|
|
DERİN BOYUN
ENFEKSİYONLARI
Dr. Gökhan TÜZEMEN, Mart 2006 |
Derin boyun
enfeksiyonları 2.yy’da Galen tanımlamasından beri
bilinen tanı ve tedavisi sorunlu hastalık grubudur.
Antibiyotik çağıyla azalmış olsada halen yüksek
mortaliteye ve morbiditeye sahiptir. Pek çok farklı
nedenle oluşabilirler. Antibiyotik çağı öncesi derin
boyun enfeksiyonlarının % 70 nedeni tonsillit ve
farenjitti, son dönemde çocuklarda hala en sık neden
tonsillit olsada, erişkinlerde kötü ağız hijyeni ve
İ.V. ilaç bağımlılığı daha ön plana çıkmıştır. Diğer
nedenler travma, özefagus perforasyonu, laringosel,
brankial kleft kisti, tiroglossal kist, tiroidit,
bezold apseli mastoidit, tükrük bezi enfeksiyonları,
servikal lenf adenit ve ayrıca çeşitli çalışmalarda %
22’ye varan oranlarda neden bulunamamaktadır.
Derin boyun
enfeksiyonlarının zor bir klinik olmasının nedenleri;
-Kompleks anatomi:
Enfeksiyon tam olarak lokalize edilemeyebilir.
-Derin yerleşim: Enfekte
olan bölgenin üzerindeki dokunun sağlam olması
nedeniyle inspeksiyon ve palpasyonla tanı zordur.
-Vital yapılara
yakınlık: Enfeksiyon nöral, vasküler yapılara zarar
verebilir.
-Cerrahi tedavi amacıyla
yaklaşım zordur.
-Bölgeler arası ilişki:
Derin boyun boşlukları birbirleriyle ilişkilidir.
-Giriş yolunun saptanması zordur. |
Anatomi:
Servikal fasya ilk
olarak 1811’de Burns tarafından tanımlanmıştır.
Servikal fasya fibrotik olup kas ve nörovasküler
yapıları paketler bu nedenle de potansiyel boşluklar
oluşturur. Servikal fasya yüzeyel ve derin tabakalara
ayrılır. Derin tabakada yüzeyel, orta ve derin
bölümlere ayrılır.
1- Süperfacial
servikal fasya ( Servikosefalik fasya): Bu fasya
boyunda platismayı saran cilt altı dokusunun yağlı
tabakasıdır. Yukarıda yüzün mimik kaslarını sarar,
aşağıya doğru uzanarak omuz, göğüs ve aksillanın
yüzeyel tabakasıyla devam eder. Vücuttaki cilt altı
dokusu gibidir, ancak baş-boyunda altında istemli
kaslar bulunur. Yüzde sıkı boyunda gevşek yapıdadır.
Üstte zigomatik çıkıntıya altta klavikulaya tutunur.
Bu fasyayla altındaki derin servikal fasya arasında
yağ dokusu sensörial sinirler, eksternal jugular ven,
anterior jugular ven ve yüzeyel lenfatikler bulunur.
Bu bölgedeki enfeksiyonlar derin boyun enfeksiyonu
sayılmaz ve tedavide genelde antibiyoterapi yeterlidir
nadiren drenaj gerekir.
2-
Derin servikal fasya: 3 tabakaya
ayrılır.
-Yüzeyel tabaka:
Derin servikal fasyanın boynu tam kuşatan tabakasıdır.
Üstte fasya çatısını mandibula ve hyoid kemik
yaparken, altta klavikula, sternum ve skapulanın
akromionu yapar. Vertebra spinöz çıkıntısından
başlayıp M. Trapezius ve M. SCM kası içine alır. Önde
strep kasların önünde hyoid kemiğe tutunur. Yukarıya
ilerleyip mental foramenin arkasında mandibulayı
sarar. Pterigoid kasları çevreler, parotis ve
submandibular bezi çevreleyip bu iki bez arasından
geçen stilomandibular ligamanı oluşturur. Fasya
parotis bezinden yukarı çıkıp temporal fasyayı
oluşturur. Aşağıda sternum önü ve arkasına yapışarak
suprasternal alanı(Burns alanı) oluşturur.
-Orta tabaka(
Viseral fasya, Pretiroid fasya, Pretrakeal fasya):
İki bölüme ayrılır;
1. Müsküler bölüm: Sternotiroid, thyrohyoid,
sternohyoid kası ve büyük damarların adventisyasını
sarar. Üstte retrofarengeal alanın anterior duvarını
yapar. Derin servikal fasyanın yüzeyel tabakası
altındadır. Ön üstte hyoid kemik ve tiroid kıkırdağa,
altta sternum, klavikula ve skapulaya yapışır.
2. Visseral bölüm:Tiroid bezi, trakea ve özefagusu
sarar. Arka üstte özefagus arkasında kafa tabanından
başlar, ön üstte tiroid kartilaja ve hyoid kemiğe
yapışır. Torasik trakea ve özefagusu sarar aşağıya
doğru inip fibröz perikardium ile devam eder. Viseral
bölümün kafa tabanından kirikoid kıkırdak seviyesine
kadar farenks arkasında farenksin konstrüktör
kaslarını ve bukkinatör kası saran kısmı
bukkofarengeal fasya ( posterior visseral fasya)
olarak tanımlanır. Bukkofarengeal fasya arka orta
hatta orta hat rafeyi oluşturur. Farenksin dışında
pterigomandibular rafeye yapışır. Arkada birinci ve
ikinci torasik vertebra seviyesinde derin servikal
fasyanın alar tabakasıyla birleşir. Tiroid bezi
önündeki fasya pretiroid fasya, trakea önündeki fasya
pretrakeal fasya olarak isimlenir.
-Derin
tabaka: Derin boyun kaslarını ve vertebra
cisimlerini çevreler. Frenik sinir ve brakial pleksusu
içine alır. Prevertebral ve alar tabakalara ayrılır.
1. Prevertebral fasya: Vertebral cismin hemen
önündedir ve dışa doğru vertebral cismin transvers
çıkıntısına ilerler. Arkada vertebra spinine
yapışmadan derin boyun kaslarını sarar. Kafa
tabanından koksikse ilerler. Bu fasya prevertebral
alanın ön duvarını, tehlikeli alanın arka duvarını
yapar.
2. Alar fasya: Prevertebral fasyayla derin fasyanın
orta tabakası arasında bulunur. Transvers çıkıntıdan
transvers çıkıntıya ilerler en dışta karotis kılıf
yapısına katılır. Kafa tabanından torasik ikinci
vertebraya kadar ilerler ve burada derin servikal
fasyanın orta tabakasıyla birleşir. Bu fasya
prevertebral alanın arka dış kısmını yapar ve
tehlikeli alanın ön duvarını yapar.
-Karotis kılıfı: derin servikal fasyanın üç
tabakasınca oluşturulur. Enfeksiyonların yayılması
için önemli bir yol olan Lincoln boyun yolunu içerir. |
Baş boyun
alanları: Servikal fasyaların klinik önemi
boynu potansiyel alanlara ayırmasıdır. Baş boyun
alanları öncelikle yüz ve boyun alanları olarak ikiye
ayrılır. Hyoid kemik boyundaki alanları ayırmada en
önemli landmark olarak rol alır. Bu nedenle boyun
alanları suprahyoıd, infrahyoid ve tüm boyun alanları
olarak olarak üçe ayrılır.

Yüzdeki alanları:
1-Maksiller
alan:
Bukkal alan:
M. Bukkinatör ile cilt ve boyun yüzeyel fasyası
arasıdadır.
Kanin alan:
Üstte M. Levator labii süperioris, M. Zigomatikus
minor ve M. Levator labii süperioris alaque nasi,
arkada M. Bukkinatör, önde M. Orbikülaris oris yer
alır.
2-Mental
alan: Alan kaslar tarafından sınırlanır. M.
mentalis, M. depressör anguli oris, M. depressör labii
inferioris bu kaslar mandibuladan orijin alırlar ve
alt dudak ve çene yumuşak dokularına yapışırlar.
Boyundaki alanlar:
Boyunun
tamamını içine alanlar:
Yüzeyel alan: Derin boyun fasyası yüzeyel
tabakasıyla, yüzeyel boyun fasyası ve cilt
arasındadır.
Derin boyun alanları:
Retrofarengeal alan (Retroözefageal,
arka visseral, retrovisseral alan): Bukkofarengeal
faysa (visseral faysa) ile derin servikal
fasyanın derin bölümünün alar tabakası arasındadır.
Dışta karotis kılıfı yer alır. Kafa tabanından 1.-2.
torakal vertebraya kadar uzanır. Alan içinde
retrofarengeal lenf nodu ve konnektif doku bulunur.
Buradaki lenf nodları çevre kaslar, burun, farenks,
orta kulak ve paranazal sinüslerden lenfatik drenaj
alır.
Danger(Tehlikeli) alan:
Prevertebral ve alar tabaka arasındadır. Alan dış
kısımda vertebra transvers çıkıntılarınca sınırlanır.
Kafa tabanından diafragma altına kadar uzanır.
Prevertebral alan:
Vertebra cismiyle prevertebral faysa arasındadır. Alan
kafa tabanından koksikse kadar uzanır. Dışta
prevertebral fasyanın vertebra transvers çıkıntısına
bağlanmasıyla sınırlanır.
Visseral vasküler alan: Karotis kılıfı içindedir.
Arteria karotis kommünis, Vena jugularis interna, X.
kranial sinir bulunur. Kafa tabanından mediastene
kadar uzanır.
|
Suprahyoid
alanlar:
Mandibular alan:
Derin boyun fasyasının yüzeyel tabakasının madibulayı
sarmasıyla oluşur. Bu sarma içte ve dışta M.
Mylohyoideus hizasında olur. Önde M. Digastrikusun ön
karnı yapışma yeri arkada M. Pterigoideus medialisin
mandibulaya yapışma yeriyle sınırlanır.
Submandibular alan:
Üstte ağız tabanı mukozası, altta derin servikal
fasyanın yüzeyel tabakası arasındadır. Mandibula alanı
ön ve dıştan çevreler. Alt sınırı hyoid kemik, arka
sınırı dilin intrensek kasları yapar. Alanı M.
Mylohyoideus submandibular(submylohyoid) ve sublingual(supramylohyoid)
alanlara ayırır.
Submandibular alan (
submaksiller ): Üstte M. mylohyoides, ön ve altta
cilt, platisma ve derin servikal fasyanın yüzeyel
tabakasınca sınırlanır. Arka kısmı açıktır, bu nedenle
M. Mylohyoideus etrafından sublingual ve parafarengeal
alana bağlanır. Submandibular bezin büyük kısmı
buradadır. N. Hypoglossus ve N. Lingualis ile yakın
ilişkili olup submental ve lateral alanlara ayrılır.
Bu ayrımı digastrik kas ön karnı yapar.
Sublingual alan: Üstte ağız tabanı mukozası, altta M.
Mylohyoideus bulunur. Ön ve dışta mandibula vardır.
İçte dil kasları bulunur. Submandibular bezin bir
kısmı, Sublingual ve minör tükrük bezlerini içerir
ayrıca Warthon kanalı, N. Lingualis, N. Alveolaris
inferior ve A. Maksillaris internayı içerir.
|
Mastikatör
alan: Derin servikal fasyanın yüzeyel tabakasınca
oluşur. Fasya mandibulanın arka üstünden başlayarak M.
Masseter ve içte M. Pterigoideusu sarar. Alan arkada
parotis alan, içte parafarengeal alan, altta
submandibular alan ile yakın ilişkilidir. Alan M.
Masseter, mandibula ramusu ve cisminin arka kısmını,
pterigoid kasları, M. temporalis ve tendonunu, N.
Alveolaris inferioru ve eşlik eden damarları içerir.
Bu alan üçe ayrılır.
. Temporal alan:
Derin servikal fasya yüzeyel tabakasıyla temporal
kemik periostu arasındadır. M. Temporalis alanı ikiye
ayırır. Yüzeyel kısmı içte M. Temporalis dışta
derin boyun fasyası yüzeyel tabakasınca oluşturulur.
Derin kısmı dışta M. Temporalis içte temporal
kemikçe sınırlanır. A. Maksillaris interna ve N.
Mandibularisi içerir.
. Masseterik alan:
Mandibula dış kısmıyla M. Masseter arasındadır.
. Pterigo
mandibular alan: Mandibula iç kısmıyla M. Pterigoideus
medialis arasındadır.
|
Parafarengeal
alan(lateral farengeal, farengomaksiller,
perifarengeal alan): Farenksin dış ve arka kısmını
yapar. Bu alan boyundaki diğer alanlarla ilişkilidir.
Bu bölge tabanı kafa tabanında tepesi hyoid kemikte
olan ters piramid gibidir. Önünde M. Bukkinatör ve M.
Konstrüktör farengeus süperior birleşim yerindeki
pterigomandibular rafe, arkasında prevertebral fasya,
içte M. Konstrüktör farengeus süperiorun dış
yüzeyindeki bukkofarengeal fasya, tonsil ve yumuşak
damak, dışta mandibula, M. Pterigoideus medialis(internal)
ve parotis bezi(derin lobu) bulunur. Stiloid çıkıntı
ve ona bağlanan kaslarla( M. Stilohyoideus, M.
Stiloglossus ve M. Stilofarengeus) ile prestiloid ve
poststiloid bölümlere ayrılır.
Peritonsiller (paratonsiller)
alan: Alan dışta M. Konstrüktör farengeus superior
ve içte tonsilla palatina kapsülü arasındaki gevşek
bağ dokusundan oluşur. Ön ve arkada tonsil plikalarına
uzanır. Üstte sert damak, altta piriform sinüse
uzanır.
Parotis alanı:
Derin servikal fasyanın yüzeyel tabakasıyla
çevrelenir. Parotis bezi, N. Fasiyalis, N. Aurikula
temporalis, A. Karotis eksterna, A. Temporalis
süperfisiyalis, V. Fasiyalis posterior ve lenf
nodlarını içerir.
|
-
İnfrahyoid alanlar:
Pretrakeal( Ön
visseral ) alan: Visseral fasyaca çevrilir. Önde
strep kasların derin kısmından arkada visseral alana
uzanır. Trakeayı da önden sarar ve özefagus duvarına
kadar uzanır. Ön visseral alan tiroid arter üst
seviyesinde trakeanın üst seviyesinde trakenın üst
kısmını özefagus ve tiroid bezini saracak şekilde arka
visseral alanla devam eder.
|
DERİN BOYUN ENFEKSİYONLARI:
Enfeksiyon gelişimi
birkaç yolla olur.
-
Enfeksiyon
yayılımı oral kavite, yüz yada boyun yüzeyel
enfeksiyonlarının lenfatik yayılımıyla olur.
-
Lenfadenopati süpürasyonu ve sonuçta fokal apse
olabilir.
-
Boşluklar
arasındaki bağlantılarla enfeksiyon boşluklar arasında
yayılır.
-
Penetran
travmayla direkt olarak oluşur.
Boyundaki lenfatik
sistem10 grup lenf nodu ve bunların birbiriyle
ilişkisiyle olur. Bu sistem fizyolojik drenaj sağlar
ve boyun enfeksiyonları oluşumu için potansiyel
yayılım yoludur. Oksipital, mastoid, parotid, facial,
submandibular temel baştaki lenf nodlarını oluşturur.
Boyun lenf nodlarını sublingual, retrofarengeal,
anterior boyun lenf nodları, lateral boyun lenf
nodlarıdır. Tüm lenf nodları karotis kılıfı boyunca
aşağı doğru yayılır.
Etyoloji:
Geniş spektrumlu antibiyotiklerin kullanımından önce
derin boyun enfeksiyonları farengeal ve tonsiller
enfeksiyonların yayılımıyla parafarengeal alanda
oluyordu. Günümüzde sıklıkla odontojenik ve tükrük
bezi kaynaklı olup özellikle submandibular alanda
gelişir. Çocuklarda peritonsiller alan tutulumuyla
olan akut tonsillit ensık derin boyun enfeksiyonu
nedenidir. Odontojenik kaynaklara bağlı olarak
submandibular alanın tutulumu ikinci sıklıkta izlenir.
Son çalışmalarda İ.V. ilaç bağımlılığı da derin boyun
enfeksiyonu oluşumunda sık nedenler arasına girmiştir.
Mastikatör ve submandibular alanlar odontojenik
enfeksiyonlardan en sık etkilenen yerlerdir. Üst
solunum yolları travmaları en sık parafarengeal ve
retrofarengeal alanlarda enfeksiyonlara yol açar.
Temporal kemik enfeksiyonlarında parafarengeal alanda
enfeksiyon oluşur.
Mikrobiyoloji:
Hastalarda genellikle polimikrobiyal
enfeksiyonlar görülür. Sıklıkla aeroblar patojendir.
Ama anaerobların kültürde üretilmesi zor olduğundan
dolayı bu üstünlüğün oluştuğu düşünülmektedir. Kötü
kokulu enfeksiyon durumlarında anaeroblar üretilemese
bile sorumlu tutulmalıdır.
|

Derin boyun enfeksiyonuna yaklaşım |
Tanı:
Bilinçsiz antibiyotik kullanımı ödem, fluktuasyon ve
şişliği azaltarak tanıda güçlüğe neden olmaktadır.
1- Anamnez: Diş,
oral, üst solunum yolu enfeksiyonları, künt yada
penetran travma, İ.V. ilaç bağımlıları, immünsistem
bozukluğu olanlar, diabetes mellitus vs. sorulur.
2- Klinik semptom ve
bulgular: En sık ateş, ağrı ve şişlik oluşur.
Lokal ağrı ve ödemle birlikte ateş derin boyun
enfeksiyonu için önemli işaretlerdir. Hastada Horner
sendromu oluşumu enfeksiyonun sempatik zinciri
tuttuğunu gösterir.
3- Radyoloji:
Lateral ve ön arka boyun
grafileri: Trakea yeri, yabancı cisim, hava, sıvı,
yumuşak doku ödemi, servikal aksın düzleşmesi, tükrük
taşları ve lateral grafiyle retrofarengeal ve
retrotrakeal alandaki yumuşak doku kalınlığı gözlenir.
Panaromik mandibula
grafisi: Odontojenik nedenler, osteomyelit ve
fraktürler gözlenir.
Akciğer grafisi: Akciğer
ödemi, pneumotoraks, pneumomediastenum ve tübeküloz
için önemlidir.
Boyun BT: Sellülit apse
ayrımında, lokalizasyon tesbitinde, cerrahi girişim
planlanmasında etkilidir.
Boyun MR: Yumuşak dokuyu
iyi gösterir. Gadolinyum kontrastlı MR’la apse
kavitesi belirlenebilir. Retrofarengeal ve
parafarengeal alanı BT’den iyi gösterir (sagittal
kesit almakta mümkündür). MR anjio yöntemiylede
damarlar non invaziv olarak rahatlıkla görülebilir.
Boyun USG: Apse sellülit
ayrımında oldukça etkilidir.
İİAS: Sellülit apse
ayrımında faydalı olup, alınan materyal gram boyama ve
kültür için kullanılabilir.
4- Laboratuar:
Hemogram, sedim, PT, PTT, INR, boğaz-kan-balgam
kültürü, AARB yapılır. Kültür çok önemlidir böylece
antibiyoterapi düzenlenebilir ancak apselerde %8.3-%22
üreme olmaz.
Ayırıcı Tanı:
Boyunda şişlik yapan pek çok neden vardır.
Tedavi:
Havayolu sağlanması, medikal ve cerrahi tedavilerdir.
Havayolu
sağlanması:Gözlem, entübasyon, trakeotomi
(enfeksiyon olması nedeniyle anatomi etkilendiği için
dikkatli açılmalıdır). Retrofarengeal apse ve Ludwing
anjininde havayolu sorunları sıktır. Çocuklarda
larenksin konumu daha üstte olduğundan havayolu
obstrüksiyonu daha azdır.
Medikal tedavi:
Hastaların çoğunda zamanında ve efektif tedavi
faydalıdır. Apse olanlarda bile % 8-57 başarı olsada
apselerde medikal tedavi apse küçük, lokalize ve
havayolu obstrüksiyonu ve diğer komplikasyonlar yoksa
önerilir. Genelde antibiyoterapi parenteral olarak
düzenlenir. Oral tedavi oral alımı iyi ve komplike
olmayan vakalarda denenebilir. Tedavi ampirik başlanır
ve Gr(-), Gr(+), anaerob, aerob ve beta laktamaz
taşıyan bakterileri kapsar. Ampisilin sulbaktam,
klindamisilin, sefoksitin, seftizoksim veya
seftriakson kullanılabilir. Ampisilin sulbaktam
streptokoklar için iyi bir tercihtir. Klindamisilin
Gr(+) ve anaeroblar için etkilidir.Ancak Gr(-)‘lere
klindan veya 3. kuşak sefalosporin eklenebilir. Genel
durumu bozuk olanlarda Pseudomonans Auroginoza
düşünülerek tikarsilin-klavulonat, piperasilin-tazobaktam
veya imipenem-silastatin eklenebilir. Dirençli
stafilokoklarda vankomisin eklenir. Genel olarak
hastanın ateşsiz kaldığı 48 saat boyunca tedaviye
devam edilir. Kişilerin GİS’lerinde sorun yoksa oral
amoksisilin-klavulonat, klindamisin, sefuroksim
aksetil, sefprozil veya siprofloksasin ile oral
dozlara geçilebilir. |
 |
|
Cerrahi tedavi:
Eğer hastada havayolu obstrüksiyonu veya diğer
komplikasyonlar varsa yahutta 48-72 saatlik
antimikrobiyal tedaviye yanıt yoksa, radyolojik olarak
dahi apse düşünülüyorsa cerrahi tedavi planlanır. İğne
aspirasyonu tanı amaçlıdır ancak lokalize apse
mevcutsa ve havayolu obstrüksiyonu yoksa tedavi
amaçlıda kullanılabilir.
Cerrahi
yaklaşımda amaç geniş görüş altında enfeksiyon
alanının ortaya konması ve apse gelişmişse drene
edilmesidir. Cerrahide nörovasküler yapıları
zorlamamak için künt diseksiyon yapılmalıdır. Önemli
landmarklar SCM ön kenarı, hyoid kemik, tiroid
kıkırdak üst kornusu, krikoid kıkırdak, stiloid
çıkıntı, karotis ve digastrik kastır. Aşırı nekroz
varsa saha primer kapatılmaz üzerioksa,
radyolojik olarak dahi abne antibiyotik
emdirilmiş gazlı bez kapatılarak sekonder iyileşmeye
bırakılır.
Komplikasyonlar:
Komplikasyonlar genelde tanıda gecikme, yetersiz ve
uygun olmayan tedaviler ve enfeksiyonun primer odak
dışına yayılmasıyla oluşur. Havayolu obstrüksiyonu,
septisemi, karotis rüptürü, VJİ trombozu, mediastinit,
AKİ trombozu, septik emboli, pnömoni, akut hemipleji
erken dönemde görülen en sık komlikasyonlardır.
Fibrozis, servikal vertebra subluksasyonu, trismus geç
oluşan ensık komplikasyonlardır.
Komplikasyon
gelişen derin boyun enfeksiyonlarında mutlaka cerrahi
düşünülmelidir.
VJİ trombozu:
Derin boyun enfeksiyonlarının en sık izlenen
komplikasyonudur.
Lemiere sendromu:
Orofarengeal veya odontojenik enfeksiyonların karotis
kılıfına yayılması sonucu oluşan VJİ’nın septik
tromboflebitidir. Etken genelde Fuzobakterium
Necrophorum’dur. Bu durumda kişilerde titreme, ateş,
halsizlik, mandibula köşesinde veya SCM boyunca şişlik
ve duyarlılık olur. Muayenede tromboze ven kordon gibi
ele gelir(Kord belirtisi). Buna bağlı sepsis,
bakteriyemi, süpüratif subklavian flebit, lateral
sinüs trombozu, kavernöz sinüs trombozu, beyin apsesi,
menenjit, septik arterit ve pulmoner emboli olabilir.
Bakteriyemi % 50, pulmoner emboli % 5 olur. Bu tablo
özellikle İ.V. madde bağımlılarında sıktır. Tanıda
Dopler US, kontrastlı BT ile konur arter-ven grafisi
pek kullanılmaz. Tedavi parenteral antibiyoterapi
gerekirse cerrahidir. Antikoagülan tedavi etkinliği
tartışmalıdır.
Karotis rüptürü:
Karotis arter rüptürü ilk kez 1843’de Liston
tarafından bildirilmiştir. En sık fetal
komplikasyondur. En sık Arteria karotis internada
görülür.
4 kardinal belirtisi
vardır:
1-Rekürren küçük
kanmalar
2-Uzamış klinik tablo
(7-10 gün)
3-Çevre dokularda ekimoz-heamatom
4- Şok
Ayrıca peritonsiller
apse iyileşmesi sonrası aynı bölgede kalıcı şişlik,
aynı taraf Horner sendromu, açıklanamayan 9.-10.-12.
kranial sinir paralizileri, burun-ağız-kulaktan gelen
rekürren küçük kanamalar rüptürü düşündürür.
Tanıda arteriografi
kullanılıp, tedavide AKK bağlanır.
Mediastenit:
En sık trakea-ösefageal yaralanmayla oluşur. %40-50
mortaldir. Direkt akciğer grafisi ve BT’de mediasten
genişler, pnömotoraks, pnömomediastenium, ampiyem,
pürülan perikardial tamponad, göğüs ağrısı, dispne
görülür. Tedavisi cerrahi drenajdır. Cerrahi drenaj
yöntemleri transservikal, standart torakotomi ve
subksifoid veya Clamshell insizyonla yapılır. Torakal
4. vertebra üstündeki enfeksiyonlarda transservikal
yaklaşım yeterlidir. Derin boyun enfeksiyonlarında
genelde arka mediastende enfeksiyon oluşur. Drenaj
sonrası toraks tüpleri konarak %0,5’lik povidin-iodinle
irrigasyon önerilir.
Apsenin farenkse
rüptürü: Spontan veya müdahale sırasında
olabilir. Asfiksi, pnömoni, akciğer apsesi veya
ampiyeme neden olabilir.
Nörolojik sekeller:
Sempatik zincirde veya 9., 10., 11., 12. kranial
sinirde olur. Özellikle parafarengeal enfeksiyonlarda
bu hadiseler gözlenir.
|
 |
SPESİFİK
DERİN BOYUN ENFEKSİYONLARI:
Yüzdeki alan
enfeksiyonları:
Maksiler alan
enfeksiyonları: Bukkal ve kanin alan olmak
üzere ikiye ayrılır. Çoğunlukla odontojenik kaynaklı
enfeksiyonlarda tutulur.
*
Bukkal
alan: Odontojenik olarak maksiller dişlerin
kökleri kemiği erode edince oluşur. Buradan bukkal
dokulara yayılır. Bunlarda bukkal mukoza altında veya
bukkal ciltte sınırlı şişlik bulunur. Enfeksiyon bu
bölgedeyken trismus görülmez. Ağrı oldukça
şiddetlidir. Enfeksiyon parotis bezi kanalından köken
alabilir. Şişliğin tipi ve lokalizasyonu tanı
koydurucudur. Maksiler 2.-3. molar diş ve mandibular
3. molar dişten kaynaklanan enfeksiyonlar buradan
köken alabilir. Oral anaerobları içerecek şekilde
antibiyoterapi düzenlenir. Apse oluşmuşsa intraoral
horizontal insizyonla drenaj yapılır. Böylece stenon
kanalı ve fasial sinirin zarar görmesi önlenmiş olur.
Enfeksiyon parafarengeal alana ve temporal alana
yayılabilir. Kavernöz sinüs trombozu çok ciddi
komplikasyonudur. Diğer komplikasyonlar menenjit,
osteomyelit, internal maksiller arter hemorajisi
olabilir.
*
Kanin
alan : Maksiller ön dişler ve premolar dişler
kaynaklı enfeksiyonlar ile oluşur. Nadiren burun ve
üst dudak kaynaklı enfeksiyonlar sonucunda da
oluşabilir. Bu hastalarda nazolabial oluk silinir ağız
köşesi düşer ve burun lateralinde şişlik oluşur. Alt
ve üst göz kapağında ödem oluşabilir. İnfraorbital
sinir irritasyonuyla şiddetli ağrı oluşur. Nadiren
medial kantusta cilt apsesi oluşur. Apse varsa
intraoral olarak kanin fossadan drenaj yapılır
periostu geçerek kemiğe kadar ulaşılır. Hastalara
uygun antibiyoterapi başlanır. Komplikasyonlar
retrograd tromboflebit, orbital sellülit, kavernöz
sinüs trombozu ve osteomyelittir.
Mental alan
enfeksşyonları: Genelde odontojenik kaynaklı
enfeksiyonlarda tutulur. Sıklıkla mandibular dişlerin
apeks enfeksiyonlarında oluşur. Mental bölgeden çene
ucuna yayılan şişlik görülür. Apse varsa intraoral
insizyon yapılır, uygun antibioterapi başlanır.
Komplikasyonlar retrograd tromboflebit, orbital
sellülit, kavernöz sinüs trombozudur.
|
Boyun
enfeksiyonları:
Yüzeyel alan enfeksiyonları:
En ciddi olanı nekrotizan fasiittir.
*
Nekrotizan fasiit:
1871’de Joseph Jones tarafından tanımlanmıştır.
Nekrotizan fasiit primer cilt ve kas tutulumu olmadan
fasya ve cilt altı dokuların nekrozuna neden olan
ağrısız, apse olmayan agresif bakteriyel
enfeksiyondur. Gangrenöz durumda cilt ve kasın direkt
tutulumu varsa sinerjistik nekrotizan sellülit denir.
Sıklıkla odontojenik enfeksiyon ( Mandibular molar diş
kaynaklı) veya travmayla oluşur. Diabet, obezite,
periferik damar hastalıkları, karaciğer hastalıkları,
alkolizm, kronik renal yetmezlik, hipotiroidizm,
malignite ve malnutrisyonlar predispozan faktörlerdir.
En sık etken streptokoklardır ancak genelde
polimikrobiyaldir. Ensık anaerob etkenler bacteroides
spp. ve peptostreptokoklardır. Enfeksiyonun olduğu
bölgede eritem, ısı artışı, hassasiyet ve şişlik
mevcuttur. Hastalık ilerledikçe cildi besleyen
damarlarda trombüs olup cilt sinirleride etkilenerek
hipoestezi anestezi oluşur. Yumuşak dokuda gaz
birikmesine bağlı krepitasyon alınabilir. Enfeksiyonun
2.-4. gününde ciltte sınırları belirgin mavi-siyah
lekeler oluşur. Bunları koyu kahverengi sıvı içeren
büllerin oluşması izler. Erizipel ve sellülit ayırıcı
tanıda önemlidir. Boyun BT’de cilt altı gaz gözlenir.
Tedavide dikkatli agressif debridman, parenteral
antibiyoterapi ve eşlik eden hastalıkların
tedavisidir. Bu hastalarda hava yolu kontrolü
sağlanmalıdır. Hiperbarik oksijen tedavisi bu
hastalarda önemli yer tutmaya başlamıştır.
Komplikasyonları ise kranial nöropati, menenjit,
pnömoni, akciğer apsesi, VJİ trombozu, vasküler
erozyon, asfiksi, servikal fasiyal planlarda yayılımla
mediastenit ve elekrolit bozukluklarıdır.
Derin boyun alan
enfeksiyonları:
Tüm boyuna yayılanlar :
*
Retrofarengeal alan
enfeksiyonları:
Derin boyun alan enfeksiyonlarının çocuklardaki en sık
yerleşim yeridir. Üst mediastenin ön ve arka kısmına
ve tehlikeli alana ilerleme riski nedeniyle boynun en
tehlikeli alanıdır. Alan enfeksiyonunun en sık nedeni
içerdiği lenf nodlarının infekte olarak süpüre
olmasıdır. Erişkinlerde travma, yabancı cisim,
vertebral kırık ve ösefagus enstrümentasyonu diğer
enfeksiyon oluşum nedenleridir. Parafarengeal ve
prevertebral enfeksiyonlar bu alana yayılabilir.
Enfeksiyonları genelde polimikrobiyaldir. En sık
stafilokok, streptokok, anaeroblar etkendir. Ateş,
boğaz ağrısı, disfaji, odinofaji, sekresyonları
yutmakta güçlük, sesin ağızda sıcak patates varmış
gibi çıkması, boyunda ağrılı şişlik, servikal
lenfadenopati, hafif boyun rijiditesi ve irritabilite
bulunur. Larengeal ödem gözlenebilir. Boyun hasta
tarafa doğru eğilir. Abse olursa solunum güçlüğü
oluşur. Median raphe nedeniyle orofarenks bir tarafı
şişer. Enfeksiyon kaynağı olan tonsillit veya
peritonsilliti bu klinik tablo izler. Muayene
sırasında solunum sıkıntısı olabileceği için dikkatli
olunmalıdır. Tanıda önce sellülit şeklinde başlayan
zamanla apse oluşumuyla ilerleyen klinik gözlenir.
Ayırıcı tanıda krup, epiglottit, peritonsiller apse,
parafarangeal apse, vertebra osteomyeliti ve menejit
düşünülür. Ayrıca kistik higroma, hemanjioma,
nöroblastoma gibi tümöral oluşumlar, servikal
vertebranın eozinofilik granüloması, hematom, nonopak
yabancı cisimler ve retrofarangeal tiroide dikkat
edilir.
Lateral boyun grafisi, boyun BT, boyun
MR, direkt lateral grafideC2-C6 vertebra seviyelerinde
yumuşak doku kalınlığı artışı tanıda yardımcıdır. C2
seviyesinde normalde 3,5 mm iken 7mm’den fazlaysa
patolojik kabul edilir. C6 seviyesinde çocuklarda
14mm’den erişkinde 22mm’den fazla artması
patolojiktir. Bu nedenle farenks arkasında yumuşak
doku şişliğinin vertebra cisminin genişliğinin
yarısından fazla olması boyun BT ile ileri tetkiki
gerektirir. Tedavide kişi öncelikle hastaneye
yatırılır. Parenteral antibiyoterapi başlanıp hava
yolu kontrolü sağlanır. Eğer acil hava yolu sağlanması
gerekiyorsa trakeotomi açılır veya dikkatli entübasyon
yapılır. Entübasyon apse olmayan taraftan
yapılmalıdır. Apse oluşmuşsa genelde drenaj gerekir
anca sınırlı apse olanlarda %25 oranında medikal
tedaviyle fayda sağlanabilir. Apse küçük lokalize ve
büyük damarsal yapıların iç kısmındaysa peroral
yaklaşımla drenaj önerilir. Bu aşamada aspirasyonu
önlemek amacıyla hasta trendelenburg pozisyonuna
getirilir. Orofarenksten şişliğin en fazla olduğu
yerden vertikal insizyon yapılır. Eğer retrofarengeal
apse ilerlemiş ve diğer boyun alanlarına yayılmışsa
eksternal yaklaşımla drenaj tercih edilir. Eksternal
insizyonda SCM ön kenarı boyunca hyoid kemikle
klavikula arasından yapılır. Retrofarengeal alan
enfeksiyonları ön veya arka mediastene yayılabilir.
Komplikasyonları hava yolu obstrüksiyonu, menenjit,
hemoraji, larengeal spazm, bronşial erozyon,
septisemi, metastatik apse, VJİ trombozu, spontan apse
rüptürü ve aspirasyonu, pnömoni, akut hemipleji ve
perikardittir.
|

Retrofarengeal alan enfeksiyonları
|
*
Tehlikeli alan ( Danger
space) enfeksiyonu:
Alan enfeksiyonları sıklıkla
retrofarangeal alanın enfeksiyonlarının alar fasyayı
veya prevertebral apsenin prevertebral fasyayı penetre
etmesiyle yada parafarengeal alandaki apsenin
yayılımıyla oluşur. Nadiren burun ve boğazdan lenfatik
yayılımla oluşur. Enfeksiyon diafragma seviyesine
kadar arka mediasteniumda ilerler. Enfeksiyon kaynağı
olan alanın semptom ve belirtilerini içerir. Tanı ve
tedavi diğer enfeksiyon alanlarındaki gibidir.
Komplikasyonlar enfeksiyon alanının gevşek yapı
içermesi nedeniyle hızla ilerleyip arka mediasteniuma
ulaşır.
*
Paravertebral alan
enfeksiyonları:
Akut enfeksiyon oluşumu bu alanda nadirdir.
Antibiyotik çağı öncesi bu alanda tüberküloza bağlı
soğuk apselere ( servikal Pott apsesi) rastlanırdı.
Günümüzde enfeksiyon daha çok travma, vertebra kırığı,
komşu derin boyun bölgelerindeki enfeksiyonların
buraya yayılmasıyla oluşur. Günümüzde vertebral pott
immün yetmezlikli kişilerde halen görülmektedir. Bölge
sınırları belirgin olması nedeniyle fasya perforasyonu,
tehlikeli alana yayılım, mediastenit sık değildir. Bu
alanda midline raphe olmadığı için orta hatta şişlik
görülür. Tanıda boyun BT, MR, kemik sintigrafisi
özellikle Tüberkülozu saptamak için önemlidir.
Tedavide omurga stabilizasyonu, antibiyoterapi, ve
eksternal cerrahi drenajdan yararlanılır.
*
Visseral vasküler alan
enfeksiyonları:
Karotis kılıfına derin boyun fasyasının her üç
tabakasından fasya katılır. Bu nedenle enfeksiyonlar
buraya kolayca ulaşır. Ama fasyalar sıkı yapıda olduğu
için enfeksiyon yayılmaz. Bu kılıf Lincoln yolu olarak
bilinir ve kafa tabanından mediastene kadar uzanır.
Mediastene ulaşan enfeksiyonların 1/5’inden
sorumludur. Bu alana enfeksiyon en sık parafarengeal
alandan yayılır. Parenteral ilaç bağımlılığı ve venöz
katater takılmasıda enfeksiyon oluşumundan önemli
etkendir. Klinik bulgu olarak SCM arkasında endürasyon,
duyarlılık, tortikollis, bacaklı ateş, titreme, şok,
intrakranial dolaşım bozulmasına bağlı olarak fundus
muayenesinde dilate venler ve retinal tromboz görülür.
Tanıda boyun USG, BT, MR kullanılır. Juguler venografi
tanıda etkin değildir. Tedavide paranteral
antibiyoterapi, apse drenajı ve gerekirse VJİ
bağlanması yapılır. Farenks yada kulaktan küçük
kanamaların olması karotis rüptürünü gösterir bu
durumda eksplorasyon ve ligasyon gerekebilir.
Komplikasyonları VJİ trombozu, bakteriyemi, pulmoner
emboli, kavernöz sinüs trombozu, metastatik apse,
septisemi ve nadirende karotis rüptürü görülür.
Suprahyoid
alan enfeksiyonları:
Bu alan enfeksiyonları %70-85
odontojenik kaynaklıdır. Travmalar, mandibula
fraktürleri, tümörler, submandibular bez ve lenf nodu
enfeksiyonları ve tonsil enfeksiyonları ile
oluşabilir. Mandibular dişlerin apekslerinin mylohyoid
kasın mandibulaya yapışma yerine göre durumu
enfeksiyonların bu alanlara yayılmasını belirler, ön
dişler ve birinci molar dişin kökü mylohyoid kasın
üstünde yani sublingual alanda ve mandibula dış
yüzeyine yakındır. İkinci ve üçüncü molar dişlerin
köküyse genellikle mylohyoid kasın altında yani
submandibular alanda ve mandibulanın lingual(iç)
yüzüne yakındır. Ancak ikinci molar dişlerin kökü
mylohyoid kasın üstünde kalarak sublingual alanı
etkileyebilir.
|
*
Submandibular Alan : Bu alan enfeksiyonlarında
genellikle trismus oluşmaz. Sadece submandibular
alanda sınırlı endürasyon oluşur. Ancak enfeksiyon
suprahyoid kasları ve M. Pterigoideus medialisi
etkileyecek şekilde yayılırsa trismus oluşur. Tedavi
gecikirse enfeksiyon komşu alanlara yayılarak Ludwing
anjini oluşur. Tanıda anamnez, İİAS, dental grafiler,
submandibular bez siyalogramı ve boyun BT faydalıdır.
Ayırıcı tanıda submandibular bez siyaloadeniti,
servikal lenfadenit, infekte planjon ranula, nekrotik
tümör düşünülmelidir. Tedavide odontojenik neden
tedavi edilir, antibiyoterapi düzenlenir ve apse varsa
drenaj yapılır. Drenaj mandibula kenarının 2 parmak
altından yapılır. Fasiyal sinirin marjinal dalına
zarar vermeden bezin alt kısmından künt diseksiyonla
drenaj sağlanır. Hastanın genel durumu 48 saatte
düzelmezse başka alanlarda enfeksiyon düşünülür.
Komplikasyonlar havayolu obstrüksiyonu, aspirasyon
pnömonisi, akciğer apsesi, osteomyelit, Ludwing anjini
ve dil apsesidir.
|
*
Submental Alan: Bu alan enfeksiyonlarıda genelde
odontojenik kökenlidir ve ön mandibular dişlerden
köken alır. Submandibular alan hiperemik ve endüredir.
Süpürasyon ve fluktuasyon olana kadar tahta gibi
serttir. İnfeksiyon M. Mylogeniohyoideus ve M.
Genioglossus kası arkasından epiglota ilerleyip hava
yolu obstrüksiyonu olabilir. Ayırıcı tanıda infekte
ranula, lenfadenit, tümör nekrozu düşünülür. Tanı
muayene ve boyun BT ile konur. Tedavide submandibular
alan tedavisi gibi yaklaşılır. Ancak apse gelişmişse
drenaj submental insizyonla yapılır. Komplikasyonları
submandibular alana benzerdir.
*
Sublingual Alan: Enfeksiyon kaynağı diş,
mandibula, alt dudak yada submandibular alan olabilir.
Ağız tabanında ödem ve endurasyonun ortaya çıkmasıyla
dil içe ve yukarıya doğru yer değiştirir. Yutmada
güçlük ortaya çıkar ancak yüzde ödem çok azdır. Tanıda
klinik odontojenik grafiler ve boyun BT önemli yer
tutar. Ayırıcı tanıda ludwing anjini, anjionörotik
ödem, Siyalolitiazis ve alerjik reaksiyon düşünülür.
Tedavide parenteral antibiyoterapi eğer apse eşlik
ediyorsa drenaj mandibula ve hyoid arasından
horizontal bir insizyonla yapılır. M. geniohyoideusun
üst ve alttarafı künt diseksiyonla boşaltılır.
İntraoral drenaj oral kavitede şişlik varsa
yapılabilir. Bu işlemler sırasında lingualisin a.v.n.
paketine dikkat edilmelidir. Komplikasyonlar hava yolu
obstriksiyonu, asfiksi ve ölüm olabilir. Enfeksiyon
parafarengeal bölgeye, karotis kılıfına, pretrakeal
alana ilerleyebilir ve mediastenit olabilir.
|
*
Ludwing Anjini:
1936’da Wikheim Friedrich Von Ludwing tarafından
tanımlanmıştır. Submandibular alan enfeksiyonlarının
özel bir şeklidir. Sublingual ve submandibular
alanların birlikte tutulmasıdır yani M. Mylohyoideus
üst ve alttarafında enfeksiyon vardır. Tanımlama;
Ø
Hızla
gelişen ilerleyici bir sellülittir, apse değildir.
Ø
Submandibular bölgeden köken alır ve hiçbir zaman tek
bir alanda sınırlı değildir.
Ø
Lenfatik
yolla değilde komşuluk yoluyla yayılır.
Ø
‘Serosanguineosus putrid’ infiltrasyonlu gangren
gelişir irin yoktur veya çok azdır.
Ø
Konnektif
doku, fasya ve kas tutulumu vardır fakat glandüler
yapılar tutulmaz
Psödo-Ludwing anjini (Pseudoangina
Ludovici) submandibular bölgede daha sınırlı
enfeksiyonlar için söylenir. Enfeksiyon sublingual,
submandibular alanlarda, submandibular lenf nodlarında
veya submandibular bezde olabilir. Ludwing anjini
korkulan bir baş-boyun enfeksiyonudur ve mortalite %
0-5 arasındadır. Ludwing anjini sıklıkla gençlerde
olup enfeksiyon kaynağı genelde odontojeniktir.
Mandibular kırıkla birlikte olan ağız tabanı
yaralanmaları ve lingual tonsillit de diğer
nedenlerdir. Enfeksiyon genellikle mikst
mikroorganizmalı olup aerob-anaeroblar bulunur. En sık
etken alfa hemolitik streptokoklardır. Diabetik ve
alkoliklerde stafilokoklar ve Gr(-)ler sık görülür.
Klinik olarak gangrenöz sellülittir ve agressif
yayılıp hava yolunu sıkıntıya sokar. Tükürüğün
yutulamaması nedeniyle ağızda tükrük birikir, disfaji,
ağrı, boyunda sertlik, halitozis, ağız tabanında
hiperemi olur. Ağız tabanı ödemi nedeniyle dil arkaya
doğru yerdeğiştirir. Eğer bilateral submandibular alan
tutulursa daha ciddi bir klinik tablo oluşur. Boyunda
suprahyod bölge serttir ve trismus çoğu kez bulunmaz.
Hasta yüksek ateş ve titremeyle birlikte toksik
tablodadır. Larengeal ve supraglottik ödem
gelişebilir. Sıklıkla 2.-3. molar dişlerin enfeksiyonu
sonrası gelişir. Bu hastalar kliniğe yatırılarak
parenteral antibiyoterapi başlanır ve eksternal
cerrahi drenaj uygulanır. Hava yolu genelde rahat
olsada heran için sıkıntı gözlenebilir. Radyolojik
olarak apse saptanmasada hafif vakalar dışında cerrahi
eksplorasyon önerilir. Eksplorasyon için horizantal
insizyon hyoidin yaklaşık 1 cm üstünden yapılır ve
platisma horizontal geçilip mandibula simfizi, hyoid
kemik orta hattı arasında vertikal olarak dil köküne
ulaşılır. Penröz dren yerleştirilir ve iodoformlu gaz
birkaç gün kalacak şekilde operasyon bölgesine
yerleştirilir. En sık gelişen komplikasyon hava yolu
obstrüksiyonudur. Enfeksiyon parafarengeal ve
retrofarengeal alanlara yayılarak buradan mediastene
ilerler.
*
Mandibula cismi alanı enfeksiyonları: En sık
premolar dişler ve 1.-2. molar dişlerin
enfeksiyonlarından köken alır. Osteomyelite bağlıda
oluşabilir. Şişlik kendiliğinden ağız içine rüptüre
olur veya mandibula dış yüzünden yüze doğru yayılır.
Tanısı submandibular bölge enfeksiyonları gibidir.
Tedavide parenteral antibiyoterapi başlanır ve apse
varsa cerrahi drenaj uygulanır. Cerrahi drenaj
intraoral olarak bukkal veya lingual yüzden horizontal
insizyonla yapılır. Nadiren eksternal drenaj gerekir
bu durumda mandibula alt kenarı altından ona paralel
bir insizyon yapılır. Her iki durumda da periosteuma
insizyon gereklidir. En sık komplikasyon çevre
alanlara yayılımdır ve en sıkta mastikatör alana
yayılım olur.
 |
*
Mastikatör Alan enfeksiyonları: En sık 3. molar
diş kaynaklı enfeksiyonlar sonrası oluşur. Bukkal ve
submandibular alan enfeksiyonları sonrası sıklıkla
tutulabilir. Odontojenik enfeksiyon alt bölümde ise M.
Masseter ve M. Pterigoideus medialis alanın üstünden
kaynaklı ise maksiler dişlerde olunca M. temporalis ve
M. Pterigoideus lateralis tutulur. Bu hastalarda
yutmada güçlük, şiddetli ağrı, mandibula ramusu
üzerine doğru ilerleyen şişlik görülür. M.
pterigoideus medialis ve M. Masseter irritasyonuyla
trismus oluşur. Genelde fluktuasyon oluşmaz ve genel
durum bozukluğu oluşmaz. Temporal alan
enfeksiyonlarında orbital rimin arkasındaki temporal
alanda endürasyon olabilir. Temporal kas alanı
üzerinde ağrı izlenir. Masseterik alan
enfeksiyonlarında ise endürasyon yüzün arka alt
kısmındadır. Tedavide uygun antibiyoterapi ve drenaj
uygulanır. Drenaj intraoral olarak ramus mandibulanın
sınırından veya eksternal olarak mandibula köşesinin
alt ve arkasından yapılan insizyonla sağlanır. Drenaj
sırasında mandibula periostuda insize edilmelidir.
Temporal alan apsesinde kasın arka tarafından temporal
fasya üzerindeki deriden yapılan insizyonla drenaj
sağlanır. Komplikasyon enfeksiyonun diğer alanlara
yayılması ve osteomyelittir.
*
Parafarengeal Alan (Lateral farengeal,
Farengomaksiller, Perifarengeal) enfeksiyonları:
Antibiyotik çağı öncesi en sık derin boyun
enfeksiyonlarının olduğu yerdir. Alanın önemi
boyundaki tüm fasyalarla ilişkili olmasıdır. Dil,
dişler, submandibular, parotis bezi, farenks,
tonsiller, adenoid, petröz apeks, orta ve dış kulak
yolu enfeksiyonlarıyla bu alanda enfeksiyon
oluşabilir. En sık tonsillofarengeal ve odontojenik
enfeksiyonlar nedeniyle tutulur. En sık etkenler aerob
hemolitik streptokoklar, stafilokoklar ve anaerob
bacterioideslerdir. Ateş, boyunda şişlik, odinofaji,
disfaji, boğaz ağrısı, dispne, trismus, boyun
hareketlerinde zorluk, tortikollis, oral kavite
muayenesinde lateral farengeal duvar ve tonsilin
peritonsiller apsedeki gibi mediale itildiği görülür.Mandibula
köşesi ve hyoid arasında eritemli sert endürasyon
gözlenir ve servikal LAP gözlenir. Prestiloid alan
tutulunca trismus olur post stiloid bölge tutulunca
gözlenmez. Bu hastalarda arka tonsil plika bölgesinde
şişlik gözlenir. Horner sendromu, VJİ trombozu,
karotis arter rüptürü olabilir. Enfeksiyon karotis
kılıfı veya tehlikeli alandan mediasteninuma
yayılmışsa insipirasyon veya öksürmede göğüs ağrısı
gözlenebilir. Tanıda boyun BT kullanılır ancak apse
ayrımında zorluk oluşursa İİAS’i faydalı olur. Ayırıcı
tanıda servikal LAP, peritonsiller apse, servikal
lenfadenit, mastikatör ve submandibular alan
enfeksiyonları düşünülür. Tedavide hastalar öncelikle
hastaneye yatırılır ve antibiyoterapi başlanır
havayolu kontrolü sağlanır apse varsa cerrahi drenaj
yapılır. Hastalarda sadece medikal tedaviyle iyileşme
oranı %10-15’dir. Sadece medikal tedavi başlanacak
hastalar dikkatli seçilmelidir yani parafarengeal
alanda sınırlı, akut solunum yetmezliği olmayan ve
septik şokun oluşmadığı kişiler seçilmelidir.
Eksternal drenaj genellikle submaksiller fossa
yaklaşımıyla yapılır. İlk kez 1929’da Masher
tarafından tanımlanmıştır. İnsizyonun horizontal kısmı
mandibula cismine paralel ve altından, vertikal kısmı
ise M. SCM ön kenarı boyunca yapılır. Bu insizyon
şekli visseral, submandibular, parafarengeal,
prevertebral, karotis kılıfı ve retrofarengeal
alanların enfeksiyonlarının drenajı içinde
kullanılabilir. Komplikasyon olarak karotis kılıfı,
tehlikeli alan, retrofarengeal ve prevertebral alanlar
yoluyla gelişebilecek mediastenit, VJİ tromboflebiti,
karotis arter rüptürü veya anevrizması, Septik emboli,
hava yolu obstrüksiyonu, 9.-10.-11.-12. kranial
sinirin disfonksiyonu, horner sendromu, İKA trombozu
oluşabilir. En sık vasküler komplikasyon VJİ
trombozudur.
*
Peritonsiller alan enfeksiyonları:
Tonsil enfeksiyonu tonsil kapsülünden geçerek bu alana
yayılabilir. Sonrasında sellülit ve peri tonsiller
apse görülür. Bu alan erişkinlerde boyunda
süpürasyonun ensık izlendiği bölgedir. Ensık etken ise
grup A
β
hemolitik streptokoklardır. Bu alan enfeksiyonlarında
erken tanı ve tedavi yapılmazsa ölümcüldür. George
Washington’un ölüm nedeni bu alan enfeksiyonlarıdır.
Sıklıkla anamnezde 1 hafta içinde fayda alınamayan
tonsillofarenjit öyküsü bulunur. Hastaların çoğunda
ateş, boğaz ağrısı, disfaji, odinofaji, disfaji,
otalji, ağız kokusu ve boyunda ağrılı lenfadenopati
olur. Peritonsiller apse oluştuğu zaman ağzı açmak
güçtür ve konuşma ağızda sıcak patates varmış gibi
olur. Hastalarda pterigoid kas spazmına bağlı olarak
trismus oluşur. Yumuşak damak ve tonsil ön plikasında
şişlik oluşur. Bu nedenle tonsil öne içe aşağıya,
uvula karşıya doğru itilir. Genelde üst kutupta olup
apseler unilateraldir. Alanın orta bölümüne yerleşmiş
olanlar M. Konstrüktör farengeus sıperioru penetre
ederek parafarengeal alana yayılabilir. Apse sellülit
ayrımında İİAS, USG, BT kullanılabilir. Ayırıcı tanıda
ciddi tonsillit(EMN’da olan tonsillit), parafarengeal
apse, neoplasm, internal karotid arter pseudo
anevrizması, diş enfeksiyonları ve tükrük bezi
enfeksiyonları düşünülür. Parafarengeal apseye
ilerlediği zaman trismus belirginleşir, ateş ve sepsis
sıklığı artar. Tedavide apse düşünülmüyorsa, hava yolu
obstrüksiyonu, septisemi, ciddi trismus ve diğer
komplikasyonlar yoksa antibiyoterapi yeterlidir.
Disfaji, ciddi dehidratasyon varsa veya peritonsiller
apse gelişirse hasta kliniğe yatırılarak apse drenajı
yapılmalıdır. Apse drenajı için iğne aspirasyonu,
insizyon ve sıcak tonsillektomi uygulanabilir.
İnsizyon tonsil ön plikasından apsenin en belirgin
olarak izlendiği yerden yapılıp künt diseksiyonla
drenaj sağlanır. Sıcak tonsillektomi hava yolu
obstrüksiyonu olan, parafarengeal apse gibi
komplikasyonlu durumlar ve drenajın başarısız olduğu
durumlarda uygulanır. Klasik bir bilgi olarak
peritonsiller apse geçirenlerde, rekürren
peritonsiller apse ve rekürren tonsillit riski
nedeniyle 4-12 hafta sonra tonsillektomi
uygulanmasıdır. Parafarengeal alana yayılan apselerde
drenaj eksternal boyun cerrahisiyle yapılır.
Komplikasyonları apsenin nazofarenkse, piriformsinüse
ve parafarengeal alana yayılmasıdır. Ayrıca VJİ
trombozu, karotis rüptürü, mediastenit ve sepsis
gelişebilir.
*
Parotis
Alanı enfeksiyonları: Parotis bezi derinde
parafarengeal alanla ilişkilidir. Parotis bezi
sıklıkla enfeksiyon kaynağıdır. Bezin kanalıyla oral
kaviteden gelen koagülaz (-) stafilokoklar
enfeksiyondan sorumludur. Diüretik, barbitürat,
antihistaminik, trisiklik antidepresanlar ve
parasempatomimetikler salgıyı azaltıp enfeksiyonların
oluşması için zemin hazırlarlar. Enfeksiyon kaynağı
olarak diğer nedenler beze komşu infekte lenf nodları
ve santorini fissürlerinden parotis alanına kadar
yayılacak ciddi dış kulak yolu enfeksiyonlarıdır.
Odontojenik enfeksiyonlarda mastikatör alan yardımıyla
buraya yayılabilir. Klinikte farengeal şişlik ve
trismus olmadan çene köşesinde oluşan belirgin şişlik
en önemli semptomdur. Ayrıca bezde ağrı, endürasyon,
lökositoz, ateş, beze masajla tükrük kanalından püy
gelmesi görülebilir. Bu alanda oluşan apseler
genellikle multiple septalı olup fluktuasyon vermez.
Tanıda USG, BT, MR ve İİAS oldukça faydalıdır. Bu alan
enfeksiyonlarında antibiyoterapi genellikle
yeterlidir. Antibiyoterapiden fayda görmeyenlerde
apseden şüphelenilmelidir. Apse varlığında şişliğin en
belirgin yerinden cilde fasiyal sinirin dallarına
paralel insizyon yapılır. Eğer apse multiloküle ve
büyükse modifiye Blair insizyonu yapılır. Eğer
parafarengeale yayılmışsa submandibular fossa
yaklaşımı tercih edilir. Alan enfeksiyonu kapsülün üst
iç kısmından (burası kapsülün en zayıf olduğu yerdir)
buradan parafarengeal, retrofarengeal, prevertebral ve
tehlikeli alana yayılıp mediastenite yol açabilir.
İnfrahyoid Alan
Enfeksiyonları:
*
Pretrakeal Alan enfeksiyonları: Tonsillit,
endoskopi sırasında veya yabancı cisimle hipofarenks
ve özefagus yaralanmaları en sık enfeksiyon oluşum
nedenidir. Bu alan enfeksiyonları mediasteniuma
yayılma riskleri nedeniyle her zaman tehlikelidir.
Disfaji, odinofaji, ses kısıklığı ve dispne oluşabilir
ilk olarak ses kısıklığı veya ses değişikliği
gözlenir. Supraglottiste ödem oluşup asfiksiye neden
olabilir. Muayene sırasında larenks üzerinde ve hyoid
lateralinde hassasiyetle karşılaşılır. Bu bölgelerde
krepitasyon olması perforasyon veya anaerob
enfeksiyonu düşündürür. Muayenede larenks ve farenkste
şişlik ve kızarıklık izlenir. Lateral boyun grafisinde
retrofarengeal bölgelerde kalınlaşma ve boyun yumuşak
dokuları arasında hava gözlenebilir. Suda erimeyen
kontrast madde içirilerek çekilen filmde özefagus
defekti saptanabilir. İleri tetkik olarak BT ve MR
oldukça faydalıdır. Tedavide hava yolu obstrüksiyonu
ve mediastenit olabileceği için agressif yaklaşımda
bulunulup parenteral antibiyoterapi başlanır ve apse
varsa SCM ön kenarı boyunca transvers insizyonla apse
boşaltılır.
|

 |
KAYNAKLAR:
1-Larry J. Peterson,
Odontogenic ınfections, Chapter 73
2-L. Arick Forrest,
Harrison G. Weed, Deep neck Infection, Chapter 89
3-Engin Dursun, Adil
Eryılmaz.Boyun anatomisi ve enfeksiyonları.Can Koç
editör.Kulak burun boğaz hastalıkları ve baş boyun
cerahisi 2004 Güneş kitabevi, Ankara.p.773-824.
4-J. Staubesand, Sobotta
insan anatomisi atlası, Çevirmen K. Arıncı
5-Heinz Feneis, Resimli
anatomi sözlüğü
6-Murat Cem Miman, derin boyun enfeksiyonları
|
|
|
|
|