KOKLEAR İMPLANT
Dr. Çağdaş ÖZTÜRK, Aralık 2005

KOKLEAR İMPLANT

Koklear implant, mekanik ses enerjisini, elektrik sinyallerine dönüştüren ve bunu doğrudan kokleaya aktararak, seslerin algılanmasını sağlayan elektronik bir cihazdır. Bu cihazlar bilateral, çok ileri derecede sensörinöral işitme kaybı olan ve konvansiyonel işitme cihazlarından çok az veya hiç yararlanamayan hastalara uygulanmaktadır. Hastaların sağlıklı, mental yönden stabil olmaları ve ameliyat sonrası rehabilitasyon programına devam edip bitirecek motivasyona sahip olmaları aranan en önemli özelliklerdir. Koklear implantlar postlingual iştme kayıplarına da  uygulanabilmesine rağmen en önemli endikasyonu konjenital/prelingual iştme kayıplarıdır. 

           Ülkemizdeki en önemli sorunlardan birisi konjenital işitme kayıplarının  tanısının geç konulmasıdır. Çünkü işitme kaybının tanısı ne kadar geç konulursa kişi rehabilitasyondan okadar az fayda görmektedir. İdeal olan tüm yeni doğanlara otoakustik emisyon ile işitme taraması yapılması  ve işitme kaybı saptanan kişilerde en kısa zamanda işitme cihazı ile rehabilitasyona başlanmasıdır. Böylece cihazdan fayda görmeyen hastalar en erken yaşta tespit edilip koklear implantasyon için en ideal yaş olan ilk iki yaş içerisinde ameliyat gerçekleştirilmiş olacaktır.

 

TARİHÇE   

1973 yılında House ilk kez erişkin bir hastaya koklear implant uygulamıştır. Bu ilk uygulamada tek kanallı implant kullanılmıştır.Melbourne’da G. Clark 1978 yılında ilk kez çok kanallı koklear implant uygulamasını başlatmıştır. W. House 1980 yılında çocuklarda ilk kez koklear implant uygulamasını gerçekleştirmiştir. Ülkemizde ise Dr. Bekir Altay tarafından 1987 yılında Eskişehir’de gerçekleştirilmiştir.

 

KOKLEAR İMPLANTIN PARÇALARI

Koklear implant dış ve iç parçalar olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır

Dış parçalar:

1. Mikrofon. Akustik bilgileri alarak elektriksel sinyallere dönüştürür ve işlemciye aktarır.

2. Konuşma İşlemcisi. Sinyali kodlayıp amplifiye ederek, iç kulak stimulasyonu için uygun hale getirir. Elektriksel uyarı daha sonra dış antene iletilir.

3. Dış Anten. Gelen elektriksel uyarıyı deriden iç antene aktarır.

 

 

 

 

 

 

İç parçalar:

4. İç anten. Elektrik akımını alıcı-uyarıcıya (receiver-stimulator) iletir.

5. Alıcı-Uyarıcı. Gelen sinyale göre ilgili elektrotların uyarılmasını sağlar.

6. Elektrot Demeti. Elektriksel uyarıyı iç kulağa aktarır ve koklea içinde ilgili lokalizasyonların uyarılmasını sağlar.

 

KOKLEAR İMPLANT MODELLERİ

Nucleus®: 22  adet intrakoklear elektrot içerir. Ossifiye vakalar için özel elektrot modeli de bulunmaktadır.

Med El®: 12 adet elektrot içerir. Kısmen ve tam ossifiye koklea için ayrı modelleri bulunur.

Clarion®: 16 adet elektrot içerir.

Digisonic®: 15 elektrot içerir. Ossifiye vakalar için özel modelleri bulunmaktadır.

 

HASTA SEÇİMİ

Medikal Değerlendirme

Ayrıntılı bir öykü alınması çok önemlidir. Hastalığın ne zaman başladığı bilinmelidir. İşitme kaybı doğuştan ortaya çıkabileceği gibi sonradan da meydana gelebilir. Bilateral sensörinöral işitme kayıpları herediter olabileceği gibi doğumsal malformasyonlar, doğum öncesi annenin geçirdiği enfeksiyonlar (örneğin rubella) ve kullandığı ilaçlar (örneğin aminoglikozidler), doğum sırasında asfiksi yada kernikterus, doğum sonrası dönemde geçirilen menenjit ve viral enfeksiyonlar, ototoksik ilaç kullanımı, kafa travması (temporal kemik kırıkları), progresif sensörinöral işitme kaybı ve Meniere gibi durumlarda da görülebilir. Bunun yanında esas olarak iletim tipi işitme kaybına yol açan ancak senörinöral işitme kaybına da neden olabilen kronik orta kulak enfeksiyonları ve otosklerozda da koklear implantasyon gerekebilir.İşitme kaybı meydana geldiği yaşa göre üç grup altında incelenir:

Dilin karakteristik özelliklerini öğrenmeden oluşan işitme kayıpları prelingual olarak adlandırılır. İşitme kaybı doğuştan mevcut olabileceği gibi ilk iki- üç yaş içinde de meydana gelebilir. Bu hasta grubun da en iyi sonuçlar dört-beş yaşa kadar yapılacak implantasyonla elde edilebilir.

Dil öğrenilirken oluşan kayıplar perilingual olarak isimlendirilir. Bu grupta iki-altı yaş arasındakiler yeralır. Koklear implantasyon prelingual gruba göre genellikle daha iyi sonuç verir.

Altı yaşından büyük çocuklarda ve erişkinlerde meydana gelen işitme kayıpları postlingual olarak adlandırılır. Dil öğrenildikten sonra kayıp oluştuğundan en iyi koklear implant sonuçları bu grupta alınmaktadır.

İşitme kaybından sonra geçen süre koklear implantasyonun başarısındaki en önemli faktörlerden birisidir. Prelingual hastalarda en iyi sonuçların, tanı konulduktan sonra ilk 4-5 yaş içerisinde yapılacak ameliyatla alınacağı kabul edilmektedir. Bu süreden sonra hiç cihaz kullanmamış bir prelingual hastaya implantasyon yapıldığmda, olasılıkla postlingual bir hastayla aynı işitsel uyarıları almasına rağmen, beyin plastisitesi tam olarak gelişmediği için bilgiden aynı derecede yararlanamayacaktır. Bu da hastanın cihazı kullanmamasına neden olabilir (non-user). Postlingual hastalarda da aradan çok uzun süre geçtiğinde başarı şansı azalmaktadır. Burada olasılıkla santral sinir sistemin de oluşan uzun süre işitmemeye bağlı deprivasyon sonucu, iletilen bilgilerin kullanılmaması söz konusudur.

Özellikle çocuk hastaların koklear implantasyon öncesinde en az altı aylık bir işitme cihazı deneyiminin olması gerekmektedir. Bu süre içinde hastanın hem implanta hazırlama, hem de çocuğun işitme cihazından yeterince yararlanıp yararlanamadığını görme açısından şarttır. Altı aylık işitme cihazı kullanımı ve izleme dönemi sonrasında, koklear implant için uygun bir aday olup olmadığına karar verilir. Ancak menenjit geçiren hastalarda iç kulakta ossifikasyon başlarsa bu 6 aylık süre beklenmeden cerrahi yapılmalıdır.

Yapılan kulak burun boğaz ve baş boyun muayenesinde dış kulak kanalında ve orta kulakta herhangi bir enfeksiyon olmamasına dikkat edilmelidir.

Hastada sekretuar otitis medianın varlığı halinde, işitme cihazıyla izleme döneminde hastalığı tedavi yoluna gidilmelidir. Medikal tedaviye yanıt alınamazsa en kısa zamanda ventilasyon tüpü uygulanmalıdır. Takılan tüpler koklear implant ameliyatı öncesinde veya ameliyat sırasında çıkartılabilir. Ancak ameliyattan önce alınıp, zardaki perforasyonun kapanmasından sonra implantın yerleştirilmesi daha uygun bir yaklaşımdır. Koklear implant ameliyatı sırasında ventilasyon tüpünün yerleştirilebileceğini belirtenler de vardır.

Kronik otit olgularında implantasyon öncesinde yapılacak timpanomastoid cerrahiyle sağlıklı bir orta kulak ve timpanik membran elde edilmelidir. Geçirilmiş mastoidektomi konusunda değişik görüşler mevcuttur. Bazı yazarlar iki seansta yapılmasını savunmaktadır. İlk seansta kavitedeki epiteli temizleyip, batından alınan yağla kavite obliterasyonu yapılır ve dış kulak kanalı kapatılır; ikinci seansta koklear implant yerleştirilir. Diğer görüşe göre enfeksiyon yoksa, implantasyonla aynı seansta dış kulak kanalı ve kavite obliterasyonu yapılarak koklear implant yerleştirilebilir.

 

Odyolojik Değerlendirme:

Koklear implant adaylarının belirlenmesinde odyolojik değerlendirmenin önemli bir yeri vardır. Değerlendirmenin aşamaları sırasıyla aşağıda özetlenmiştir:

1. İşitme cihazı olmaksızın işitme eşiklerinin belirlenmesi,

2. İşitme cihazıyla işitme eşiklerinin belirlenmesi,

3. İşitme cihazıyla konuşma testlerinin yapılması (yaşına uygun test bataryasıyla),

4. İmpedansmetrik değerlendirme,

5. Otoakustik emisyon (özellikle beş yaşından küçük çocuklarda),

6. İşitsel beyinsapı yanıtlarının değerlendirilmesi (özellikle beş yaşından küçük çocuklarda),

7. Özellikle çocuklara 6 ay süreyle işitme cihazı yada taktil cihaz ile deneyim kazandırılması,

8. Promontoryum stimülasyon testi özellikle 10 yaşın üzerindeki hastalarda, VIII. kraniyal sinirin etkilendiği düşünülen durumlarda uygulanmalıdır.

ABD’de Federal İlaç Dairesi-Federal Drug Association-(FDA)’nin ortaya koyduğu kriterlere göre en az 6 ay konvansiyonel işitme cihazı kullanmamış bir aday ameliyat edilemez. Adayın bu uygulamadan yarar sağlaması da gereklidir. Koklear implant için aday olan işitme özürlüler en iyi koşullarda 55 dB’lik bir ses stimulusu olan ortamda bir seri konuşma testlerinden geçirilmelidir. Bu testler sonunda SD seviyeleri %30 seviyesine ulaşmamalıdır. Ameliyat sonunda elde edilen sonuçlarda aynı şekilde değerlendirilir. Retrokoklear ve santral patolojiler koklear impantasyona kontrendikasyon oluşturur.           

Yapılan değerlendirmelerde erişkin ve çocuk hastalar için farklı kriterler aranmaktadır:

Erişkin (postlingual) adaylar için implantasyon kriterleri:

1. Bilateral çok ileri derecede sensörinöral işitme kaybı (500, 1000, 2000 Hz işitme eşik ortalaması 95 dB HL ve daha fazla) olması,

2. İşitme cihazıyla yapılan testte, özellikle 2000 ve 4000 Hz’de 55 dB SPL (SPL - Sound Pressure Level/ Ses Basıncı düzeyi )’nin üzerinde işitme eşiği saptanması,

3. Bilateral işitme cihazı kullanarak 65 dB SPL’de yapılan konuşmayı ayırt etme testinde %30 ve altında bir skora sahip olmak.

Çocuk adaylar için implantasyon kriterleri:

1.  Bilateral ileri veya çok ileri derecede sensörinöral işitme kaybı,

2.  Hastanın işitme cihazıyla ses deneyiminin olması,

3.  İşitme cihazından çok az veya hiç yararlanamaması (hasta en az 6 ay izlenmelidir)

4.  Ailenin motivasyonunun ve beklentilerinin uygun olması,

5. Ailenin ameliyat öncesi ve sonrası dönemde gerçekleştirilecek eğitim programlarını izleyebilecek yapıda olması,

6. Fizyolojik yaş (12 ay veya üzerinde olması (Çoğu hastada))

7. Genel anestezi almasını engelleyecek medikal problemin olmaması

Çocuklar için kesin kriterlerin konulması zordur. Bu nedenle 90 dB ve bunun üstünde kaybı olan çocuklar implant için aday olarak kabul edilmektedirler. Çocukların ameliyattan önce bir işitme cihazı taşımaları ve bunu kabullenmeleri de ameliyat sonu rehabilitasyon için önemlidir. Bütün bu olasılıkların saptanamaması karşısında çocuklarda pür ton işitme kaybı esas alınır. Bu kayıp 90 dB’in ne kadar üstünde ise erken ameliyat endikasyonu gibi kabul görür. İşitme sinirinin sağlam olup olmadığı transtimpanik stimulasyon ile araştırılır. Bunun için bir monopolar iğne elektrod arka alt kadrana anulus hizasında yerleştirilir. Bu suretle yuvarlak pencere nişine yakın bir noktadan alçak frekans sinüsoidal bir akım verilir. Toprak elektrodu olarak deri elektrodları kullanılır.

 

Dil değerlendirmesi

 Koklear implant için aday çocuğun konuşma ve dil becerilerinin değerlendirmesi yapılmalıdır. Çocuğun kronolojik yaşı dil-konuşma yaşına eşitse ve normal gelişen lisan gelişimini yansıtıyorsa implanttan oldukça fayda göreceği düşünülür. Eğer kronolojik yaş ile dil-konuşma yaşı arasındaki fark 1 ila 3 yıl arasında ise, dil sisteminde problem gözlenir. Böyle vakalar implantasyon sonrası alacakları rehabilitasyon ile dil gelişimindeki açığı kısa sürede kapatırlar. Ancak bu fark 3 yıl veya daha fazla ise ve dil sistemi oluşmamışsa implantasyon kararı risklidir. Bunun nedeni kronolojik yaş ile dil-konuşma yaşı arasındaki fark açıldıkça çocuğun implant aracılığı ile algıladığı konuşma seslerini yorumlama şanslarınında azalmasıdır.

Koklear implantasyon uygulanacak olgularda değerlendirilmesi gereken bir diğer beceri işitsel performanstır. İşitme cihazları sadece ses yapılarını fark etmemizi sağlar. Dinlemeyle ilgili deneyimler ise ses yapıları ve ait oldukları nesne ve olaylarla ilişkilerinin öğrenilmesini sağlar. Bazı olgularda dinleme becerisi işitme kaybından önce kazanılmıştır, bazılarında ise işitme cihazıyla desteklenen kısıtlı bir işitmeyle kazanılma zorunluluğu vardır. Çocuğun işitme kaybı olmadan önce kazanılmış yeterli deneyimi varsa işitsel kapasitenin değerlendirilmesi işitsel performansın da değerlendirilmesi anlamına gelebilir. Ancak küçük çocuklarda ve yeterli işitsel deneyimi olmayanlarda aynı durum söz konusu değildir. Bu nedenle, bu tip olgularda implantasyon öncesi değerlendirme işitsel performansı da kapsamalıdır. Çocuk uygun amplifikasyon ve rehabilitasyon programına rağmen belli düzeylerde işitsel performans gösteriyorsa algısal öğrenme, işlemleme gibi santral sorunlara sahip olabilir. Bu sorunlar implantasyon sonrası da devam edeceğinden bu tip olgularda temkinli davranmak gerekir.

İşitme kaybının oluştuğu yaş, implantasyon sonucunu önemli ölçüde etkiler. Önemli olan işitme kaybı olduğunda kişinin kaç yaşında olduğu kadar, değerlendirme sırasındaki gelişim düzeyidir. Gelişim 4 başlık altında incelenir.

1. İşitsel Gelişim: Ses yapıları ile onları meydana getiren nesneler arasındaki ilişkiyi öğrenmedir.

2. Konuşma Gelişimi: Konuşma ve bunu meydana getiren hareket yapıları hakkındaki ilişkiyi öğrenmedir.

3. Konuşma Dili Gelişimi.

a) Fonolojik Gelişim: Seslerin değişerek ve birleşerek kelimeleri ve cümleleri nasıl oluşturduklarının öğrenilmesidir.

 b) Leksikal Gelişim: Kelimelerin anlamlarının öğrenilmesidir.

c) Sentaktik Gelişim: Anlamlı cümleler kurabilmenin öğrenilmesidir.

d) Pragmatik Gelişim: Yeterli iletişim kurabilmek için cümlelerin nasıl kullanıldığının örenilmesidir.

4. Zeka Gelişimi. Koklear implantasyon için mutlaka değerlendirilmesi gereken bir gelişim alanı zekadır. Zeka gelişimi fiziksel olaylar ve nesneler hakkında bilgi edinme, bunların niteliklerini ve aralarındaki ilişkileri, bulundukları uzaysal ve zamansal konumlarını, bu nesnelerin ve olayların özellikleri ve konumları tarafından belirlenen kuralları öğrenebilmedir.

Zeka gelişiminin bir bölümü sosyal zekadır. Sosyal zeka değişik kişileri, olayları ve niteliklerini ve bunların ilişkilerini yönlendiren sosyal kuralları öğrenebilmedir. Genel ve sosyal zeka seçim kriterleri açısından önemlidir.Çünkü, dil tek başına anlam ifade etmez, dünya hakkında bildiklerimizi içeren kodlardan oluşur.

Bu değerlendirme sonuçları, çocuğun implantasyona uygun olup olmadığına karar vermede ve implantasyon sonrası rehabilitasyon programlarının şekillendirilmesinde önemli rol oynar. Çocuğun kronolojik yaşı, işitme kaybının süresi, dil sistemindeki gelişme göz önünde bulundurularak çocuğun implanttan yarar görme oranı tahmin edilir.

 

 

Psikolojik Değerlendirme

Koklear implant adayının ve ailesinin psikolojik olarak değerlendirilmesi ve bu işlem için hazırlanması aşamasını içerir. Hasta ve ailenin bu işlemden beklentileri gerçekçi bir şekilde tüm ekip tarafından ortaya konulmalıdır. İmplant adaynın psikolojik olarak stabil olması ve istekli olduğunu belirtmesi gereklidir.

 

Radyolojik Değerlendirme

Radyoloji, koklear implantasyon hastalarının ameliyat öncesi değerlendirilmesinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Radyolojik inceleme, kontraendikasyon bulunan olguları ve ameliyat sırasında karşılaşılabilecek patolojileri saptamak amacıyla kullanılmaktadır. Ayrıca, hangi kulağın tercih edileceğine karar vermede rol alır. Esas inceleme yöntemi bilgisayarlı tomografidir. Bazı ekoller tek başına manyetik rezonans görüntüleme, bazıları da her iki yöntemi birlikte kullanmaktadır.

Aksiyel ve koronal plandaki yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı temporal kemik tomografisi kemik yapılana ilgili bilgiler vermektedir. Kokleanın yapısı, osifikasyon veya doğumsal malformasyonların varlığı, internal akustik kanalın boyutları, modiolusta defekt olup olmadığı görülebilir. Ameliyat sırasında cerrahın karşılaşabileceği patolojiler (örneğin mastoid pnömatizasyon ve buna bağlı sigmoid sinüsün lokalizasyonu, fasiyal sinirin seyri ve kemik kanalın yapısı, yüksek veya üzerinde kemik açıklık bulunan jugüler bulbus) bu incelemeyle değerlendirilebilir. Ancak bilgisayarlı tomografi iç kulak sıvıları ve internal akustik kanaldaki sinirlerle ilgili yeterli bilgi vermemektedir.

Manyetik rezonans görüntüleme iç kulak sıvıları ve internal akustik kanaldaki sinirlerle ilgili çok ayrıntılı bilgiler vermekte, ancak kemik yapılar açısından yetersiz kalmaktadır.İşitme kaybı olan hastalarda belirli patolojilerde görülebilen değişiklikler şu şekilde özetlenebilir;

1- Menenjitte yuvarlak pencere bölgesinde osifikasyon, skala timpanide yeni kemik oluşumu vardır.Osifikasyon bazen tüm kokleanın obliterasyonuna neden olabilir.

2- Otosklerozda otik kapsül opasitesi azalır, oval ve yuvarlak pencere bölgelerinde kemik doku birikimine bağlı daralma görülebilir.

3- Travma sonrası koklea ve internal akustik kanalda fraktür olabilir.

4- İç kulak ile ilgili doğumsal malformasyonlar;

     - koklea agenezisi

     - koklea hipoplazisi

     - “common cavity” deformitesi ( koklea ve vestibülün tek bir kistik kavite şeklinde olması)

    - Mondini deformitesi ( klasik triadda kokleanın bazal kıvrımı normal, ancak orta ve apikal kısmı kistik şekilde, geniş akuadukt ve vestibülde dilatasyon olması).

Literatürde izole koklear sinir agenezisi olguları bildirilmiştir. Radyolojik olarak kokleanın agenezisi ve internal akustik kanalın yokluğu koklear implantasyona kontrendikasyon teşkil etmektedir. Bunun dışında ki patolojilerde gerekli önlemler alınarak ameliyat gerçekleştirilebilir. Retrokoklear bir patolojinin saptanması (örneğin akustik nörinom) implantasyon açısından bir kontrendikasyondur.

EKİP ÇALIŞMASI

Koklear implant uygulaması geniş, deneyimli ve işbirliği içinde çalışan bir ekip gerektirir. Hastaya koklear implant uygulamasına bu ekipte yer alanların birlikte karar vermesi gerekmektedir.  Bu ekipte;

1- Kulak Burun Boğaz uzmanı; tıbbi değerlendirme, cerrahi.

2- Uzman klinik odyolog; preop odyolojik değerlendirme, perop monitörizasyon, postop implantın programlanması ve izlenmesi.

3- Eğitim odyoloğu; preop adaya bireysel  eğitim verilmesi, dil gelişiminin değerlendirilmesi, postop rehabilitasyon.

4- Psikolog;hastaların ve ailesinin psikolojik durumunun incelenmesi amacıyla yer almalıdır.

CERRAHİYE HAZIRLIK

Hastanın koklear implant adayı olduğu saptandıktan sonra, implantın hangi kulağa yerleştirileceği kararlaştırılmalıdır. Önceleri kötü kulak tercih edilmiş, ancak sonuçların değerlendirilmesi, işitme açısından iyi olan kulağın tercih edilmesi gerektiğini göstermiş ve bu günümüzde kabul edilen görüş olmuştur. Örneğin, bir kulakta doğumsal, diğerinde edinsel işitme kaybı olan bir hastada, daha fazla işitsel uyarı aldığı edinsel kayıp olan kulak seçilmelidir.

İki tarafta da tamamen eşit özellikler varsa ve işitme kaybı farklı zamanlarda oluşmuşsa, daha kısa süreli kayıp olan kulak tercih edilmelidir.

İşitme kaybı etiyolojileri ve süreleri eşit olan bir hastada tek kulakta işitme cihazı kullanılmışsa, hastayla birlikte karar vererek, cihaz kullanan kulağın tercih edilmesi daha uygun olacaktır. Ancak ameliyattan sonra o kulakta işitme cihazı kullanamayacağı hastaya ve ailesine iyice anlatılmalıdır.

KOKLEAR İMPLANT CERRAHİSİ

Bugün en fazla uygulananlar uzatılmış endaural insizyon postauriküler insizyon ve postauriküler ters U şeklindeki insizyondur. Lehnhardt tarafından 1986 yılında tanımlanan uzatılmış endaural insizyon postauriküler insizyon, dış kulak kanalında saat 6 hizasından başlayarak, arka duvarda saat 12 hizasına kadar uzanır, daha sonra heliks-tragus arasından geçerek yaklaşık 45° ile 7-8 cm posteriora uzanır. Kronik otit cerrahisinden farkı, endaural insizyonun horizontal kısmının daha lateralden yapılmasıdır. İnsizyonu planlarken dikkat edilecek nokta, insizyon ile implant arasında 1.5-2 cm’lik bir güvenlik bırakılmasıdır. Insizyonu planlarken her implant için mevcut modeller kullanılarak implant yatağının yeri yaklaşık olarak belirlenir. Temporal kemik korteksi açığa çıkarıldıktan sonra mastoidektomi evresine geçilir. Küçük bir mastoidektomi kavitesi oluşturulur. Kronik otit cerrahisinin aksine kavitenin kenarları dik olacak şekilde bırakılır.  

Dış kulak kanalı arka duvarı inceltilmelidir. Bu işlem sırasında dış kulak kanalına açılma olursa mutlaka fasya veya kıkırdak yardımıyla onarılmalıdır. Lateral semisirküler kanal ve inkus kısa kolu bulunarak fasiyal resesin açılması için gerekli işaret noktaları (land marklar) ortaya konur. Bundan sonra implant yatağının hazırlanması aşamasına geçilir. Her koklear implant için farklı modeller kullanılarak kemik üzerinde implanta uygun yatak hazırlanır. Tespit için gerekli sütür delikleri küçük bir elmas tur yardımıyla açılır. İmplantın yatağına tespiti oldukça önemlidir. İyi tespit edilmeyen implant hareketli olacağından elektrot demeti zedelenebilir. İmplantın mastoid kaviteye gireceği oluk ve mastoid kavite içerisinde tespit delikleri açılır. Fasiyal reses (posterior timpanotomi) üstte inkus kısa kolu, medialde fasiyal sinir, lateralde korda timpani arasındaki üçgen şeklindeki bir boşluktur  Fasiyal reses, inkusun lentiküler çıkıntısı, stapes ve stapedius tendonu, daha altta yuvarlak pencere nişinin kenarı görülecek şekilde hazırlanmalıdır.

Kokleaya girmek için iki yol vardır. Yuvarlak pencereden veya yuvarlak pencerenin hemen önünden promontoryuma yapılacak kokleostomiyle olabilirÇok ince elmas uçlu turla delik açıldıktan sonra, skala timpaniye hyaluronate (Hylon R) enjekte edip implantı kayganlaştırarak, daha az travmatik bir şekilde içeriye girmesi sağlanır. Daha sonra elektrot skala timpaniye itilir Elektrot yerleştirildikten sonra, kokleostomi düzeyinde implant etrafındaki açıklık temporal kastan alınan dokuyla tamamen kapatılır. Daha sonra implant yatağına, elektrot da mastoid kavite içine tespit edilir Ameliyat sırasında monitörizasyonda koklear implant bilgisayar sistemine bağlanarak tek tek her elektrot için impedans, stapes refleksi ve “neural response telemetry” (NRT) değerlendirilebilir. İmpedans telemetre aktif elektrotlardaki voltajın ölçülmesiyle elektrot anormalliklerini göstermektedir. Kompliyans telemetre ise çevre dokunun impedans değeridir. NRT elektniksel olarak uyarılmış sinir aksiyon potansiyelidir. İşitme sinirinin elektriksel uyarıya verdiği elektrofizyolojik yanıtın ölçülmesidir. Ameliyat sırasında yapılan değerlendirmede elde edilen NRT bilgisi, özellikle çocuk hastalarda ameliyattan sonra programlama sırasında eşiğin belirlenmesi için yararlı bilgiler sağlar. Stapes refleksi ise her elektrot için bakılarak VIIl-VIl refleks arkını kontrol eder. Bu ark tamamlandığı zaman mikroskoptan stapedius kasının kontraksiyonları gözlenebilir.

Testlerden sonra başlangıç insizyonu fasya, temporal kas, derialtı ve deri usulüne uygun olarak kapatılır. Ameliyat sonrasında bir hafta süreyle antibiyotik verilmeli, bir Stenvers grafisiyle elektrodun intra koklear lokalizasyonu kontrol edilmelidir.

ZOR OLGULAR

İçkulak malformasyonları

Koklear aplazi, koklear hipoplazi, Mondini deformitesi, common cavity sayılabilir. Bunların yanında geniş vestibüler akuadukt, dar ve geniş internal akustik kanal gibi malformasyonlarlada karşılaşınlınabilinir.Başlangıçta bu malformasyonlar koklear implant için kontrendikasyon sayılmışsada bugün sadece koklea aplazisi ve dar interakustik kanal kontrendikasyon olarak kabul edilir. Doğumsal malformasyonlu hastalarda koklear implant cerrahisi bazı noktalar nedeniyle özellikler gösterir. Bunların başında malformasyonlara paralel olarak fasiyal sinirin anormal seyri başta gelir.Bu hastalarda cerrahi sırasında fasiyal sinire en üst düzeyde dikkat edilmelidir.Doğumsal malformasyonlu hastalarda önemli diğer bir noktada internal akustik kanal ve koklea arasında ki defektlere bağlı beyin omurilik sıvısı kaçağı problemidir.

Obliteratif  koklea

En sık nedeni menenjittir. Menenjitte mikroorganizmalar koklear akudukt yoluyla iç kulağa gelmişse genellikle skala timpanide sınırlı, internal akustik kanaldan gelmişse tüm kokleada ossifikasyona neden olurlar.Bu ossifikasyon kısa sürede olduğundan ve ossifiye kulakta çoğunlukla koklear implant takılamadığından bu olguların erken tanımlanmasında mecburiyet ve gecikmeden, ilk aylar içinde, implant takılmasında aciliyet vardır. Bu hastalarda çok geniş olmayan elektrot içeren modeller tercih edilir ve ince bir lümenden implantasyon gerçekleştirilir.

KOMPLİKASYONLAR

Komplikasyonlar ameliyat sırasında ve sonrasın da olmak üzere iki grupta incelenebilir:

Ameliyat Sırasında

Posterior timpanotomi sırasında korda timpani veya fasiyal sinir zedelenmesi oluşabilir. Özellikle fasiyal resesin dar olduğu durumlarda korda zedelenebilir. Bu aşamada normalden daha anterior veya superiorda çalışılırsa dış kulak kanalı açılabilir veya timpanik membran perfore olabilir. Bu durum da zar bir fasya greftiyle, dış kulak kanalı ise kıkırdak ve/veya fasya ile tamir edilmelidir. Fasiyal sinirin zedelenmesini önlemek için anatomik işaret noktalarına dikkat edilmesi ve özellikle fasiyal reses ve kokleostomi aşamalarında tur şaftının kemiği aşırı ısıtmasını önlemek için bol irrigasyon kullanılması gerekmektedir.

Kokleostomi açılınca beyin omurilik sıvısının fazla miktarda gelişi görülebilir. Beyin omurilik sıvısının fazla miktarda gelişi özellikle doğumsal malformasyonu olan hastalarda görülebilen bir durumdur. Burada elektrot etrafı iyi kapatılmalı ve beyin omurilik sıvısı basıncını düşürmek için gerekli önlemler alınmalıdır.

Ameliyat Sonrasında

Bu devrede hematom, enfeksiyon, insizyonun açılması, deri flebinde nekroz ve elektrotun migrasyonu gibi komplikasyonlarla karşılaşılabilir. Kanama kontrolü iyi yapıldığı ve antisepsiye uyulduğunda ilk iki komplikasyon oldukça az görülmektedir.

İnsizyon ve deri flebiyle ilgili komplikasyonlar önceleri kullanılan C şeklindeki postauriküler insizyonda oldukça sık görülmekteydi. Günümüzde bu insizyon terk edilmiştir. Diğer tüm insizyon şekillerinde iyi bir cerrahi teknik uygulandığı ve implant ile insizyon arasında 1.5-2 cm’lik mesafe bırakıldığı takdirde genellikle fleple ilgili sorunlar çok nadirdir.

Ameliyat sonrasında alınan Stenvers grafisinde elektrotun hipotimpanik hava hücreleri içinde veya kendi üzerine kıvrılmış olduğu görülebilir. Bu durumda en kısa süre içinde hasta yeniden ameliyata alınmalı ve implant uygun şekilde yerleştirilmelidir. Vertigo oldukça nadir görülür.

Fasiyal sinirde anormal uyarım özellikle otoskleroz olgularında görülebilir. İlgili elektrotun kapatılmasıyla sorun giderilebilir.

POSTOPERATİF İZLEM

Cerrahi sonrası işlemler aşağıdaki sırayı izler:

1. İyileşme süresi 2-4 hafta olarak kabul edilir

2. Konuşma işlemcisinin (speech processor) ilk kez aktive edilmesi

3. Rutin izlemeler (çocuk ve erişkin için farklılık gösterir)

4. Rehabilitasyon (çocuk ve erişkin için farklıdır)

          

Konuşma işlemcisinin konuşma ve çevre seslerini alabilmesi için yapılan ayarlama işlemine programlama (mapping, tune up veya hook up) denilmektedir. Konuşma işlemcisi her bireyin farklı kokleaya, implant pozisyonuna, işitme sinirine ve işitsel algı yeteneğine sahip olması nedeniyle, hastanın en rahat duyabileceği pozisyona göre ayarlanmalıdır.

           Mapping yapmadaki amaçlar kısaca şöyle özetlenebilir;

           1. Konuşmanın anlaşılması,

           2. Çevre seslerinin algılanması,

           3. Fısıltı sesinin duyulması,

           4. Yüksek seslerin tolere edilebilmesi,

           5. Doğal ses kalitesinin sağlanması.

Kötü Programlama=Yetersiz Performansı ifade eder ki, böyle bir ayarlamayla amaçlar gerçekleştirilemez.

Programlama işlemi odyolog tarafından gerçekleştirilmelidir. Programlamada temel amaç her elektrot için en uygun dinamik aralığın belirlenmesidir. Bu dinamik aralık T ve C seviyeleri arasında yer alır. Burada T (threshold level) eşik düzeyi ifade eder ve işitme duyarlılığı oluşturan en düşük akım miktarıdır; C (loud but comfortable level) ise en rahat dinlenebilen maksimum düzeydir.

Bu aşamalar sonucunda oluşturulan program üzerinde kullanıcının isteklerine göre değişiklikler yapılabilir.

İlk Stimülasyon

Bu, ilk randevu programın oluşturulmasını, aletin tanıtılmasını (dış parçaların kullanımı ve montajı, iç parçaların travmadan korunması ve elektrostatik de şarjlar hakkında bilgi verilmesi) ve odyolojik değerlendirmeyi içerir. Hastaya ilk gün duyacağı seslerin çok mekanik olacağı önceden söylenmelidir.

Konuşma İşlemcisinin Programlanması

Çocuklarda:

1. Dikkat süresinin kısa olması ve daha fazla ara verilmesi nedeniyle uzun zaman alır,

2. Program için birkaç gün gerekebilir,

3. Çocuğun sesle olan deneyimi artıncaya kadar ilk altı ay sık ve düzenli randevu gerekebilir.

Çocukta  farklı yaklaşımlar gerekebilir.

Erişkinde:

Erişkinde programlama yapma daha kolaydır. Programlama sırasında objektif yöntemlere yer verilmelidir:

1. Elektrikle uyarılmış işitsel beyin sapı yanıtı (EABR)

2. Elektrikle uyarılmış stapes refleks eşiği (EESR)

3. Neural Response Telemetry (NRT)

Cerrahi sırasında elde edilen objektif veriler, ameliyat sonrası dönemde, programlama sırasında kullanılabilir. Programlama sırasında çocukların T düzeyini saptamak için odyolojik değerlendirmede kullanılan yöntemler geçerlidir (VRA ve oyun odyometrisi). C düzeyi belirlenirken objektif veriler göz önünde bulundurulmalıdır. İlk randevuda C düzeyi eşiğin bi raz üstünde tutulmalı, daha sonraki muayenelerde artırılmalıdır. Böylelikle aletin kullanıcı tarafından reddi engellenmiş olur.

İzlem

Ameliyat sonrası değerlendirme protokolü erişkin ve çocuk için farklılık gösterir. Çocuk grubunu daha sık görmek gerekebilir. Erişkin kullanıcılar için ilk randevu 2 gün sürer. İlk program oluşturulduktan sonra ikinci randevu 15 gün sonra, izleme muayeneleri ise 1. ay, 3. ay, 6. ay ve 12. ayda, bundan sonraki kontroller ise yıllık olarak devam eder. Çocuklarda ise ilk altı aylık dönemde ayarların güvenilir olması için aylık kontroller uygundur. Daha sonraki izleme muayeneleri 3 ayda bir yapılabilir.

İzleme sırasında;

1. Program değerlendirilir, gerekirse tekrar ayarlanır,

2. Serbest alanda eşik tespiti ve SRT (konuşmayı anlama eşiği) saptanır,

3. Hastanın yaşına uygun kapalı ve açık uçlu keli me ve cümle testleri uygulanır.

Bazı durumlar (örneğin konuşma gelişimindeki ani değişiklikler, aniden ortaya çıkan gözde ve yüzde seğirmeler veya boyun/dilde duyarlılık gibi) programlamanın tekrar yapılmasını gerektirir. İzlemede dikkatli olunmalıdır.

Çocuk kullanıcılarda koklear implanttan yararlanma

1. Cihazın günlük kullanılma süresi,

2. İşitme sinirinin durumu,

3. Eğitim durumu,

4. Ailenin programa katılımı ve uygun beklentileri,

5. İşitme kaybının süresi,

6. İmplantasyon yaşıyla ilişkilidir.

Başarılı sonuç için klinik, aile ve okul iyi bir işbirliği içinde olmalıdır.

 

BEYİN SAPI İMPLANTI

Fonksiyon görmesi için sağlam bir koklear sinire gereksinim duyan koklear implantların aksine, beyin sapı implantları koklear sinir fonksiyonunu yitirmiş kişilerde kullanılmaktadır. Ameliyat ilk kez 1979 yılında House ve Hitselberger tarafından gerçekleştirilmiştir. Günümüzdeki en sık endikasyonu nörofibromatozus-2 hastaları oluşturmaktadır. Bunun yanında bilateral temporal kemik kırığı sonrasında her iki koklear sinirin zedelendiği durumlarda da kullanılabilir. Nörofibromatozus-2 hastalarında bilateral akustik nörinom nedeniyle iki koklear sinir de tümöre veya cerrahi girişime bağlı olarak ileri derecede zedelenmiş olabilir. Bu hastalarda beyin-sapı implantı, translabirentin veya suboksipital yaklaşım yoluyla dördüncü ventrikülün lateral resesine yerleştirilmektedir. Beyinsapı implantının esas olarak koklear nükleus kompleksini uyarması planlanmıştır. Burada esas hedef uyarıları sekizinci sinir den daha fazla alan ve asendan yolların daha büyük bir kısmını oluşturan ventral koklear nükleuslardır. Implantın tam olarak resesin içerisine yerleştirilmesi yan etkilerinin az olmasını sağlar. Daha öne yerleştirilmesi yüzde, boğazda ve diğer bölgelerde istenmeyen uyarılara neden olabilir. Tümör beyinsapı anatomisinde değişikliğe yol açabilir. Uygun lokalizasyonun tespit edilmesinde EABR (elektrikle uyarılmış işitsel beyinsapı yanıtları) önemli yer tutmaktadır.

 

KAYNAKLAR

1- Sennaroğlu L. Kronik Otit Cerrahisinde İmplantlar.Türkiye Klinikleri Kulak Burun Boğaz 2005; 1: 124-7.

2- Sennaroğlu L, Sennaroğlu G, Yücel E. Koklear İmplantasyon. Onur Çelik. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi, İstanbul: Turgut Yayıncılık; 2002. s.326-38.

3- Sennaroğlu L. Koklear İmplantasyon. Can Koç. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi, Ankara: Güneş Kitapevi;  s.403-14.

4- Implantation otology, ENT NEWS 2001; 10: 3.

5- Marginal Candidates in Coclear Implantation, Otology Neurotology 2001., 22:283-5.

6- Management of Far Advanced Otosclerosis in the Era of Coclear Implantation, Otology Neurotology 2001; 22:471-4.

Bu site en iyi 1024x768 piksel çözünürlük, IE 5+ tarayıcı ve yüksek renkte izlenir

Tasarım Dr.Oğuz BASUT ©2003