleri :

Elektif  ve bazen acele trakeotomiler için geçerlidir.

·        Trombosit 50000/ml den yüksek olmalıdır.

·        Protrombin ve aktive parsiyal tromboblastin zamanı normal sınırlarda olmalıdır.

·        Kanama zamanı 10 dk. dan düşük olmalıdır.

 

  Trakeotomi Tekniği:

  Trakeotomi trakeada mümkün olduğu kadar süratli, kafi derecede açılmış bir hava yolu meydana getirmektir. Trakeotomi mümkün olduğunca ameliyathanelerde ve yoğun bakım ünitelerinde anestezi dahilinde yapılmalıdır. Özellikle çocuklarda olmak üzere endotrakeal entübasyon uygulanmalıdır. Entübasyonun yapılamadığı durumlarda ise ventilasyon maske ile temin edilmelidir.

 

     a) Acil trakeotomi (Bilinç kaybı var veya yok):

 Siyanoz, hipotansiyon, hipopne ve bradikardi O2 desatürasyonuna ait geç dönem belirtileridir ve acil trakeotomi açılmasını gerektirir. Genel olarak bir hastada %50 O2 solunduğunda %82’lik bir O2 saturasyonunu koruyamıyor ya da pCO2 50 mmHg’nın altına düşüyorsa trakeotomi endikedir.

 Acil trakeotomi sadece bu konuda deneyimli ve bilinçli cerrahlar tarafından açılmalıdır. Acil şartlarda hele de hiçbir şekilde anestezi temin edilemiyorsa veya anestezi için vakit yoksa kanama ve hastanın ajitasyonu gibi durumlarla başa çıkmak güçtür. Özellikle de kanama problemdir. Bu yüzden vakit kaybı olur ve hatta hasta kendi kanını yoğun şekilde aspire edebilir. Trakeanın daha belirgin olması için sırtüstü yatırılmış olan hastanın başı hiperekstensiyon durumuna getirilir (Rose pozisyonu). Krikoid kıkırdak ve sternokleidomastoid adeleler palpasyonla belirlenir. Sol elin baş parmağı ile sternokleidomastoid kaslara doğru baskılı ile itilir. Bu manevra larenksi fikse eder ve büyük damarları korur. Sağ ele ise bistüri alınır üstte krikoid kıkırdaktan aşağıya suprasternal çentiğe kadar orta hat boyunca vertikal bir insizyon yapılır. İnsizyon, trakeal halkaları gösteren sol elin işaret parmağının kontrolü altında derinleştirilir. Tiroid istmusu her iki taraftan kleplenerek kesilir. Bistüri ile işaret parmağın kontrolü altında ikinci ve üçüncü trakeal halkalararasından kesi yapılır. Görüş zorsa ve bu insizyona olanak tanımıyorsa longitudinal olarak 2. ve 3. halkalar kesilebilir. Bistüri sapı trakeal insizyon içine sokulur ve insizyon yeri genişletilir. Acil trakeotomi açılırken kanama ile boğuşmamak gerekir. Bunun için kanayan yerler klemplenir ve işlem bittikten sonra hemostaz sağlanır.

 

b) Acele trakeotomi (Bilinç Yerinde):

 Genellikle üst solunum yollarının malign tümörleri sonucu kronik fakat progresif üst solunum yolu obstrüksiyonu olan hastalara acele trakeotomi açılmalıdır. Lokal veya genel anestezi altında operasyon öncesi gerekli şartları (laboratuar değerleri, operasyon odası, anestezist) sağlayarak yapılabilir. Bu hastalarda sedasyon ve rahatlama sağlanabilir ancak dikkatli olunmalıdır. Sedasyondan sonra trakeotomi derhal açılmalıdır.

 

     c) Elektif trakeotomi:

     Elektif trakeotomiler genelde uzun süre entube olan hastalara solunum yolu temizliğini sağlamak ve trakeomalaziyi önlemek amacıyla yapılır. Ek olarak kapsamlı baş ve boyun operasyonu geçiren hastaların iyileşme sürecinde hava yolunu sağlamak amacıyla uygulanır. Kronik pulmoner problemleri olan bazı hastalarda (örn. Sleep apnea) veya santral / periferik kökenli solunum problemi olan nörolojik hastalara da  elektif trakeotomi uygulanabilir.

     Trakeotomi, deneyim gerektiren bir cerrahi girişimidir ve mümkünse genel anestezi altında endotrakeal entübasyonu takiben yapılır. Hasta sırt üstü yatar pozisyondayken omuzların altına rulo yapılmış bez yerleştirilerek boyun ekstansiyona getirilir. Ancak boynun total ekstansiyonundan kaçınılır.Total ekstansiyon durumunda yapılan insizyonda normalden daha aşağı seviyeye trakeotomi deliğinin açıldığı görülür. Bu gibi hatalı pozisyonlarda trakeada erezyonlar nekrozlar meydana gelip innominate arterin hatta innominate vennin erezyonu ile fatal sonuçları olabileceği hatırlanmalıdır. Normal ameliyata hazırlanış ve sahanın örtülmesi temin edildikten sonra tiroid ve krikoid kartilaj palpasyonla hissedilir. Krikoid kıkırdak ile suprasternal çentik arasındaki cilt ve cilt altı dokulara lokal infitrasyon anestezisi yapılır. Bu amaçla Lidocain % 2 solüsyonu ve epinefrin 1/150000 karışımı kullanılır. Daha sonra  tiroid istmusuna denk gelecek şekilde krikoid kartilajın yaklaşık 0,5 cm altından transvers insizyon yapılıp,platismaya kadar derinleşilir. Cilt altı dokular geçilirken anterior juguler venlerden kanamaya yol açılmamak için orta hatta kalınması gerekir. Platisma geçildikten sonra diseksiyona vertikal istikamette devam edilmelidir. Orta hat üzerinde kalındığı zaman adeleler çok kolay birbirinden ayrılabilirler. İnfrahiyoid (strep kaslar) her iki yana ekarte edilerek tiroid isthmusuna ulaşılır. Tiroid isthmusu aşağı veya yukarı ekarte edilerek cerrahi sahadan uzaklaştırılır, isthmusun ekartasyona izin vermeyecek kadar kalın olması halinde her iki yanda tiroid isthmusunun klemplerle tutulmasından sonra ortadan kesilip kanama olmaması için tiroide torba dikişi yapılır. Pretrakeal fasyanın açılmasından sonra trakeal halkalar sayılarak 2. ve 3. trakeal halkalar arasından açılır. Trakeal halkaları arasındaki interkartilajinoz membran transvers olarak insize edildikten ve kanülün geçebileceği kadar genişletildikten sonra, trakeadaki sekresyon aspire edilir ve trakeotomi kanülü yerleştirilir. Balonlu kanül kullanılmışsa hava kaçağı kesilene kadar kanül kafı hava ile şişirilir (8 – 10 cc). Kanülün her iki yanından geçirilen bağlar hastanın boynun arkasından geçirilip lateralde bağlanır. Kafsız kanül kullanılmışsa kanül kenarlarından kaçan ekspiryum havasının cilt altı dokularda amfizeme neden olmaması için insizyon sıkı dikilmez. Trakeotomi kanülünün çevresi ve cilt insizyonu pansuman malzemesi ile kapatılarak işleme son verilir.

 Acil durumlarda uygulanan vertikal insizyonun dezavantajı  cilt kıvrımlarına dik geçtiği için geç dönemde boyunda kozmetik kontrakte bir skar bırakmasıdır.Transvers insizyonun kozmetik yöndende avantajları olmasına rağmen acil müdahalelerde kanamanın daha az olması ve diseksiyona daha az ihtiyaç göstermesi bakımından vertikal insizyon tercih edilir. Ayrıca transvers insizyonda sekresyonlar vertikal insizyona göre daha fazladır.

Total larenjektomi uygulanacak hastalarda stoma oluştururken gerekli olan trakea boyunun korunması için trakeotominin mümkün olduğunca üst halkalar seviyesinden açılması tercih edilir (superior trakeotomi). Parsiyal larenjektomi uygulanacak hastalarda, açıklığın ve kanülün cerrahi sahaya yakın olmaması ve subglottik stenoza yol açmaması için trakeotominin mümkün olduğunca alt halkalar seviyesinden açılması tercih edilir (inferior trakeotomi). Lokal anestezi altında açılan trakeotomilerde trakea mukozasının insizyonundan hemen önce bir iğne ile trakeal lümenine girilerek 0.5 – 1 cc topikal anestezik madde verilmesi öksürük refleksini inhibe ederek trakea lümenine giriş sırasında hastanın hareket etmesini engeller.

 

     Trakeotomi Komplikasyonları ( % 5- 40 )

     Peroperatif Komplikasyonlar:

·        Kanama ( Tiroid gland, tiroid venler, anterior juguler venler ve arterlerden kaynaklanmaktadır.) En sık rastlanan komplikasyon; kanamadır (% 15 ).

·        Hava embolisi ( Ciddi fakat nadir görülen bir komplikasyondur. Bu komplikasyon ile karşılaşmamak için diseksiyon ve kanama kontrolü dikkatli yapılmalıdır.)

·        Apne ( Hava yolunun aniden açılması ile alveoler karbondiyoksit hızla oksijenle yer değiştirmekte ve PCO2 ' ndaki ani düşüş solunum merkezini inhibe etmektedir. Apne, hastaya % 95 oksijen+ %5 karbondiyoksit karışımı solutulması ile düzelir.

·        Kardiak arrest (Anksiyeteye bağlı aşırı adrenalin üretimi, kan PH' sında ani yükselme ve respiratuvar alkaloza bağlı gelişmiş olan hiperkalemi nedeniyle olmaktadır.)

·        Lokal hasar ( Kısa ve kalın boyunlu hastalarda cerrahi işlem daha zor olmakta, tiroid kartilaj veya krikoid kartilaj yaralanmaları görülmektedir. Ayrıca orta hattan sapan diseksiyon ile rekürren larengeal sinir yaralanması meydana gelebilmektedir.)

 

Erken Postopratif Komplikasyonlar:

·        Trakeal tüpün yer değiştirmesi ( Trakeal tüpün kısa olması, stoma çevresinde hematom, ödem veya amfizem gelişmesi nedeniyle böyle bir sorun ortaya çıkabilir.)

·        Boyunda amfizem ( Genellikle birinci gün ortaya çıkan amfizem yedinci günde kendiliğinden geçer. Nedeni sıklıkla; trakeal insizyonun geniş yapılması veya cilt insizyonunun fazla sıkı kapatılmasıdır.)

·        Pnömotoraks ( Daha çok öksüren ve haraket eden lokal anestezi altında trakeostomi uygulanan hastalarda olmaktadır.)

·        Pnömomediastinum

·        Trakeal krut oluşumuna bağlı problemler ( Trakeanın, filtre edilmiş, nemlendirilmiş ve ısıtılmış fizyolojik ortamından kuru, soğuk hava ortamına adapte olması uzun sürer ve bu adaptasyon süreçinde krut oluşumu gözlenir.)

·        Enfeksiyon ( Daha çok antibiyotik uygulanmayan ve steril olmayan şartlarda trakeotominin gerçekleştirildiği olgularda rastlanmaktadır.

·        Trakeal nekroz ( Trakeal nekroz gelişimi için predispozisyon yaratan faktörler; enfeksiyona bağlı fokal bası, yüksek ve uzun süreli trakeal tüp balon basıncı, trakeal tüp distal ucunun mukozada oluşturduğu ülserasyon ve hastanın radyoterapi almış olmasıdır. Hastanın stoma ve çevresinde ağrısının veya kanamasının olması cerrahı trakeal nekroz açısından şüphelendirmelidir.)

·        Trakeoarteriyel fistül ( Trakeoarteryel fistül etyolojisinde; trakeal tüpün kendisinin ya da balonunun bölgedeki damarlara basısı yer almaktadır. Ayrıca 2.- 3. trakeal halkalardan daha distal seviyeden yapılan stoma, trakeoinnominat fistüle neden olabilmektedir.)

·        Trakeoözefajial fistül

·        Disfaji ( Disfaji; primer hastalığa, yutma esnasında farinksin yükselmesine izin vermeyen laringeal gerginliğe ( tethering of larynx), trakeoözefajial fistüle veya trakeal tüpün balonunun özefagusa basısına bağlı olabilmektedir.)

 

Geç Postoperatif Komplikasyonlar:

·        Trakeal stenoz ( Üç seviyede; stoma seviyesi, trakel tüp balonu ve distal ucu seviyelerinde stenoz olmaktadır.)

·        Dekanülasyon zorluğu ( Uzun süreli kanülasyona bağlı trakeal daralma nedeniyle hastalar dekanülasyonu tolere edememektedirler. Ayrıca uzun süreli kanülasyona bağlı fazla granülasyon dokusu oluşumu nedeniyle dekanüle edilen hastalarda trakeanın kapanması güç olabilmektedir.)

·        Trakeokutanöz fistül ya da skar ( Fistül ve skar oluşumu daha çok enfeksiyona ve uzun süreli kanülasyona sekonder gelişmektedir.)

  

     PERKÜTAN TRAKEOTOMİ 

A)   Griggs Tekniği

Bu teknikte cerrahi alanın sterilizasyonu ve lokal anesteziyi takiben 14 G iğne üzerinde yer alan plastik kateter 2.- 3. trakeal halkalar arasına yerleştirilir. Bu kateter geri çekilirken içinden trakeaya guide- wire gönderilir. Ardından guide - wire üzerinden dilatör kateter yerleştirilerek trakeadaki açıklık az sonra uygulanacak klemp için yeterli boyuta getirilir. Kateterin her iki yanından yapılan cilt- ciltaltı insizyon ile stomal açıklık genişletilir. İçinden guide- wire geçirilebilen özel bir klemp, guide- wire üzerinden ilerletilerek trakeal açıklığa ulaşılır ve trakeadaki açıklık, trakeal tüpün geçebileceği kadar dilate edilir. Yeterli cilt, cilt altı ve trakeal açıklık sağlandığı için trakeostomi kanülü kolaylıkla yerleştirilerek işleme son verilir.

Klemp ile trakeal dilatasyon aşamasında, klemp trakeaya paralel tutulmalı aksi halde trakeal halkalara dik olarak uygulanan dilatasyon, özellikle yaşlı hastalarda, trakeal halkalarda fraktüre hatta trakeanın ayrılmasına neden olabilir.

 

     B) Perkütan Dilatasyonel Trakeostomi - Ciaglia Tekniği

 

Üzerinde, daha sonraki aşamada içinden guide- wire uygulanmasına izin verecek plastik kateter bulunan iğne ile ikinci ve üçüncü trakeal halkalar arasından trakeal lümene girilir. Trakeaya yerleştirilmiş olan olan kateterin içinden guide- wire trakeaya ilerletilir. Guide- wire trakea arka duvarına ulaştıktan sonra kateter trakeadaki açıklıktan dışarı çekilir. Sonrasında ilk aşama dilatörü guide- wire üzerinden trakeaya ilerletilir, dilatasyon sağlanır sonra dilatör geri çekilirken guide- wire' ın trakeadaki yerinde kalmasına özen gösterilir. Sonraki aşamalardaki uygulanacak daha büyük çaplı dilatörlerin uygulanmasını kolaylaştıracak olan daha kalın ve sert olan sarı kateter yerinde kalan guide- wire üzerinden trakeaya yerleştirilir. Guide- wire ve kateter kombinasyonu üzerinden ard arda giderek çapları büyüyen dilatörler uygulanır. Dilatasyon aşamalarının sayısı, yerleştirilmesi planlanan trakeostomi kanülünün çapına göre ayarlanır. Trakeostomi kanülü, son yerleştirilenden bir önceki dilatör üzerinden trakeaya yerleştirilir.  Trakeostomi kanülünün yerleştirilmesi ile guide- wire ve kateter kombinasyonu trakeadan dışarı çekilerek işlem tamamlanır.

Perkütan dilatasyonel teknikle uygulanan trakeostomiler esnasında dilatasyon, dilatörleri numara sırası atlanarak gerçekleştirildiğinde yapılan büyük çaplı dilatasyonlar, trakeal halkalarda fraktür riskini artırmakta ayrıca cilt altı dokunun trakea lümenine prolabe olmasına neden olmaktadır. Daha sonra da trakeal stenoz gelişimi kolaylaşmaktadır.

 

Perkütan Trakeostomilerin Avantajları

·        Minimal travma ve minimal güç uygulaması

·        Küçük stoma ve bunun sayesinde elde edilen düşük kanama ve düşük enfeksiyon oranları

·        Kısa operasyon süresi ( Hemen her teknikle operasyon süresi 10-20 dakika, geleneksel cerrahi metodla operasyon süresi 30- 45 dakika arasında değişmekte)

·        Yatak başında ve ameliyathane şartları gerektirmeksizin uygulanabilirlik

·        % 65- 70 ucuz maliyet

·        Trombositopenik hastalarda uygulanabilirlik

·        Dekanülasyon sonrası kozmetik açıdan optimum iyileşme

 

Perkütan trakeotomilerin dezavantajları:

·        Acil bir işlem olarak uygulanamaması

·        Özellikle kısa boyunlu,obez hastalarda trakea giriş yerini bulmakta güçlük

·        Komplikasyonlarının klasik trakeotomi ile aynı olması

·        Komplikasyonlarla (özellikle kanama) başa çıkma güçlüğü ve ameliyathanede müdahale gereksinimi

·        Trakeal halkalarda fraktür riski

·        Perkütan trakeotomiler çocuk yaş grubunda tercih edilmemektedir. Çocuklarda trakeal duvarın elastisitesi yüksek olduğu için dilatasyon zor olmakta ayrıca trakea ön ve arka duvarı birlikte itilerek trakeal hasar oluşabilmektedir.

 

 TRAKEOTOMİ SONRASI BAKIM

Trakeotomili hastanın solunum havası nazal kaviteden geçmediği için nemlendirilmemiş ve filtre edilmemiştir. Bu yüzden hastanın yattığı oda,buhar makinaları ile nemlendirilmelidir.  Ayrıca kanül üzerine yerleştirlilen bir gazlı bezin sürekli nemli tutulması da solunum havasının nemlenmesine ve büyük partiküllerin filtre edilmesine yardımcı olur.  Kuruyan sekresyonların trakea ve alt solunum yollarında mukus tıkaçlarına yol açmaması için trakea sık sık aspire edilmeli ve iç trakeotomi kanülü sık sık çıkartılarak içinde biriken sekresyonlar temizlenmelir. İnsizyon yerinde yara enfeksiyonunun önlenmesi için kanülün çevresindeki pansuman kanülün içinden ve etrafından sızan sekresyonlarla kirlendikçe değiştirilmelidir. Trakeotomi kanülü 72 saatten önce yerinden çıkarılmamalı kanül çekildiğinde kolayca kapanmayacak güvenli bir açıklık oluştuktan sonra kanül tamamen çıkartılarak günlük yara pansumanları yapılmalıdır.

 

  Bakım sorunları:

  * Yara yeri enfeksiyonu

* Trakeotomi açıklığından kanama

1.     Trakeit.

2.     Trakeada granülasyonlar.

3.     Trakeayı saran damarlardan veya brachiosefalik turuncustan erozif hemorajiler.

4.     Bir tümörden kanama olması.

     * Trakeotomiden nefes almakta güçlük

1.    Kanülün yanlış takılması.

2.    Kanülün distal ucunda krutlar bulunması.

3.    Kanülden sonraki trakea bölümünde granülasyonlar gelişmesi.

4.    Kanülün posizyonunun hatalı olması.

5.    Tüpün boyutlarının trakeaya uygun olmaması.

6.    Trakeostomiden sonraki trakeobronşial ağaçta stenozlar gelişmesi.

 

      DEKANÜLASYON

Trakeotomi açılmasını gerekli kılan etyolojik neden ortadan kalktıktan sonra, en kısa süre içinde hasta dekanüle edilerek trakeotomi açıklığı kapatılmalıdır. Dekanülasyondan önce hastanın hava pasajı endoskopik muayene ile değerlendirilmeli ve uygun görülen hastalara dekanülasyon yapılmalıdır. Dekanülasyon aşamasına gelmiş hastaya daha küçük çaplı kanül takılarak 24 saat süreyle solunumu izlenir. Daha sonra kanülün dış açıklığı bir tıkaç ile kapatılarak solunumun yeterli olup olmadığı yine 24 saat süreyle gözlenir. Bu süre sonunda solunumu rahat olan hastanın kanülü çıkartılır ve trakeotomi açıklığı pansumanla kapatılır. Hava ve sekresyon kaçağının tamamen kesilmesinden sonra, gerekiyorsa cilt kenarları düzeltilerek tekrar dikilir.

 

Dekanülasyonda Güçlük:

Trakeotominin yanlış teknikle açılmasından veya bakımından dolayı dekanülman imkansız hal alabilir. Faktörler arasında, trakeanın 1. halkasına veya krikoid arkusa verilecek hasar sonucu krikoid kartilajda perikondrit gelişmesi, trakea duvarındaki deliğin fazla küçük veya büyük oluşu; trakeotomi etrafında granülasyon gelişimi; trakeomalazi; guatr veya tümör gibi ekstratrakeal nedenler sayılabilir. Bu gibi durumlarda stenozu ortadan kaldırmak üzere öncelikle trakea veya larenkste rekonstriksiyon işlemleri denenmeli veya ekstratrakeal neden mevcutsa ( guatr gibi ) bu durum ortadan kaldırılmalıdır. (örneğin tiroidektomi gibi. )  

 

  

      KAYNAKÇA

1) Bailey BJ :Head and Neck Surgery – Otolaryngology. 2nd ed. Philadelphia: Lippincott Raven; 1998

2) Ballenger JJ: Diseases of the Nose, Throat, Ear, Head and Neck. 14th ed. Philadelphia

   Lea & Febiger; 1991

3) Cummings CW: Otolaringology, Neck and Head Surgery. 3rd ed. St. Louis: Mosby Yearbook: 1998.

Bu site en iyi 1024x768 piksel çözünürlük, IE 5+ tarayıcı ve yüksek renkte izlenir

Tasarım Dr.Oğuz BASUT ©2003