BENİGN (İYİ HUYLU) TÜMÖRLER

Prof.Dr. Levent ERİŞEN

Teorik olarak, bu  anatomik bölgelerde bulunun tüm histolojik yapılardan köken alan benign tümörler görülebilir. Ancak pratikte bunların bir kısmı çok ender olarak rastlandığından, sadece sıklıkla rastlanan ve özelliği olan tümörlerden bahsedilecektir.

Oral kavite ve orofarenksin benign tümörleri genellikle aynı klinik özellikleri gösterdiğinden birlikte incelenebilir. Hipofarenksin benign tümörüne pratikte rastlanmadığından bahsedilmeyecektir. Nazofarenks ve tükrük bezlerinin benign tümörleri de ayrı başlıklarda incelenecektir.

 

ORAL KAVİTE ve OROFARENKSİN BENİGN TÜMÖRLERİ

Sıklıkla görülebilen epitelyal benign tümörler; papillom, keratoakantom, adenom ve pleomorfik adenom’dur. Bağ dokusu (konnektif doku) kökenli benign tümörler ise  daha çok; fibrom, lipom, miksom, kondrom, hemanjiom, lenfanjiyom ve nörinom’dur. Bunların dışında diş kökenli benign tümörler de (ameloblastom gibi) bu bölgede görülebilir.

 

AMELOBLASTOM:

Bu patolojinin radyolojik görünümü tipik olmasına rağmen (Şekil-217), kesin tanı biyopsi ile yapılır. Tedavi cerrahidir ve tümörün boyutu, histolojik tipi, büyüme hızı ve diğer özelliklerine bakılarak karar verilir.

 

Şekil-217

 

HEMANJİYOM-LENFANJİYOM:

En sık görülen bağ dokusu kökenli benign tümörler olup genellikle konjenital kökenlidir. %90 oranında kızları etkiler. Özellikle dil korpusu yanak ve parotis bölgesine lokalizedirler. Havayolu tıkanıklığı, beslenme güçlüğü ve tekrarlayan kanamalarla yaşamı risk altına sokacak kadar büyük olabilirler. 

Hemanjiyomlar (Resim-218) genellikle yaşamın ilk 2 yılı içinde kendiliklerinden küçülerek kaybolurlar. Onun için mümkünse tedavi 3-4 yaş sonrasına bırakılmalıdır. Ancak ciddi kanama havayolu tıkanıklığı veya beslenme güçlüğü durumlarında daha erken girişim düşünülebilir. Tedavi genellikle cerrahi eksizyondur. Cerrahi ile birlikte cerrahi girişimi kolaylaştırmak için preoperatif selektif embolizasyon  yapılabilir. Yine selektif embolizasyon, sklerozan madde enjeksiyonu, hipertonik madde enjeksiyonu palyatif olarak zaman kazanmak amacıyla  uygulanabilir. Son yıllarda çeşitli lazer tedavileri de uygulanmaktadır. Radyoterapi maksillofasiyal gelişimi inhibe ettiğinden ve daha sonra malignite gelişme riski olduğundan endike değildir.

Lenfanjiyomlarda spontan regresyon enderdir. Bu nedenle tedavileri cerrahidir. Ancak yapılarından dolayı total eksizyonları her zaman mümkün değildir ve rekürrens görülmesi sıktır. Bazen birkaç aşamalı cerrahi girişimler planlanabilir.

 

PAPİLLOM:

En sık görülen epiteliyal kökenli benign tümördür. Genellikle ağız içinde asemptomatiktir. Orofarenkste olduklarında irritasyon ve takılma hissine neden olabilir. Patolojik olarak derideki siğillerin etyolojik  ve morfolojik benzerleridir. Viral neden (HPV: Human Papilloma Virus) suçlanmaktadır. Premalign lezyon olarak kabul edilir. Makroskopik olarak pediküllü, soliter veya yaygın olabilir (Resim-219, 220 ve 221). Tanı; soluk sarı-kırmızı, granüler, küçük çıkıntılı ve sıklıkla ahududu görünümündeki lezyonun saptanması ve biyopsi ile konur. Çok yaygın değillerse biyopsi eksizyonel yapılmalıdır. Spontan regresyon enderdir. Cerrahi tedavi eksizyondur. İmmünoterapi ve antiviral  tedavi rutin olmamakla beraber kullanılabilir. Rekürrens eğilimi olan tümörlerdir.

 

Resim-218 Resim-219
Resim-220 Resim-221

 

ÇEVRE ORGAN TÜMÖRLERİ:

Oral kavite ve orofarenksin  çevresindeki yapılardan köken alan bazı benign tümörler bu boşluklara doğru genişleyerek bu bölgenin primer tümörleri ile karışabilir (Şekil-222).

Bu şekilde sıklıkla saptanan patoloji parotis derin lop tümörleridir (pleomorfik adenom gibi). Bu tümörler retromandibüler bölgeden parafarengeal boşluğa geçerek orofarenks yan duvarını, tonsili ve yumuşak damağı displaze eder. Ayrıca glomus karotikum, karotis anevrizması gibi vasküler tümörler de benzer şekilde uzanım gösterebilirler.

 

Şekil-222

 

 

 

 

NAZOFARENKSİN BENİGN TÜMÖRLERİ

Nazofarenksin benign tümörleri enderdir. Nazofarengeal anjiofibrom görülen ve klinik önemi olan tek benign tümördür.

 

JUVENİL NAZOFARENGEAL ANJİOFİBROM:

Histolojik olarak benign olmasına rağmen agressif klinik davranışından, ekspansif büyümesinden ve lokal ekstansiyonundan dolayı klinik olarak malign kabul edilir. Nazofarenksin yan duvarından kaynaklanır ve genelde genç (puberte çağı) erkeklerde görülür. Nazofarenksi doldurduktan sonra nazal kavite, sinüsler, üst çene, orbita ve hatta kafa tabanını erode ederek kafa içine doğru büyüyebilir. Ender olarak 20-25 yaşlarında spontan gerileyebilir. Endoteliyal vasküler ve fibröz konnektif doku elemanlarından oluşur ve bu dokuların oranı değişkendir. Vasküler yapının baskın olması ciddi epiktaksis ile kendini gösterir.

Klinik:

Progressif burun tıkanıklığı ve spontan ciddi epistaksis en sık başvuru nedenidir. Ayrıca pürülan rinosinüzit, rinolali klavza, başağrısı, tuba tıkanıklığına bağlı kulak sorunları (işitme kaybı, tinnitus), oküler semptomlar (diplopi, proptozis, egzoftalmus) ve yüz gelişiminin engellenmesi ile fasiyal semptomlar görülebilir.  İleri olgularda tek taraflı maksillanın ileri doğru itilmesi ile tipik “Kurbağa Yüzü” görünümü ortaya çıkabilir (Şekil-223).

 

Şekil-223

 

 

 

 

Tanı: Ayna ile muayene (posterior rinoskopi), fleksibl ve rijit endoskopi ile kitle kolayca görülebilir. Makroskopik olarak düzgün yüzeyli, gri – kırmızı renkte, lobule olabilen, koana ve Rosenmüller çukuruna uzantılar veren, palpasyonda oldukça sert bir kitle görünümü vardır (Şekil-224). Tan biyopsi iledir. Ancak aşırı kanamadan dolayı biyopsi ciddi kanamalara neden olabilir, onun için hastane koşullarında yapılmalıdır.

 

Şekil-224

MR (manyetik rezonans) ve BT (bilgisayarlı tomografi) lezyonun natürünü ve yaygınlığını gösterir. Anjiyografi ile tümörü besleyen damarlar görülüp preoperatif embolize edilebilir ve böylece operasyondaki kan kaybı minimalize edilebilir (Şekil-225).

 

 

Şekil-225: Embolizasyon öncesi, embolizasyon sonrası

Ayırıcı tanıda; adenoid hipertrofisi, koanal atrezi, lenfoma-teratom gibi bu yaşlarda görülen ve burun tıkanıklığı yapabilen nedenler düşünülmelidir.

Tedavi: Temel yaklaşım cerrahidir. İleride sarkomatöz değişiklik riskinden dolayı sadece inrezektabl (aşırı intrakraniyal uzanımı olan) lezyonlarda radyoterapi kullanılmalıdır. Diğer tüm olgular cerrahi total rezeksiyon ile tedavi edilir. Transpalatal, transantral, lateral rinotomi ve midfasiyal degloving yaklaşımları ile rezeksiyon yapılır. Son dönemlerde endoskobik rezeksiyon da uygulanan cerrahi yöntemlerden biri olmuştur.

 

TÜKRÜK BEZİ BENİGN TÜMÖRLERİ

Tükrük bezi neoplazmları için %70-80’ler kuralı geçerlidir. Tüm tükrük bezi tümörlerinin yaklaşık %70-80’i parotistedir. Geri kalanını submandibüler, sublingual ve minör tükrük bezleri oluşturur. Parotis tümörlerinin ise yaklaşık %70-80’i benigndir, fakat diğer tükrük bezi bölgelerinde malignite insidansı daha yüksektir. Parotiste görülen benign tümörlerin ise yaklaşık %70-80’i pleomorfik adenomdur. Tükrük bezleri tümörlerinin genel özellikleri şu şekilde özetlenebilir:

 

PAROTİS                                 Tüm tükrük bezi tümörlerinin %70-80’idir. Yaklaşık %20-30’maligndir.

SUBMANDİBÜLER BEZ                Tüm tükrük bezi tümörlerinin %10’udur. Yaklaşık %30-40’ı maligndir.

SUBLİNGUAL BEZ                      Tüm tükrük bezi tümörlerinin %1’idir. Yaklaşık %50’si maligndir.

MİNÖR TÜKRÜK BEZLERİ           Tüm tükrük bezi tümörlerinin %10’udur. Yaklaşık %50-60’ı maligndir.

 

Benign tükrük bezi tümörleri şunlardır;

-         Pleomorfik adenom (Mikst tümör)

-         Monomorfik adenom

-         Warthin tümörü (Kistadenolenfoma)

-         Oksifilik adenom

-         Hemanjiom

 

PLEOMORFİK ADENOM (Mikst Tümör):

Hemen hemen tümü parotiste görülür (Şekil-226). Az bir kısmı submandibüler bezdedir (Şekil-227). Minör tükrük bezlerinden köken alanlar genellikle sert damakta lateralde kitle şeklinde karşımıza çıkar (Şekil-228). Halbuki yine sert damakta benzer şekilde kitle ile karşımıza çıkan ve kemiğin benign tümörü olan osteomlar (Torus palatinus) daha çok orta hatta kitle şeklinde görülür (Şekil-229).

Tamama yakını tek taraflıdır. Kadınlarda daha sıktır. Hasta genellikle ağrısız, yavaş büyüyen, yıllar süren, retromandibüler bölgedeki şişlikten yakınır. Ortalama hastalık süresi 5-7 yıldır, ancak bazı hastalarda 20 yıla kadar uzayabilir. Çok büyük tümörlerde bile benign kaldığı müddetçe fasiyal fonksiyonlar normaldir. Fasiyal ağrı ve parezinin olması malignite lehinedir. Palpasyonda sert, bazen nodüler ağrısız kitle ele gelir. Pleomorfik adenom yalancı bir kapsüle sahiptir, onun için basit enükleasyonda rezidüel tümör bırakılması olasılığı hemen hemen kesindir ve rekürrens sık görülür. Tümör yıllar boyunca bırakılırsa veya tedavi sonrası rekürrens gösterirse  yaklaşık %5-10’u malign dönüşüm gösterme eğilimindedir.

Şekil-226 Şekil-227
Şekil-228 Şekil-229

Tanı genellikle klinik ile konur. Preoperatif ince iğne aspirasyon sitolojisi ile tanı desteklenebilir. İntraoperatif frozen ve parotidektomi piyesinin kalıcı patolojik incelemesi ile kesin tanı konur.

Tedavi süperfisiyal parotidektomidir. Bu işlem, adenomların sıklıkla lokalize olduğu fasiyal sinirin üstündeki bezin yüzeyel lobunun çıkarılmasıdır. Ender olarak tümör derin lopdan köken alabilir ve parafarengeal genişlemesinden dolayı intraoral kitle olarak ortaya çıkabilir. Bu olgularda fasiyal sinirin korunması ile total parotidektomi yapılır. Esas tümör kitlesinin çevresindeki normal tükrük bezi dokusu da eksize edilmelidir. Submandibüler bezde lokalize olanlarda çevre dokularla birlikte submandibüler bez eksize edilir. Uygun tedavi ile prognoz son derece iyidir.

 

WARTHIN TÜMÖRÜ (Kistadenolimfoma): 

Hemen daima yaşlı erkeklerde ve %10-15 oranında bilateral görülen tümördür. Sadece parotiste görülür. Ovoid, mobil, fluktuan, elastik, mobil ve ağrısız kitle genellikle parotisin kuyruğunda lokalizedir. Tümör içinde lenfoid doku  içerdiğinden üst solunum yolu enfeksiyonları ile birlikte ağrılı büyümeler olabilir. Tanı klinik ile birlikte Teknisyum-99 sintigrafisi ve ince iğne aspirasyon sitolojisidir. Kesin tanı cerrahi piyesin histopatolojik incelemesi ile konur.

Tedavi parotidektomi ensizyonu ile eksizyondur. Basit enükleasyon veya süperfisiyal parotidektomi yapılabilir. Prognoz çok iyidir ve malign dejenerasyon çok enderdir.

 

Monomorfik adenom ve hemanjiyom erişkinlerde çok ender görülür. Hemanjiyom özellikle çocuklarda en sık görülen benign tümör tipidir. Klinik yaklaşım oral kavite ve orofarenksin hemanjiyomları gibidir.

 

  • Tükrük bezi tümörlerinde (benign veya malign) özel durumlar dışında açık biyopsi (ensizyonel veya eksizyonel) tümör hücrelerinin çevre dokulara inokülasyonuna ve tümör rekürrensine neden olacağı için kontrendikedir.

 

Bu site en iyi 1024x768 piksel çözünürlük, IE 5+ tarayıcı ve yüksek renkte izlenir

Tasarım Dr.Oğuz BASUT ©2003