|
|
LARENKSİN KONJENİTAL ANOMALİLERİ
Dr.
Çağdaş ÖZTÜRK, Aralık 2002 |
Larenks’in Gelişimi
3,
4 ve 6’ıncı brankial arkların endoderminden; farenks, larenks, trakea,
bronş ve alveoller şekillenir.
Larenks embriyonel hayatın 4. haftasında taslak şeklinde belirir. Larenks
embriyoda baş ve gövdenin birleşme yerinde bulunur.
Fötal hayatın 3. haftasında farenks’in sefalik parçasından respiratuvar
primordium görülmeye başlar. Respiratuvar primordiumun üst ucundan
infraglottis, alt ucundan trakea gelişir.
Rudimental larenks de epitel tabakası 34. günde görülmeye başlar. Bu
primitif oluk larengotrakeal tüpe dönüşür. Larengeal fissürle farenkse
bağlanır. Larengeal fissür yanlarda aritenoid ve primitif ariepiglottik
kıvrımlar ile çevrelenir. Ortada primitif epiglot belirir. 4. brankial
arkların ön uçlarından epiglot taslağı ve kuneiform kıkırdaklar gelişir.
Brankial 6. arktan krikotroid kas hariç larenks’in intrensek kasları
oluşur. 6. brankial arktan krikoid, aritenoid, kornikulat kıkırdaklar ve
trakea gelişir. 4. arktan superior larengeal sinir, 6. arktan rekürrent
sinir gelişir.
Hyoid kemik 2. ve 3. brankial arklardan gelişir. 5. haftada krikoid ve
aritenoid kıkırdaklar tanınır hale gelirler. Vokal kordlar, mezodermal
elemanlardan 8. haftada şekillenmeye başlarlar. 10. haftada her iki vokal
kord tamamen ayrılırlar. Larenks ventrikülü 7. haftada görülür. Larenks
lümeni 10. haftada tamamlanır. Aritenoid ve kornukulat kıkırdaklar 3.
ayın, epiglot 5. ayın, kuneiform kıkırdak ise 7. ayın sonunda
kondrifikasyonunu tamamlar. Tiroid kıkırdak kondrifikasyonunu 12. hafta,
krikoid kıkırdak ise 7. haftada tamamlar.
|
|
LARENKS’İN
KONJENİTAL ANOMALİLERİ
Genel olarak nadir
görülen fakat görüldüğü zaman ciddi problemlere yol açan anomalilerdir.
Klinik belirtileri 3 başlık altında toplanabilir.
Solunum sıkıntısı:
Hiç hava hareketinin bulunmadığı tam obstrüksiyondan stridorun
hafif tiplerine kadar farklılıklar gösterebilir. Stridor, lezyonun
lokalizasyonuna ve büyüklüğüne bağlıdır. Stridor pasajdaki obstrüksiyona
ait gürültülü bir sestir. Obstüksiyonun derecesine göre kuvvetli veya
hafif, ince veya yüksek perdeli olabilir. Obstrüksiyonun yerleşim yerine
göre ise inspiratuvar, ekspiratuvar veya bifazik olabilir; yani stridorun
karekteri obstrüksiyonun düzeyini gösterir.İnspiryum sırasında ortaya
çıkan yüksek frekanslı stridor larenks düzeyinde bir anomaliyi işaret
eder. Larenks düzeyi altındaki obstrüksiyonlarda ise stridor; bifazik olup
inspiryum ve ekspiryumda devam eder ve ekspiratuvar fazı daha uzundur.
Ekspiratuvar stridor ise alt solumun yolu patolojilerinde görülür. İleri
derece obstrüksiyonlarda tıkanıklık düzeyinden geçen hava akımı
duyulabilir bir türbülans ortaya çıkarabilmek için yetersiz olacağından
stridor duyulmayabilir.
Ses bozuklukları:
Ses üretimini ilgilendiren larengeal lezyonlar disfoniye neden
olurlar.Ses kalitesi afoniden hafif ses kısıklığına kadar değişkenlik
gösterebilir. Ağlamada ses çıkmıyor, zayıf veye kısıksa iki taraflı tam
addüksiyon paralizisi, glottik web, tek taraflı kord paralizisi
olabilir.Boğuk ses supraglottik lezyon ve orofarengeal obstrüksiyonu
düşündürür.Vokal kord lezyonlarında ses kısıklığı, solunum sıkıntısı ve
ses kalitesinde bozukluk üçlüsü de görülebilir.
Larenksin yutma sırasında
hava yolunu kapatamaması beslenme problemleri, aspirasyon, siyanoza
neden olabilir.
SUPRAGLOTTİK:
Epiglot Yokluğu
Bifid Epiglot
Lenfanjiom, Hemanjiom
Supraglottik Atrezi
Supraglottik Web
Laringosel, Kist
Konjenital Malazi
GLOTTİK:
Larengeal Atrezi
Larengeal Yarık
Kord Yokluğu
Aksesuar Vokal Kord
Web
Vokal Kord Paralizisi
Laringopitoz
Plott Sendromu
Sulkus Vokalis
SUBGLOTTİK:
Subglottik Atrezi
Hemanjiyom
Web
Kist
Larengeal Yarık
Stenoz
G Sendromu
Malazi
|
LARENKS ATREZİSİ:
Larengeal açıklığın gelişmemesi ve glottiste veya yakınında bir
obstrüksiyon gelişmesiyle oluşur.Çok nadir görülen ve doğumda ani ölüm
nedeni olan bir anomalidir. Larenksin tam yokluğu, larenks ve trakea
birlikte atrezik olabilir. Atrezi plağı larenks girişi, subglottis veya
glottiste lokalize olabilir. Lezyonun, 14. ve 17. haftalar arasında
epitelin larenks içine doğru gelişmeyerek prematür kalması sonucu oluştuğu
düşünülmektedir.
Lezyonun lokalizasyonuna
göre 3 tipi tanımlanmıştır.
Tip 1:
Supraglottik ve infraglottik lokalizasyonludur. Aritenoidler birleşiktir.
Vestibül ve ventriküller birleşiktir. Görülme oranı % 40’dır.
Tip 2:
İnfraglottik lokalizasyonludur. Aritenoidler, vestibül,ventriküller normal krikoid konik şekillidir. Görülme oranı %43’dür.
Tip 3:
Glottik lokalizasyonludur. Aritenoidler kaynamıştır. Vestibül, ventrikül
ve kıkırdaklar normaldir. Görülme oranı % 17’dir.
Belirti ve Bulgular:
Doğumda çocuk solumak
için gayret eder ancak hiç soluk alamaz, ağlayamaz. Göbek kordonu klampe
edildiğinde bebekte belirgin siyanoz izlenir.
Tanı:
Çoğunlukla otopside konur. Ultrason kullanımının artışıyla birlikte ödemli
akciğer, sıkışmış kalp, ileri derece asit ve fetal hidropsun saptanmasıyla
doğum önceside larengeal atrezi tanısına yaklaşılabilinir.
Tedavi:
Hastaya acil trakeotomi açılmadıkça veya trakeoözafagial fistül varsa ve o
yolla ventile edilmiyorsa hayatla bağdaşmaz. Trakeotomi açılıncaya kadar
kalın bir iğne ile trakeaya girilerek hava pasajı sağlanmaya
çalışılmalıdır. Hava güvenliği sağlandıktan sonra endoskopik dilatasyon,
lazer veya diğer aletlerle atrezi açılması yapılabilir.
|
Meckel Sendromu:
Hidrosefali, küçük mandibula, polidaktili, atrioventriküler defekt, küçük
dil, damak yarığı, dudak yarığı ve larenks atrezisi veya stenozu vardır.
Frazer Sendromu:
Kriptoftalmus, sindaktili, böbrek agenezisi ve larenks atrezisi veya
stenozu.
LARENKS HİPOPLAZİSİ:
Otozomal dominant özellik taşıyan nadir bir anomalidir. Kıkırdak yapılar
normaldir. Başlıca belirtisi yutma güçlüğü ve solunum zorluğudur. Trakea
ve larenks çapları normale göre kısadır. Bronşial sistem normaldir.
Hipertelorizim, hipospadias,basık burun vb. anomalilerle birliktelik
gösterir.
LARENGOPTOZİS:
Larenksin konjenital olarak normal yerinden daha aşağıda yer almasıdır.
Servikal kosta, timus hiperplazisi gibi anomalilerle birlikteliği sıktır.
Kretinizmde fibrotik sternotiroid adale kasılmasıyla larengopitoz
oluşabilir. Kısa trakea ve hyoidin yer değiştirmesi de diğer nedenler
arasındadır. Çocuğun sesi kalın ve monotondur. Hırıltılı solunum vardır.
Boyunda ön altta larenkse ait kabarıklık gözlenir. İndirek larengoskopide
larenks çok aşağıda olup, epiglot larenks içi yapıların görülmesini
engeller. Direk larengoskopide; epiglot küçük aritenoidler gevşek kord
vokaller normale göre incedir.
|
LARENKS YARIKLARI:
Çok nadir görülürler. Kalıtım şekli otozomal dominanttır. Erkek çocuklarda
daha sıktır. Diğer organ anomalileriyle birliktelik gösterir. En sık
birliktelik gösterdiği anomali trakeaözafagial fistüldür.
Ortak bir lümene
sahip olarak gelişen trakea ve özafagus, embriyolojik hayatın 5.
haftasında trakeaözafagial septum tarafından birbirinden ayrılır.
İnteraritenoid dokuların yada krikoid kıkırdağın posterior orta hatta
birleşmemesi sonucunda larengeal yarık; trakeaözafagial septumun inkomplet
gelişmesi sonucunda ise trakeoözafagial yarık veya trakeaözefagial fistül
gelişir.
Yarıklar anatomik
lokalizasyonuna göre 3 tipte görülür. (Evans)
Tip 1:
Yarık sadece posterior glottisde bulunur.
Tip 2 ve Tip 3 yarıklar
larenks yanında trakeayı da ilgilendir.
Tip 2:
6. trakeal halkaya kadar uzanır.
Tip 3:
Karinaya kadar uzanır.
Tip 1 ve Tip
2’nin görülme insidansı Tip 3’e göre daha sıktır.
|
|
Aspirasyon ve siyanoz %53
Postpartum asfiksi %33
Artmış mukus salgısı %23
Ses çıkarmadan ağlama %16
Stridor %10
Tekrarlayan pnomoni % 6
Yutma güçlüğü % 5
Ani tükürük artışı, yavaş, sessiz veya telaşlı ağlama görüldüğünde
larengeal yarık olabileceği düşünülmelidir.
Tanı: Radyodiagnostik incelemelerle aspirasyona
sekonder akciğer infiltrasyonu ve özafagus pasaj grafisinde kontrast
maddenin larenks veya trakeaya kaçışı belirlenir. Gizli posterior yarıklar
MR ile teşhis edilebilir.Ancak en iyi tanı yöntemi direkt larengoskopidir.
Larenks muayene edildiğinde yarığın kenarındaki fazla mukoza defekti
genellikle ilk bulgudur.
Tedavi: Başarılı tedavi erken tanıya, uygun beslenme ve
stabil hava yolunun sağlanmasına bağlıdır. Yarık saptanan çocuklarda şu
şekilde önlemler alınmalıdır.
1.
Ağızdan beslenme kesilir. N/G takılır. Trakeotomi açılır.
2.
İV sıvı başlanır.
3.
Ağız-farenks aralıklarla aspire edilr.
4. Antibiyotik başlanır.
5. Salgıları azaltmak için atropinize edilir.
Üç
cerrahi yaklaşım yolu tarif edilmiştir.
Minör yarıklar (Tip 1) endoskopik olarak tamir edilebilir.
Küçük larengeal yarıklar için lateral farengotomi uygulanır. Bu yaklaşımın
en büyük dezavantajı rekürrent sinir hasar tehlikesidir.
Anterior larengofissür yaklaşımında ise, rekürrent sinir hasar tehlikesi
bulunmaz ve yenidoğanda da kullanılabilir.
Palister Sendromu:
Hipotalamik hamartoblastom, hipofiz yetersizliği, imperfore anüs,
polidaktili ve larengeal yarık.
G Sendromu:
Hipertelorizm,
hipospadias, yarık dudak, yarık damak ve larengeal yarık.
LARENGEAL WEB:
Fötal hayatın 10. haftasında larenks gelişimindeki duraklama
sonucu meydana gelirler. %75 oranında glottik yerleşimli olup, vokal
kordların ön kısmında yer alan ördek ayağına benzer perdesel yapılardır.
Genellikle webler önde yar alır ve aritenoidlere doğru değişen
uzunluklarda uzanırlar. Tüm konjenital larengeal lezyonların %5’ini
oluşturan nadir lezyonlardır. Edinsel lezyonlar 2/3 oranında konjenital
lezyonlardan daha sık görülürler. Histolojik olarak mezodermal elemanlar
ve iskelet adelesi içerirler.
Belirti ve Bulgular:
Larengeal webin semptomları %75 olguda doğumda mevcut iken, diğerlerinde
de ilk 1 yıl içinde ortaya çıkarlar. Semptomlar webin yaygınlığına
bağlıdır. Pek çok çocuk bir zorlanma, infeksiyon veya bir cerrahi işlem
için entübasyona kadar asemptomatik olabilirler.
1.Vokal
Disfonksiyon: En sık semptomdur. Doğumdan sonra ağlama sesi zayıf,
boğuk çatlak veya kısık olabilir. Bazen afoni görülür. Seyrek olarak ses
bozukluğu olmaz.
2. Solunum
yolu obstrüksiyonu-Stridor: İkinci en sık rastlanılan belirtidir
ve webin obstrüksiyonu ile tamamen doğru orantılıdır. İnspiratuvar,
ekspiratuvar hatta istirahat halinde stridora rastlanır. İleri vakalarda
yeterli hava akımı olmadığından stridor bile oluşmayabilir.
3.
Rekürrent krup: 6 aylıktan küçük bebeklerde enfeksiyöz krup nadir
görülen bir anomalidir. Bu yüzden yenidoğan dönemindeki rekürrent
kruplarda larengeal web akılda tutulmalıdır.
|
4. Rekürrent solunum yolu
enfeksiyonları:
Tip I:
Glottisin %35-50’si yada daha azını tutan ince anterior perde vardır ve
vokal kordlar perdenin lateralinde görülebilir. Hava yolu tıkanıklığı çok
azdır. Ses nefeslidir.
Tip II:
Glottisin %35-50’sini tutan ince veya orta kalınlıkta anterior perde
vardır ve subglottik uzanımı vardır. Vokal kordlar genellikle perde içinde
seçilebilir. Hava yolu tıkanıklığı çok azdır.
Tip III:
Glottisin %50-75’ini tutan kalın anterior perde vardır. Kartilajinöz
subglottik uzanımı vardır. Hava yolu tıkanıklığı orta derecededir. Ses çok
zayıftır.
Tip IV:
Glottisin %75-90’ını tutan ve subglottise uzanan kalın perde vardır. Vokal
kordalar ayrı ayrı seçilemez, birbirlerine yapışmış olabilir. Krikoid
kıkırdağın anterior laminasının kalınlaşması daima vardır. Hava yolu
tıkanıklığı ciddi derecededir ve doğum sonrası acil trakeotomi gerekir.
Afoni vardır.
Tanı:
Doğru tanı için yapılabilecek tek yöntem genel anestezi altında direkt
laringoskopidir.
Tedavi:
Olguların yaklaşık %65’i cerrahi girişim gerektirir. Lezyonun tipi cerrahi
yaklaşımı belirler.
Buji veya bronkoskop ile
dilatasyon
Bisturi, makas ile
insizyon
Laser ile insizyon
Dilatasyondan sonra
larenks içine stend yerleştirme
Larengofissür yaklaşımı
ile web rezeksiyonu
Tip I
lezyonların birçoğu cerrahi girişim gerektirmez. Cerrahi yapılacaksa,
dilatasyon, bistüri, makas veya lazer ile eksizyon uygulanabilir.
Tip
II’de tedavi gereklidir. Webin küçük parçalarını, birçok aşamada,
küçük parçalar halinde çıkarmak gerekir. Nedbe dokusunu azaltmak için
kortikosteroidler ve antibiyotikler yararlıdır. Fonasyonun iyileştirilmesi
için konuşma terapisi uygulanmalıdır.
Tip III
lezyonlarda sıklıkla hava yolu sağlanması için trakeostomi gereklidir. Bu
lezyonlar birkaç aşamalı eksizyon ve sıklıkla bir stend konulmasını
gerektirirler.
Tip IV
lezyonların tümü trakeotomi, cerrahi eksizyon ve stent gerektirir. Bu tür
hastalarda hava yolu sonuçları iyi, ancak ses iyileşmesi tatminkar
değildir. Larenks’in konjenital weblerinin tedavisi uzun süreli olup
yeniden web oluşma şansı yüksektir.
|
KONJENİTAL SUBGLOTTİK STENOZ:
3. en sık konjenital anomalidir. Embriyonel yaşamın 10. haftasında
larengial lümenin inkomplet rekanalizasyonu sonucu oluşur. Genel olarak
subglottik bölge lümeni matür doğumlarda 4mm’den, prematürlerde 3mm’den
daha dar ise stenozdan bahsedilir.
1. Kıkırdağa ait nedenler
-Krikoid
deformitesi (Normal şekil-küçük çap, anterior-posterior lamina
büyüklüğü)
-Anormal şekilleri
(Elips, yassı, yarık, kalın krikoid)
-Akkiz lezyonlar
2. Yumuşak dokuya
ait nedenler
-Submukozal
müköz gland hiperplazisi
-Duktal
kistler
-Granülasyon
dokusu, hemanjiom
Subglottik stenoz
2 şekilde olabilir.
1. Sert
veya hipoplazik stenoz: Krikoid kıkırdak anormal derecede kalınlaşmış
ve lümeni
daraltmıştır.
2. Subglottik bölgede
fibrotik hiperplazi: Yumuşak veya hiperplazik stenoz adı
da verilir. Bu tip
stenozların prognozu daha iyidir.
Belirtiler:
Solunum güçlüğü
Stridor (Bifaziktir)
Ses değişiklikleri
(Ağlama sesi normaldir, zayıf ses, boğuk ses v.b.)
Tekrarlayan enfeksiyonlar
ve öksürük
Tanı:
Doğumdan kısa süre sonra dispne oluşması ve sık üst solunum yolu
enfeksiyonları geçirme bu anomaliyi düşündürmelidir.
Lateral ve
anteroposterior pozisyonlarda yumuşak doku dozunda boyun grafileri ile
subglottik darlığın yeri ve yaygınlığı değerlendirilebilir.
Kesin tanı direkt
larengoskopi ile konur. Direkt laringoskopi; stenozun darlığını,
uzunluğunu ve larengeal tutulumun değerlendirilmesinde önemlidir.
Tedavi:
İzlem
Trakeotomi
Trakeal dilatasyon
Lazer
İntralezyoner steroid
enjeksiyon
Rekonstruksiyon
Hafif konjenital
subglottik stenozlar larengeal gelişmenin beklenmesi ile düzelir. Şiddetli
obstrüksiyonu olan vakalarda trakeotomi açılır. (Vakaların ~ %40’ı) ve
subglottik bölge endoskopik olarak periyodik muayene edilir. Vakaların
çoğunda 3-4 yaşında dekanülasyon mümkün olabilmektedir. Dilatasyon ve
lazerin tedavide pek yeri yoktur.
Kostal kıkırdak rekonstrüksiyonu geçtiğimiz birkaç yılın subglottik stenoz
rekonstrüksiyonunda seçilen standart metodu olmuştur. 5. veya 6.
kaburganın kıkırdak bölümü çıkarılır. Tiroid kıkırdak alt kısmından
başlayarak, krikoid, 1. ve 2. trakea halkalarına anterior insizyon
yapılır. Kosta-kıkırdak greftin perikondriumu lümende olacak şekilde kesik
kenarlarına sütüre edilir. Çok ileri subglottik stenozlarda krikoid
kıkırdakta 3-4 yerden kesi yapılır.
Son zamanlarda aurikuler
kıkırdak, greft materyali olarak kullanılmakta ve eğri yapısı nedeniyle
daha büyük anteroposterior mesafe sağlamaktadır.
Başarılı bir dekanülasyon stenozun şiddetine bağlıdır. Grade 1 (%0-%50)
%92, Grade 2 (%51-71) %85, Grade 3’de (%71-99) %70, Grade 4’de ise %36
başarı sağlanmıştır. |
|
VOKAL KORD PARALİZİSİ:
Larenks’in ikinci en sık
rastlanan konjenital anomalisidir. Tüm larengeal anomalilerin %10-15’ini
oluşturur. %47’si idiopatiktir. Unilateral veya bilateral olabilir.
Bilateral paraliziler unilateralden daha sık görülür. İki taraflı
paraliziler ailevi olabilir ve ailenin iki üç ferdinde rastlanılabilir. Bu
hastalarda serebral agenizi, meningosel, ensefalosel, hidrosefali, nükleus
ambigius diskinezi, arnold-chiari malformasyonu (en sık), doğum esnasında
ki intraserebral kanama, doğumda forseps kanaması ve boynun gerilmesi
paralizi nedenidir. Tek taraflı paralizide kardiak (Ventriküler septal
defekt, Patent duktus arteriyozus, Fallot tetralojisi), pulmoner veya
özefagus patolojileri, bilateral paralizide ise çoğunlukla intrakranial
anomaliler saptanır. Nörolojik hastalıklardan muskuler disfoni, benign
konjenital hipotoni ile de beraberlik gösterebilir.
Belirtiler:
Ses çıkarmak, solunum ve yutma gibi her üç larenks fonksiyonu da vokal
kord paralizisinden etkilenebilir. Tek taraflı vokal kord paralizilerinde
ses zayıftır, fakat hasta zorlanmadıkça yeterli hava yolu bulunmaktadır.
Stridor
tek taraflı paralizide seyrektir. Aspirasyon olabilir. Zayıf sesle ve hava
kaçaklı ağlama tarzında disfoni ön plandadır.
Bilateral
vokal kord paralizisi ise akut hava yolu tıkanıklığına neden olur ve en
sık semptom istirahat sırasında bile yüksek frekanslı inspiratuar
stridordur. Bilateral vokal kord paralizisinde aspirasyon ve disfajiden
sıklıkla bahsedilir ve sıklıkla pnomoni tanısı konur.
Tanı:
Tanıda doğum öyküsü paralizi etiyolojisine ışık tutar. Hipoksi soncu beyin
sapı hasarı her iki nükleus ambiguus enfaktı veya zor doğum sırasında
boynun traksiyona uğraması rekürren larengeal sinirin gerilmesine neden
olabilir.
Unilateral
paralizilerde daha uzun seyirli olması nedeniyle sol taraftaki rekürren
sinir daha sık tutulur.
Bilateral
paralizi tanısında kraniyal USG ve kranio servikal MR ile intraserebral
kanama, arnold chiari malformasyonu gibi patolojilerin varlığı
araştırılmalıdır.
Tanıda öncelikle fleksibl
endoskopi ile vokal kord hareketleri incelenir. Daha sonra genel anestezi
altında laringoskopi yapılmalıdır.
Tedavi:
Tedavide ilk basamak paralizinin nedeninin bulunması esasına dayanır.
Çünkü 24 saat içinde sinir basısı düzeltilirse vokal kord fonksiyonları 2
haftada geri döner. Eğer düzeltilmezse geri dönüşü 1,5 yılı bulabilir,
hatta hiç geri dönmeyebilir.
Eğer 1-2 hafta içinde
kord vokal fonksiyonlarında bir düzelme izlenmezse hava yolu sıkıntını
gidermek için trakeotomi açılmalıdır.
Genel olarak 2 yaşına
kadar beklenme önerilir. Hala paralizi devam ediyorsa aritenoidektomi,
kordotomi, kordopeksi, arineoidopeksi, posterior krikoid ekspansiyonu ve
sinir-kas pedikülü ile reinnervasyonu operasyonları yapılabilir.
Unilateral
paralizilerle aspirasyonu önlemek için vokal kordun altta yer alacağı bir
beslenme pozisyonu ve mamanın koyu kıvamda olması sağlanarak periyodik
izleme alınır. Çünkü zamanla karşı sağlam kord orta hattı geçerek
kompanzasyon yapar. Ciddi disfoni ve aspirasyon gelişirse enjeksiyon
yöntemleriyle mediyalizasyon yada eksternal mediyalizasyon yöntemleri
kullanılabilir.
Plott
Sendromu:
Herediter larenks adduktör paralizisidir. X’e bağlı kalıtımla geçer.
Mental retardasyon vardır. Stridor, solunum sıkıntısı vardır. Yaşam süresi
kısadır.
SAKKÜLER KİSTLER:
Konjenital larengial kistler nadirdir ancak bu olasılık her zaman
akılda tutulmalıdır. Çünkü bu kistlerin %50’si asfiksi ile ölen bebeklerin
otopsisinde tespit edilir. Larengeal sakkulusun ventriküle açıldığı
orifisin gelişimsel olarak yetersiz genişlikte olması sonucu sakkulusun
mukus ile dilatasyonudur. Kistleri izole bir larengosel olarak kabul
edenlerde vardır. Kistler, yan duvar sakküler kistleri ve anterior
sakküler kistler olarak ayrılırlar. Lateral sakkuler kistler genellikle
ariepiglottik kıvrım, epiglot veya larenks’in lateral duvarında yer
alırlar. Anterior sakküler kistler orta hatta kord vokaller ve
ventriküller arasından direkt larengeal lümene doğru uzanırlar. Sıklıkla
sapsızdırlar ancak pediküllüde olabilirler.
Belirti ve Bulgular:
%40’ı doğumdan sonraki birkaç saat içinde saptanır. Çocukların %95’inde 6
aylık olmadan semptomlar gözlenir. En sık görülen semptom inspirasyonda
olan ancak bifazikte olabilen stridordur. Ağlama şekli zayıf, boğuk, tiz,
kısık veya normal olabilir. Dispne, apne, siyanoz görülebilir. Beslenme
problemlerine ve gelişme geriliğine neden olabilirler.
Tanı:
Lateral boyun grafileri, BT, MR kitlenin yerleşimi ve yaygınlığını
belirlemede yardımcıdır. Tanının doğrulanmasının tek yolu direkt
larengoskopidir. Kist mukoza altında dolgunluk şeklinde fluktuan
özelliktedir.
Tedavi:
Bebeklerin %20’sinde acil trakeotomi gerekebilir. Tedavide kistin aspire
edilmesi, insizyon ve drenaj, kist duvarının forsepsle alınması,
marsupializasyon, endoskopik diatermi veya extralarengeal yolla kistin tam
çıkarımı yapılabilir. Aspirasyon veya marsupializasyonda rekürrens riski
yüksektir.
Sebat eden veya büyük
hacime ulaşan kistlerde laringofissür yaklaşımı ile total eksizyon
yapılabilir.
|
LARENGOSELLER:
Çocuklukta gerçek larengosel çok nadirdir. Genellikle erişkin yaşta ve 5.
dekatta rastlanılır. Hava yolu obstrüksiyonuna neden olur. Ventrikülden
kaynaklanır ve kord vokaller ile band ventriküller arasında lümene doğru
bombe yapar. Kesin tanı direkt laringoskopi ile konur. Tedavide deneyimler
genellikle yetişkinler içindir. Forsepsle üst bölümünün açılması ile
tedavi edilebilir. Aspire edilip, rezeksiyon daha sonraki bölüme
bırakılabilir. Lazerde bir alternatiftir.
|
SUBGLOTTİK HEMANJİOM:
Nadir lezyonlardır ve primer olarak submukozada gelişirler. Kızlarda 2 kat
daha sıktır. İlk 8 haftada semptomatik hacime
ulaşırlar. 18. aya dek hızla büyür. Daha sonra yavaş yavaş küçülür ve
olguların çoğunda 5 yaşında tamamen kaybolur. Primer olarak submukozada
gelişirler. %50’si deri hemanjiomlarıyla ilişkilidir.
Belirtiler ve Bulgular:
Stridor – Başlangıçta
İnspriatuardır. Hemanjiom büyüdükçe bifazik olur.
Ağlama esnasında içi kan
dolduğundan stridor artar.
Ses değişikliği larengeal
tutuluma bağlı derecede etkilenir.
Solunum güçlüğü
Hemanjiomun kütlesiyle orantılı olarak değişir.
Değişken ağlama, boğuk
ses, havlama tarzında öksürük ve gelişme genliği sıklıkla saptanır,
krupla karıştırılır.
Tanı:
Stridor ve solunum zorluğu olan infant da cilt hemanjiomları varsa
subglottik hemanjiom düşünülmelidir.
Boyun yan grafisinde
subglottik kitle, subglottik bölgede konsantrik ödem görülür.
Kesin tanı endoskopik
olarak konur. Subglottik bölgede posterior komissürün aşağısında düzgün
yüzeyli baskıyla hacmi küçülen mavi-kırmızı renkte kitle görünümü
tipiktir.
Tedavi:
Gerekliliği halinde havayolu entübasyon yada trakeotomiyle sağlanır. Geniş
tedavi seçeneği vardır.
Trakeotomi ile takip ve
spontan rezolüsyonu beklemek.
Kortikosteroid
enjeksiyonu, sistemik kortikosteroid kullanılması.
Sklerotik ajan
enjeksiyonu
Kriyo cerrahi
Eksternal direkt
radyasyon
Lazer ablasyon
Açık eksizyon yapılabilir.
|
LENFANJİYOM:
Epiglotu komprese ederek doğumda solunum sıkıntısı yaratabilir.
SULKUS
VOKALİS:
Ses bozukluğu olan hastaların bazılarında görülen bu
anomali kordu örten epitelin bir oluk şeklinde submukozaya
invajinasyonudur. Daha çok konjenital kökenli olup erkeklerde daha sık
görülür. Bu lezyonlar hamile bayanlardaki strial lezyonlara benzerler.
Önemi larenks kanseri spesmenlerinin %48’inde sulkusun görülmesi
nedeniyledir. Ses kısıklığı, ses yorgunluğu, ses çıkarmada zorluk başlıca
semptomlarıdır. Tanıda disfoni şikayeti ile başvuran vokal polip, nodül
tanılarıyla operasyona alınan hastalarda sulkusun görülmesi ile koyulur.
Tedavide biyoimplant enjeksiyonu, yağ, teflon, kollajen, otojen fasya,
steroid,mikrodiseksiyon veya lazer ile eksizyon, ses ve konuşma tedavileri
uygulanabilir.
BİFİD EPİGLOT ve EPİGLOT
YOKLUĞU:
Dünya literatüründe belgelenen 11 olgu vardır. Bifid epiglot 3-4
brankial arkların ortada tam birleşmemesi sonucu meydana gelir. Hastalar
stridor, siyanoz ve solunum sıkıntısıyla başvururlar. Birden fazla
konjenital anomali ile birliktedirler. Epiglotu ampute edilmesi ve
trakeotomi açılarak epiglotun olgunlaşması beklenebilir.
AKSESUAR VOKAL KORD:
Tesadüfen otopside rastlanan, normal glottis aşağısında lokalize
aksesuvar vokal kord gözlenir.
LARENGEOMALAZİ:
(Konjenital laringeal
stridor, konjenital laringeal obstrüksiyon, bebeklerin konjenital
laringostridoru, inspiratuvar laringeal kollaps)
En sık görülen konjenital
laringeal anomalidir ve yenidoğanda en sık karşılaşılan stridor nedenidir.
Erkeklerde kızlara oranla 2 kat daha sık görülür. Supraglottik yapıların
larenks lümenine doğru prolapsı ile oluşan, inspiryum sırasında intermitan
ince ses ile karekterize ve doğumdan hemen veya birkaç ay sonra ortaya
çıkan hastalıktır. Semptomlar genellikle doğumdan kısa bir süre sonra
ortaya çıkar, sekizinci aya kadar şiddetlenir, dokuzuncu ayda bir plato
yapar ve daha sonra yavaş yavaş düzelme gösterip 24. ay civarında
kaybolurlar. Genel olarak hastalığın nedeni larenks çatısının yumuşak
olmasıdır.
Ariepiglottik kıvrım içe
doğru kollabedir, kuneiform kıkırdak genişlemiştir.
Epiglot omega şeklinde
olup, kendi üzerine kıvrılmıştır.
Aritenoid kıkırdakların
anterior medial kollapsı vardır.
Epiglot inspiryumda
arkaya, vokal kordlara veya posterior farenks duvarına doğru eğilir.
Belirtiler:
İnspiratuvar Stridor:
Gevşek durumdaki supraglottik dokuların inspiryum sırasında ortaya çıkan
negatif basınç etkisiyle lümene doğru kollobe olması sonucu meydana gelir.
Ekspiryumda kollobe olan dokuların pasif olarak açılması ile stridor
ortadan kalkar. Solunum eforu arttıkça, negatif basınç artar ve stridor
şiddetlenir. İnfantın ağlama sesi normal ve kuvvetlidir. Beslenme, ağlama,
başın arkaya ekstansiyonu, sırtüstü yatmak, uyku stridoru arttırır. Yüzü
koyun karnı üzerine yatırıldığında stridor azalır.
Çekilmeler:
Suprasternal ve epigastrik çekilmeler görülebilir. Eğer bu çekilmeler
şiddetli ve devamlı ise pectus excavatum gelişir.
Beslenme güçlüğü:
Değişik evrelerde görülür.
Konjenital larengeal
stridor ile birlikte olan anomaliler;
Gastroözofagial reflü:
Anomaliler birlikte olabileceği gibi anormal solunuma bağlı fizyolojik
bozukluk sonucu sekonder olarakta gelişebilir.
Nörolojik bozukluklar:
Bu çocuklarda mental retardasyon veya hipotonik serebral palsy, serebral
sleep apne, hipotoni, pitozis, gelişme geriliği görülebilir. Serebral
bozukluklar hava yolu obstrüksiyonu epizodları sırasında olan hipoksi ile
ilgilidir.
Rekürrent pnömoni:
Genel olarak gastroözefagial reflü ile oluşan aspirasyona bağlıdır.
Obstrüktif apne ve kor
pulmonale:
Obstrüktif apne larengeal refleks ile ilintili olarak görülebilir.
Laringomalaziye sekonder korpulmonale gelişebilir.
Tanı:
Belirti ve bulguların
varlığı
Boyun lateral havayolu
grafileri:
Daha çok subglottik lezyonları ekarte etmek için çekilir. Bunun yanında
laringomalazili hastalarda aritenoid kıkırdakların ve epiglotun, mediale
ve inferiora doğru deplese olduğu görülür.
Fleksible laringoskopi:
Uyanık bir hastada fleksible skopi ile muayene yapmanın avantajı
supraglottisin dinamiğininde gözlenebilmesidir. Devavantajı ise çocuk
ağladığında hafif laringomalazi türlerinin atlanabilmesidir.
Endoskopide:
Omega epiglot
Kısa ariepiglottik
plikalar, epiglot ile aritenoid kıkırdakların temas halinde olması.
Gevşek ve lümene doğru
sarkık aritenoid üzeri mukoza
Epiglotun tiroid
kıkırdağa geniş bir açı ile tutunması
Epiglotun posteriora ve
inferiora deplasmanı
Ariepiglottik plikaların,
kuneiform ve kornukulat kıkırdakların inspiryumda lümene doğru kollapsı.
Aritenoid kıkırdakların anterior ve mediale doğru kollapsı görülebilir.
|
Genellikle semptomlar ve
fleksibl skopi bulguları laringomalazi ile uyumlu ise ve çocuk gelişmekte
ise başka bir girişime gerek kalmadan laringomalazi tanısı konur.
Eğer semptomlar
laringomalazi ile uyumlu değilse veya çocuk gelişemiyorsa sekonder
bir lezyonu ekarte etmek
için direkt laringoskopi ve bronkoskopi yapılmalıdır.
Tedavi:
Hastaların çoğunda takip yeterlidir ve vakaların çoğunda 2 yaşından önce
spontan düzelme olur. Cerrahi tedavi nadiren gerekir. En temel endikasyon
büyüme gelişme geriliğine neden olacak düzeyde beslenme bozukluğudur. Bunu
yanı sıra sekonder olarak gelişen kardiyovasküler sistem sorunları ve
obstrüktif apne durumlarında da cerrahi endikedir.
Geçmiş yıllardan beri
gelen klasik uygulama, trakeotomi ile semptomlar ortadan kalkana kadar
solunum yolunun güvence altına alınması ve büyüme ile nöromusküler
koordinasyon sağlandığında trakeotominin kapatılmasıdır. Güncel olarak
ise, hava yolunu
açık tutmak amacıyla trakeotomisiz endoskopik supraglottoplasti yöntemleri
uygulamaktır.
Endoskopik
supraglottoplasti yöntemleri;
Ariepiglottik plikaların
bilateral olarak kesilmesi veya kama tarzında doku
eksizyonu.
Ariepiglottik plika ve
kuneiform kıkırdağın sarkık kısımlarının eksizyonu.
Epiglotun lateral
kenarlarının alınması veya parsiyel amputasyonu.
Epiglottopeksi
Glossoepiglottik adezyon ve hyomandibulopeksi.
Lazerle
supraglottoplasti→
|
Supraglottoplasti operasyonlarında larenks mikrocerrahi aletleri, kulak
mikrocerrahi aletleri ve lazer kullanılabilir. Bu operasyonlara bağlı
olarak supraglottik fibrozis, İnteraaritenoid fibrozis, granülom, kanama
gibi komplikasyonlar görülebilir. |
|
|
|
|
|