WALDEYER HALKASI HİPERTROFİLERİ

Prof.Dr. Levent ERİŞEN

Aslında hipertrofi (bazılarına göre hiperplazi) Waldeyer halkasının tüm üyelerinde (farengeal tonsil, tubal tonsil, farengeal band, palatinal tonsil ve lingual tonsil) görülmesine rağmen, pratikte sıklıkla hipertrofisi görülen iki yapı farengeal tonsil (adenoid dokusu) ve palatinal tonsildir (Şekil-138).

Bu dokuların hipertrofileri sıklıkla rekürent ve/veya kronik enfeksiyonları ile de birliktedir. Bu bölümde sadece hipertrofilerinden bahsedilecek, enfeksiyonlarına ise enfeksiyöz hastalıklar bölümünde değinilecektir.

 

Şekil-138

Lenfoepiteliyal dokuların aktivitesinin maksimum olduğu 3-7 yaş arası çocuklarda sıklıkla görülür. Herediter dispozisyon olasıdır. Diyet, endokrin ve yapısal faktörler ile çevresel faktörler de suçlanmaktadır. Aslında bu yaş grubunda bu lenfoid dokuların bir dereceye kadar hipertrofik olmaları son derece fizyolojiktir. Bu nedenle semptomlara neden olan hipertrofiler patolojik olarak kabul edilerek, tedavi yoluna gidilir.

 

FARENGEAL TONSİL HİPERTROFİSİ (Adenoid Vejetasyon):

Klinik: Burun tıkanıklığı ve buna bağlı ağızdan soluma (özellikle geceleri artan), daha küçük çocuklarda belirgin olan beslenme zorluğu, hırıltılı solunum ve horlama, gece terlemesi, huzursuz uyuma, tipik adenoid yüzü (Şekil-139), servikal lenfadenopati, rinolali klavza (kapalı hım-hım konuşma) tipik yakınma ve bulgulardır.

Aptal görünümlü, ağız açık, üst kesici dişleri uzun, nazolabiyal sulkusları düzleşmiş ve genişlemiş, ince uzun ve burnundan ve ağzından sekresyonları akan adenoid yüzü bu hastalık için tipik olmasına rağmen, bu yüz tipinin gelişmiş olması irreversibl bozuklukların geliştiğini göstermektedir. Bu nedenle amaç, bu yüz tipi oluşmadan önce tanının konup tedavinin yapılmasıdır.

Şekil-139

Aşırı hipertrofik olgularda, çoğu zaman palatinal tonsil hipertrofileri ile birlikte, çocukluk dönemi tıkayıcı uyku apnesi sendromunun da en sık görülen nedenidir.

Ayrıca diğer sistemlerdeki olumsuz etkileri ile;

  • östaki disfonksiyonu ve çeşitli derecelerde kulak hastalıkları (akut, rekürrent veya kronik süpüratif veya effüzyonlu otit media),

  • burun ve paranazal sinüs hastalıkları (akut, rekürrent veya kronik virütik veya bakteriyel rinosinüzitler)  ve buna bağlı kronik burun akıntısı,

  • üst ve alt solunum yolu allerji ataklarını tetikleme ve tedaviye dirençli olmasına neden olma,

  • maksillofasiyal gelişim, diş gelişimi ve çiğneme sistemi bozuklukları, dilin damak üzerine yaptığı basıncın kalkması ile sert damağın kubbeleşmesi; maloklüzyon, üst dişlerin uzaması (tavşan diş) gibi diş bozuklukları,

  • rekürrent alt ve üst solunum yolu enfeksiyonları (tonsillit, larengotrakeit, bronşit, pnömoni gibi),

  • kronik respiratuar obstrüksiyona ve ileri olgularda kronik hipoksiye bağlı fiziksel ve mental gelişim bozukluğu, okul çağı çocuklarda okul performansının düşmesi

Tanı: Tanı, çoğu zaman semptomlar ve indirekt muayene bulgularına dayanılarak klinik olarak konulabilir. Ancak özellikle çocuklarda yapılması zor olan rinoskopi posterior (indirekt nazofarengoskopi) yapılabilirse veya olanak varsa endoskobik muayenede tipik adenoid dokusunun görülmesi ile kesin tanı konur (Şekil-140). Bunlar yapılamıyorsa, şart olmamakla birlikte yumuşak doku dozunda çekilen lateral boyun grafisi de (Şekil-141) tanıda yardımcı olabilir. Eskiden kullanılan nazofarenks tuşesi günümüzde aşırı rahatsız edici ve çocuğu hekimden uzaklaştırıcı bir yöntem olduğu için çok özel durumlar dışında yapılmamaktadır.

Şekil-140 Şekil-141

Ayırıcı Tanı: Koanal atrezi, burunda yabancı cisim, burun tıkanıklığı yapan diğer nazofarengeal ve nazal nedenler (anjiyofibrom, malign tümörler, septum deviasyonu, konka hipertrofisi gibi) unutulmamalıdır.

Tedavi: Cerrahidir.

 

Endotrakeal genel anestezi ile transoral yolla adenoid küretleri ile yapılan ADENOİDEKTOMİ, standart cerrahi yöntemdir (Şekil-142).

Adenoid dokusu palatinal tonsil gibi kapsüllü bir doku olmadığından (Şekil-143) tümüyle çıkarılması olanaksızdır ve bu nedenle ufak olasılık da olsa tekrarlaması mümkün-dür ve ender de olsa adenoidektomi tekrar gerekebilir.

 

 

 

 

 

             Şekil-142                                       Şekil-143

 

PALATİNAL TONSİL HİPERTROFİSİ:

Çocukluk döneminde bir dereceye kadar palatinal tonsillerin hipertrofik olması son derece normaldir. Patolojik olarak kabul edilen hipertrofinin özellikleri şunlar olmalıdır:

1. Kronik obstrüktif hipertrofi; yani sadece akut enfeksiyon atağı döneminde olmayan, devamlı bulunan ve obstrüktif (tip-IV, orta hatta birbirine değecek kadar) (Şekil-144) olan hipertrofi,

2. Tıkayıcı uyku apnesi sendromuna neden olan boyutu ne olursa olsun hipertrofi.

Ayrıca muayene bölümünde değinildiği gibi, uygun olmayan muayene yönteminden kaynaklanan, palatinal tonsil boyutunun yanlış değerlendirilebileceği de, bu değerlendirme aşamasında unutulmamalıdır

 

Şekil-144

Klinik: Genellikle adenoid vejetasyon ile birlikte olduğundan semptomlar benzerdir. Ancak yeme ve yutma zorluğu ile respiratuar obstrüksiyon bulguları daha belirgindir. Ayrıca bu tip hastalarda obstrüktif sleep apne sendromu da daha sıklıkla görülebilir.

Tanı: Fizik muayene bulguları iledir. Ancak obstrüktif tonsil hipertrofisi demek için, hastanın akut atak dışı bir zamanda görülmesi, gerekirse belli aralıklarla izlenmesi ve muayenenin uygun olarak yapılması gereklidir.

NOT:  Erişkin bir hastada tek taraflı tonsil hipertrofisinde (Şekil-145a ve b) mutlaka malignite ekarte edilmelidir.

Yine palatinal tonsil de dahil olmak üzere farengeal lenfoid halkanın hızla büyümesi tüm lenfatik sistemi tutan bir hastalığın bulgusu olabilir.

Bu gibi durumlarda kesin tanı yöntemi biyopsi amacıyla TONSİLLEKTOMİ endikasyonu vardır

 

 

Şekil-145a ve b

 

 

 

Tedavi: Cerrahidir.

 

Çocuklarda hemen daima genel, erişkinlerde ise bazen lokal bazen genel anestezi altında TONSİLLEKTOMİ yapılır (Şekil-146). Genellikle adenoidektomi ile birlikte uygulanır.

Tabii ki her tonsil hipertrofisinde tonsillektomi düşünülmemelidir. Yukarıda bahsedilen özellikleri olan, tıkayıcı uyku apnesi sendromuna neden olan veya malignite şüphesi olan olgularda tonsillektomi endikasyonu vardır.

Tonsillektomi zannedildiği gibi minör bir cerrahi olmayıp, ender de olsa ciddi komplikasyonlar görülebilir. Bunun yanında doğru endikasyon konduğunda son derece faydalı ve kısa sürede olumlu sonuçların alındığı bir girişimdir.

Son yıllarda klasik yöntemle tonsillektomi yerine, çeşitli farklı yöntemler ve tonsillektomi yerine TONSİLLOTOMİ de cerrahi tedavide ileri sürülmektedir.

 

         Şekil-146

Bu site en iyi 1024x768 piksel çözünürlük, IE 5+ tarayıcı ve yüksek renkte izlenir

Tasarım Dr.Oğuz BASUT ©2003