PRİMER OTALJİ NEDENLERİ
Primer otalji veya “otodynie” terimi, kulaktaki patolojik bir durumdan
kaynaklanan ağrıyı tarif etmek için kullanılır. Primer otaljilerin
muhtemelen en tipik örneği, akut otitis media’dır.
A)Aurikula
kaynaklı;
1)Travma,
kesi, laserasyon, ısırık.
2)Hematom,
perikondrit
3)Herpes
simpleks veya herpes zoster otikus
4)Preauriküler
kist veya sinüsün enfekte olması
5)Donma
6)Yanık
7)Abse
8)Winkler
hastalığı
9)Chondrodermatitis
nodularis chronica helicis
10)Enfekte
bazal veya skuamöz hücreli ca.
Laserasyonlar:
Basit
ve komplike laserasyonlar olmak üzere ikiye ayrılabilir. Basit
laserasyonlarda antiseptik solüsyonlarla yara temizliği, nekrotik cildin
ve perikondriumla çevrili kıkırdağın debridmanı, profilaktik
antibiyotikler yeterliyken ; komplike laserasyonlarda rekonstrüktif
cerrahi gerekebilir.
Hematom:
Kulağa gelen
künt travma perikondrium ve kartilaj arasına kan toplanmasına neden olur.
Travmadan sonra genellikle tüm aurikulayı içine alan mavimsi renkte bir
kitle oluşumu görülür. Tedavide acilen drenaj yapılmalı, P. aeroginosaya
yönelik profilaktik antibiyotikler verilmelidir.
Perikondrit:
Genellikle travma veya enfeksiyonu takiben gelişir. Kepçe ağrılı, diffüz
kızarık ve şiştir. Ödem postauriküler bölgeye yayılarak kepçeyi öne doğru
iter. En yaygın etken P. aeroginosadır. Betadin ve borik asit ıslak
pansumanları uygulanmalıdır. Perikondrit abseli kondrite ilerlerse
canlılığını yitirmiş olan kartilajın insizyon ve drenajı gereklidir.
Herpes simpleks otikus:
Aurikulada, dış kulak
yolu arka duvarında ve özellikle timpanik membrana yakın kısımlarda, içi
serozite dolu küçük büllerle karakterizedir. Ağız çevresinde herpetik
lezyonlarla birlikte bu lezyonların görülmesi tanıyı düşündürür. Ek olarak
kulak ağrısı da meydana gelir.
Herpes zoster otikus:
Otalji, baş ağrısı ve
bazen dizziness’a yol açar. Konkada ve dış kulak yolunun distal kısmında
vesiküler erüpsiyonlar ve nadiren 7. sinir felci görülür (ganglion otikuma
yerleşmişse).
Preauriküler kist veya sinüsün enfekte olması:
Preauriküler
kist veya sinüs, 1. ve 2. brankial arkın kulağı oluşturan bölümlerinin
yanlış birleşmesi sonucu olur. Heliks önünde küçük bir fistül ağzı olarak
bulunur. Buradan heliks ve tragus arasında uzanabilir. Fistül traktı yassı
epitelle kaplıdır ve sıklıkla kistiktir. Enfekte olunca otaljiye yol açar.
Pilor (sebase kistler):
Kıl foliküllerinden
köken alır. Birbirinden ayrı yerleşmiş mobil kitlelerdir ve orifisleri
görülür. Dış kulak yolunda da görülebilirler. Enfekte olduklarında
otaljiye yol açarlar.
Donma:
Kulak kepçesi
soğuğa karşı korumasızdır çünkü, kan damarlarını taşıyan bir subkutan
dokusu yoktur. Başlangıçta vazokonstrüksiyon nedeniyle soluk ve soğuk olan
kulakta kapiller geçirgenliğin artışıyla hiperemi ve ödem oluşur. Kulak
şiş, kırmızı ve ağrılı hale gelir. Veziküller görülebilir. Aurikulanın
yavaşca vücut ısısına dönmesi sağlanmalıdır. Analjezikler ve heparin
verilebilir. Kombine östrojenler, C vitamini kullanılarak kapiller
geçirgenlik azaltılabilir.
Yanıklar:
En sık neden güneş yanığıdır. Süppüratif perikondriti önlemek için
profilaktik antibiyotikler verilmeli ve de dış kulak yolunda stenozu
önlemek için yanmış meatusa stent yerleştirilmelidir.
Winkler hastalığı:
Heliksin tepesinde ender
olarak görülen ağrılı nodüler lezyonlardır. Glomus cismine benzeyen birçok
sinir uçları içeren AV anastomozlardan ibarettir. Total eksizyonla veya
steroid enjeksiyonuyla tedavi edilir.
Chondromatosis
nodularis chronica helicis:
Kulak kepçesi dış
yüzünde serbest kenarlarda, küçük, bezelye büyüklügünde, sert, kül
renginde nodüler yapılardır. Ağrılıdırlar.
Skuamöz ve bazal hücreli ca’lar başlangıçta ağrısız sessiz büyüyen kitle
özelliğindeyken, ülsere olduklarında, enfekte olduklarında veya invaze
olduklarında otaljiye yol açarlar.
B) Dış kulak yolu kaynaklı;
Dış kulak kaynaklı otalji birçok vakada kolayca tanınır. Eksternal kanalın
muayenesi normal görülebilir fakat ucu pamuk sarılı bir çubukla dış kulak
yolu kadranlarının palpasyonu ağrıyı açığa vurmada yararlı olabilir.
Ağrılı bölgelerden derhal alınan biyopsi erken bir maligniteyi tanımakta
yararlı olabilir.
1) Yabancı cisim
2) Fronküloz
3) Eksternal otit
4) Egzama, kontakt
dermatit
5) Sellülit , erizipel
6) İmpakte serümen
7) Akut miringitis ve
miringitis bülloza
8) Travmatik lezyonlar
9) Keratosis obturans
10) Tümörler (Başlıca
kanserler)
Yabancı cisim:
Dış kulak yolundaki yabancı cisimler erken dönemde travmaya ve sonrasında
sekonder infeksiyona neden olarak sekonder otaljiye neden olurlar.
Eksternal otit:
Kaşıntı, kulakta dolgunluk hissi, zonklayıcı ağrı ve işitme kaybı görülür.
Kanal cildi ödemlidir ve eritem mevcuttur. Tragus dokunmakla hassastır ve
kötü kokulu sekresyon mevcuttur.
Nekrotizan
eksternal otit: İlerleyici ağrı ve dış kulak yolundan kötü kokulu
drenaj vardır. Genellikle granülasyon dokusu mevcuttur. P. aeroginosa
yumuşak doku, kartilaj ve kemiğe invaze olmuştur. Diabetiklerde ölümcüldür
ve nadiren fasial paralizi gelişebilir. Radikal cerrahi debritman şarttır.
Otomikoz:
Kaşıntı ve hafif bir ağrı görülür. Sekonder bakteriyel infeksiyon ağrıyı
arttırabilir. Dış kulak yolunda hif veya gri beyaz membranlar görülebilir.
Akıntı bulunur ve hasta kulak kepçesini oynatarak micellerin durumunu
değiştirmek ister, bu yolla işitme eksikliğini azaltmaya uğraşır.
Fronküloz:
Aurikula ve dış kulak yolu kartilajinöz kısmındaki kıl foliküllerinden
köken alır. Etken stafilokoklardır. Başlangıçta ağrı ile başlar. Daha
sonra kırıklık ve ateş ortaya çıkar. Dış kulak yolunun hareket
ettirilmesi, üstüne basınç yapılması, çiğneme gibi hareketler ağrılıdır.
Sellülit:
Aurikula ve dış kulak yolunda görülür. Son derece ağrılıdır. Homojen bir
kırmızılık vardır ve kenarları belirgin değildir. Streptokok ve
stafilokoklar etkendir. Komşu lenf bezleri şişer.
Erizipel:
Dış kulak derisinde ağrılı, yaygın ve kenarları keskin bir kırmızılık
vardır. Etken streptokoklardır.
Kontakt dermatit:
Yanma hissi, kaşıntı ve eritem görülür. Hafif bir eritemden
hiperpigmentasyona kadar değişen bulgular vardır. Sızıntılı fissürler
görülebilir.
Egzama:
Kaşıntı fissürleşme ve pullanma görülür. Daha agresif formları sekresyon,
kabuklanma ve sekonder bakteriyel infeksiyonlarla kendini gösterir.
Seboreik dermatit, atopik dermatit, psöriasis ve diğer cilt lezyonları
predispozandır.
Büllöz miringitis:
Timpanik membran üzerinde ve komşu kanal bölümünde hemorajik veziküller ve
ağrı görülür. Viral infeksiyon sonucunda gelişir ve genellikle üst solunum
yolu enfeksiyonuyla beraberdir. Ağrı şiddetliyse veziküllerin insizyonu
yapılmalıdır, anestetik kulak damlaları verilmelidir ve otitis mediayı
önlemek için profilaktik antibiyotikler verilmelidir.
Keratosis Obturans:
Kulak kanalının kolesteatomu olarak adlandırılır. Destrüktif veya invazif
keratit veya kanal kolesteatomuna bağlı olup kemik kanalda keratin
tıkaçların toplanmasıyla karakterizedir. Kemik kanalın erozyonu genelde
alt ve arka duvardan olur. Erezyonlar timpanik anulusun altına kadar
uzanarak hipotimpaniumun açığa çıkmasına neden olabilir. Kronik akciğer
hastalığı ve sinüzitle beraberlik sıktır.
Ekzostoz:
Dış kulak yolunun en sık görülen tümörleridir. Osseöz kanalda periostal
gelişimlerdir. Daha çok soğuk su yüzücülerinde görülür. Yeterince büyüyüp
obstrüksiyona yol açınca otalji görülebilir.
Bazal hücreli ca:
Şekilli, düzgün kenarlı maküler lezyonla prezente olurlar. Lokal
invazedirler. Kötü kontrol orta kulağa, temporomandibuler ekleme veya
parotise invazyona neden olabilir. Dış kulak yolunun en blok rezeksiyonunu
gerektirir. Ülsere olduğunda, infekte olduğunda otaljiye yol açar.
Skuamöz hücreli ca:
En çok aurikulada görülür. Büyüme, ülserasyon, invazyon ağrıya veya
ağrının şiddetlenmesine yol açar.
Malign melanom:
Son derece nadirdir. Ülserasyon veya sinir tutulumunda ağrı olur.
Genel olarak dış kulak
yolu cildinden kaynaklanan tümörler uzun süre sessiz kalırlar. Ancak dış
kulak kemik kanalın invazyonu halinde veya infekte olduklarında derin ve
künt ağrıya neden olurlar.
C)Orta
kulak kaynaklı;
1) Travmatik timpanik
membran perforasyonu
2) Perforasyondan orta
kulağa sıvı girmesi
3) Hematotimpanium
4) Barotravma
5) Akut otitis media
6) Tümörler
Orta kulak kaynaklı
otaljilerde eşlik eden semptomlar genelde çınlama ve işitme kaybıyla
sınırlıdır.
Travmatik timpanik
membran perforasyonu:
Dış kulak yolundaki ani
basınç değişiklikleri ( künt darbe, uçak yolculuğu, dalma gibi ),
enstrümantasyon, kafatası kırıkları gibi travmatik membran perforasyonları
otaljiye yol açabilir. Perforasyondan kulağa sıvı girmesi de ağrıya yol
açar. Bu yüzden kulak kuru tutulmalı ve enfeksiyon gelişirse
antibiyotikler verilmelidir. Otore kafa tabanı kırığına işaret eder.
Vertigo, bulantı, kusma, nistagmus oval veya yuvarlak pencere fistülüne
bağlı olabileceği gibi, labirentin veya beyin kontüzyonlarında da
görülebilir.
Barotravma:
Basınç değişikliklerine bağlı olarak perforasyon oluşabileceği gibi orta
kulakta da travmaya bağlı değişiklikler olabilir. Orta kulak
ventilasyonunun bozulması dış ortama göre negatif basınca yol açar.
Timpanik membran orta kulak boşluğuna doğru retrakte olur ve ağrıya yol
açar. Vakum kapiller permeabilitede değişikliklere neden olur ve
transüdasyon, muhtemelen de kanamaya neden olur. Tedavide dekonjestanlar,
antihistaminikler, Valsalva manevrası, sakız çiğnetme denenebilir. Eğer
yanıt alınamazsa miringotomi yapılmalıdır.
Hematotimpanium:
Sağlam kulak zarı arkasında kan toplanmasıdır. Barotravma veya kafa
travmaları sonucunda oluşabilir. Direkt otoskopiyle tanı koymak mümkündür.
Timpanik membran mavimsi – mor renk değişikliği gösterir. Kafa travmaları
sonucu gelişen hematotimpanium genellikle temporal kemik fraktürlerine
işaret eder. Orta kulak mukozasının yırtılması sonucu kan birikmiştir.
Akut otitis media:
Orta kulak mukozasının enfektif enflamasyonudur. Hiperemi ilk evresidir.
Tuba’yı, kavum timpaniyi, ve mastoid hücrelerini döşeyen mukoza
hiperemiktir. Kulak ağrısı mevcuttur. Eksüdasyon evresinde genişleyen
kapillerden serum, fibrin, eritrosit ve PNL sızar. İlk evreden 12 – 24
saat sonra görülen ve toksik maddelerin artışına bağlı olan ateş ve otalji
vardır. Süpürasyon evresinde kulak zarı perfore olmuş, sıvı drene
olmuştur. Başlangıçta hemorajik, sonrasında mukopürülan akıntı olur.
Otalji kaybolur. Tedavi edilmeyen % 1 ila % 5 vakada koalesans evresine
girilir. Mukoperiosteumdaki kalınlaşmalara bağlı olarak orta kulak
sıvsının drenajı önlenir. Obstrüksiyon genellikle epitimpanium ve antrum
çevresindeki hücrelerde görülür. Biriken pürülan mayi kemik septalarda
dekalsifikasyon ve osteolitik rezorpsiyona neden olur. Böylece ağrı
oluşumu görülür. Komplikasyon evresi infeksiyonun cavum timpani ve mastoid
hücreleri döşeyen mukoperiosteumun dışına çıkması ve komşu yapılara
yayılması sonucu olur.
Kronik otitis
media: Genellikle kulak ağrısı görülmez fakat bir komplikasyon
olmuşsa otaljiye yol açar.
Glomus jugulare
tümörü: Orta kulakta en sık görülen tümördür. Karotis cisimciğine
benzer glandüler yapıdadır, nonkromaffin hücreler içeren paraganglionik
hücrelerden kaynaklanır ve çok küçük boyutlardadır. En sık
promontoryumdan çıkar. Çok yavaş büyüyen bu tümörler Jacobson sinirinin
veya juguler bulbusun adventisyasından çıkar. Bazen her iki kulakta
olabilirler veya carotis cisim tümörüyle de beraber olabilirler. Lokal
destrüktiftirler. En sık belirti pulsatil tinnitustur. Ağrı sık görülmez.
İletim tipi işitme kaybına yol açan bu tümör, eğer kokleayı da tutmuşsa
nörosensorial tip işitme kaybına yol açar. Otoskopide zarın arkasında
mavimsi bir kitle görülebilir. Dış kulak yoluna Siegle otoskobuyla pozitif
basınç verilirse kitle ve zarda beyazlanma görülür. Buna “Brown
belirtisi” denilir. Fasial paralizi görülebilir ve eğer tümör foramen
jugulareyi tutmuşsa 9. – 10. – 11. – 12. sinirlerde paralizi görülebilir.
Skuamöz hücreli ca:
Orta kulakta nadiren görülür. İleri yaşlarda daha sık görülen bu tümöre
genellikle kronik otitis medianın predispoze olduğu düşünülmektedir. Erken
dönemde semptomları kronik otitis mediaya benzer. Bu yüzden tanı
konulduğunda geç kalınır ve dış kulak yolu ve orta kulak tutulumu birlikte
olduğu için tümörün nereden kaynaklandığı anlaşılamaz. Erken dönemde belli
belirsiz bir ağrı varken hastalar giderek artan ağrıdan yakınırlar.
Adeno ca:
Orta kulakta çok nadiren görülen bu tümörün en sık semptomları işitme
kaybı, ağrı ve fasial sinir paralizisidir.
Sarkomlar:
Orta kulakta çok nadir olmakla birlikte, her türlü sarkom görülebilir (rabdomiyosarkom,
fibrosarkom, osteojenik sarkom, liposarkom ). Ağrıya yol açarlar.
D)Mastoid
kaynaklı;
1) Akut mastoidit
2) Kronik mastoiditin
aktif evresi
3) Petrozit
4) Bezold absesi
5) Zigomatik mastoidit
6) Nevraljiler
a) 7. sinirin
genikulat kompleksine bağlı
b) 9. sinirin
timpanik dalına bağlı.
7) Fasiyal paralizi
8) Wegener granülomatozu
9)
Eozinofilik granülom
Akut
mastoidit:
Akut otitis media ile birlikte ve onun sonucu olarak meydana gelir.
Mastoid boşluğu ve havalı boşlukları kaplayan mukozanın iltihabıdır. En
göze çarpan belirti ağrıdır. Mastoid kemik üzerinde basınç ve ağrı
hissedilir. Kulak arkası sulkusda ödem görülür ve kızarıklık vardır. Dış
kulak yolu arka üst duvarı şişer ve dış kulak yolunu daraltır.
Kronik
mastoiditin aktif evresi:
Akut mastoidit geriledikten sonra, akıntı 8 haftadan uzun sürerse kronik
mastoidit olarak adlandırılır. Uzun zamandır akıntı görülmeyen kronik bir
mastoiditte akıntı ve ağrının başlaması aktif evreye geçildiğine işaret
eder.
Petrozit:
Orta kulak iltihabının petroz apekse geçmesi ve burada kronik bir
iltihabın yerleşmesidir. Belli başlığı özelliği 5. sinir ganglionuna
yakınlığı nedeniyle nevraljiye yol açabilmesidir. İltihap ileri derecede
ise enfeksiyon petroz ve sfenoid kemiklerin eklem hattı üzerinde bir
girinti olan “Dorello kanal’ında” seyreden 6. Siniri etkiler ve diplopi
ile medial şaşılık görülür. Tabloya “Gradenigo Sendromu” denir. İleri
dönemde yüz felci tabloya eklenebilir.
Bezold absesi:
Kronik kolesteatomlu otitis medianın komplikasyonudur. Scm’nin yapışma
yerinin medialinde, fakat digastrik adelelerin dışında kalan fistül
yerinden pürülan sekresyon boyuna doğru iner ve şişlik yapar. Boyun
hareketleri ağrılıdır.
Zigomatik
mastoidit: Temporal kemiğin zigomatik kısmına yakın bölgelerdeki
hücrelerin iltihaplanmasıyla ortaya çıkar. Bu arada, iltihabi hadise
zigoma kökünden periosta yayılır ve yüzde kulak kepçesi üst kısmı ile
zigoma köküne doğru uzanan bir ödemle kendini belli eder. Üst göz kapağı
ödem yüzünden kapanabilir.
Kulak
nevraljisi:
7.
Sinirin genukulat kompleksinden ya da 9. Sinirin timpanik dalından
kaynaklanan nadir bir durumdur.
Genikulat nevraljide;
Hastalar dış kulak yolundan gelen derin bir ağrı hissederler ve aynı
zamanda yüzün derin yapılarında da ağrı duyulur. Ağrı, şiddetli ve
paroksismal natürde olup trigger zon yoktur. Çok küçük bir hasta grubu n.
intermediusun intrakranial olarak kesilmesiyle tedavi edilmişlerdir.
9.
sinirin timpanik dalına bağlı nevralji ; Paroksismal, unilateral ve ani
başlangıçlı olup, timpanik kavitenin derinliklerinde lokalize edilir.
Tonsiller bölgede bulunan trigger zona verilen lokal veya topikal anestezi
bu hastalarda geçici bir rahatlama sağlar.
Fasiyal paralizi:
Fasial paralizilerde de otalji görülebilir ve fasial paralizide otalji
olması kötü prognoza işaret eder.
Eosinofilik granülom:
Histiositosis X’in bir formudur. Çocuk ve genç erişkinlerde
görülür. Temporal kemikte de görülebilir. Otolojik bulgular en çok mastoid
kemik ve orta kulak ile ilgilidir. Kulak akıntısı, ağrı, postauriküler
şişlik, dış kulak yolunda granülasyon dokusu veya polip, işitme kaybı veya
vertigo görülebilir.
Wegener
granülomatozu: Nekrotizan, granülomatöz vaskülittir. Kulak
tutulumu % 30 ila % 50 vakada görülür. En sık ise tuba Eustachi
tıkanıklığına bağlı olarak gelişen seröz otitis media görülür. Ancak,
timpanik membranda perforasyon, orta kulakta granüler doku oluşumu ve
ağrı, iç kulak tutulumuna bağlı sensorinöral işitme kaybı görülebilir.
E)İç
Kulak kaynaklı;
1) Gürültü 140 dB’in
üzerinde ağrı olarak algılanabilir.
2) Çınlama zonklayıcı
tarzda ağrıya yol açabilir
3) Meniere hastalığında
ataklar kulak içi ve arkasında dolgunluk ve ağrıyla başlayabilir.
|