|
|
Larenksin Gelişimi
|
Doç.
Dr. Oğuz BASUT
|
Larenks iki farklı taslaktan gelişir.
Bukkofarengeal tomurcuktan supraglottis, trakeobronşial tomurcuktan ise
glottis ve subglottis gelişim gösterir. Bu farklı gelişimin klinik önemi
bulunmaktadır.
Postnatal dönemde
gelişme devam eder; tiroid ve krikoid kıkırdak 20, aritenoid 30 yaşlarda
kemikleşmeye başlar ve 65 yaş civarında bu kemikleşme tamamlanır.
|
Anatomik Özellikler
|
Erişkin
insanda larenksin üst sınırı tiroid kıkırdak üst kenarı veya 3.
servikal vertebranın korpusunun alt kenarından geçen yatay bir plan
ile alt sınırı krikoid kıkırdak alt kenarı veya 6. servikal
vertebra korpusunun alt kenarından geçen yatay plan arasında, hyoid
kemik ile trakea arasında yerleşmiştir. Yeni doğmuş çocukta ise üst
sınırını Atlas’ın alt kenarı, alt sınırını ise 4. servikal
vertebranın korpusunun alt kenarı oluşturmaktadır. Yaş ilerledikçe
yavaş yavaş aşağıya iner ve buluğ çağında yetişkindeki yerini
alır. Vokal kordların seviyesine göre larenks üç kompartmana ayrılır:
|
 |
1-
Tirohyoid membran, superior larengeal arter ve ven, superior larengeal
sinirin internal dalı
2-
Larengeal prominens
3-
Tiroid kıkırdak
4-
Median krikoid ligament
5-
Krikoid kıkırdak
6-
Krikotiroid kas, oblik parçası
7-
Krikotiroid kas, düz parçası
8-
Hyoid kemik
|
 |
1-
Epiglot kıkırdak
2-
Kuneiform tüberkül
3-
Transvers ve oblik aritenoid kas
4-
Larengeal ventrikül
5-
Vokal kord
6-
Krikoid kıkırdak
7-
Tiroid bez
8-
Median krikoid ligament, servikal fasyanın pretrakeal tabakası
9-
Tiroid kıkırdak, servikal fasyanın yüzeyel tabakası
10-
Larengeal prominens
11-
Tirohyoid membran
12-
Hyoid kemik
13-
Preepiglottik yağ dokusu
|
Şekil-1:
Larenks önden görünümü
|
Şekil-2:
Larenks sagittal görünümü
|
Larenks
kompartmanları
Supraglottik bölge:Vokal kordların
üstünde kalan kısımdır. Supraglottik bölgede epiglot, ariepiglottik
plikalar, aritenoidler, bant ventriküller (yalancı vokal kordlar) ve
larengeal ventriküller bulunur.
Glottik bölge: Vokal kordların
bulunduğu kısımdır. Her iki vokal kord, ön ve arka komissür ile Rima
Glottis’den oluşur. Vokal kord yapısında vokal ligament, m.vocalis ve
mukoza katları bulunur. Vokal kordun uzunluğu yeni doğanda 1,7 cm,
kadınlarda 1,6-2 cm ve erkeklerde 2-2,4 cm. kadardır.
Subglottik bölge:Vokal
kordların altında kalan ve 1. trakea halkasına kadar olan kısımdır. |
 |
|
Şekil-3: Larenksin kompartmanları |
Larenks kıkırdakları
Tek kıkırdaklar: Tiroid kıkırdak,
Krikoid kıkırdak, Epiglot kıkırdak
Çift kıkırdaklar: Aritenoid
kıkırdaklar, Kornikülat kıkırdaklar, Kuneiform kıkırdaklar, Sesamoid
kıkırdaklar
Tiroid Kıkırdak: Larenksin üst ve
ön parçasını oluşturur. En geniş kıkırdaktır ve larenksin yumuşak
dokularını taşır, hava yolunun açık kalmasını sağlar.
Krikoid Kıkırdak: Larenksin alt
bölümünde tam halka şeklinde bir kıkırdaktır. Hyalen yapıdadır.
Epiglot Kıkırdak: İnce, yumuşak bir
yaprak şeklinde fibroelastik bir kıkırdaktır. Dil kökü ile hyoid kemiğin
arkasındadır. Larenksin üst ön duvarının bir parçasını oluşturur.
Aritenoid Kıkırdaklar: Üç yüzlü
piramide benzer hyalen bir kıkırdaktır. Krikoid kıkırdak ile beraber
larenksin fonksiyonları açısından en önemli yapılarıdır.
Kornikulat Kıkırdaklar: Santorini
kıkırdağı da denir. Aritenoidin apeksine oturan bu kıkırdağın insanlarda
fonksiyonu yoktur.
Kuneiform Kıkırdaklar: Wrisberg
kıkırdağı da denir. Kornikulat kıkırdağın hemen önünde olup klinik
açıdan önemli bir fonksiyonu bulunmaz.
|
Larenks
eklemleri
Krikotiroid eklem: Tiroid kıkırdak
inferior kornusu ile krikoid kıkırdak posteromedial parçası arasında yer
alan küçük bir eklemdir. Rotasyon ve çok az öne arkaya kayma hareketleri
yapar.
Krikoaritenoid eklem: Krikoid
kıkırdak ile aritenoid kıkırdaklar arasında yer alır. Dışa aşağıya veya
içe yukarıya kayma hareketi yapar, plika vokalisleri birbirine
yaklaştırır yada uzaklaştırır.
Larenks
ligamentleri
Hyoepiglottik ligament: Epiglotun
ön yüzü ile hyoidin arka üst parçası arasında yer alır.
Krikotrakeal bağ: Krikoid ile 1.
trakea halkası arasındadır.
Farengoepiglottik bağ: Epiglotun
yan kenarlarından yanlara farenks fasyasına doğru uzanır ve
farengoepiglottik plikayı yapar.
|
Larenks
kasları
Ekstrensek larenks kasları
Larenksi yükseltenler: Tirohyoid
kas, Mylohyoid kas, Geniohyoid kas, Stilohyoid kas, digastrik kas.
Larenksi alçaltanlar: Omohyoid kas,
Sternohyoid kas, Sternotiroid kas.
İntrensek
larenks kasları
Vokal kordlara abduksiyon yaptıran kas
(glottisin açılması): Posterior krikoaritenoid kas (m.postikus).
Vokal kordları geren (tensor) kaslar:
Krikotiroid kas, İnternal tiroartenoid kas (m.vokalis).
Vokal kordlara adduksiyon yaptıran
kaslar (glottisin kapanması): Lateral krikoaritenoid kas,
İnteraritenoid kaslar (transvers ve oblik), Eksternal tiroaritenoid kas.
Larenks girişinin boyutlarını ayarlayan
kaslar: Ariepiglottik kas, Tiroepiglottik kas. |
 |
 |
Şekil-4: İntrensek larengeal kas
hareketleri: İnteraritenoid ve oblik aritenoid kaslar aritenoidleri
birbirine yaklaştırır.
Adduksiyonu sağlar.
|
Şekil-5: İntrensek larengeal kas
hareketleri: Lateral krikoaritenoid kas muskuler çıkıntıyı laterale
çekerek vokal kordlar adduksiyona geçip rima glottis kapanır.
Tiroaritenoid kas vokal kordların adduktorudur. Kordlar gerilir, kısalır
ve kalınlaşır. |
Larenks
membranları
Eksternal membranlar: Tirohyoid membran, Krikotiroid membran,
Krikotrakeal membran. Tirohyoid membran’ın içerisinden superior
larengeal arter, ven ve superior larengeal sinirin internal dalı geçer.
Krikotiroid membran, hava yolunun cilde en yakın olduğu yerdir, bu bölge
koniotomi bölgesidir. Krikotrakeal membran ise trakeanın tutunmasından
sorumludur.
İnternal
membranlar: Kuadrangüler
membran, Konus elastikus. |
 |
|
Şekil-6:
Larenks membranları |
Potansiyel Boşluklar
Önde
tiroid kıkırdağın üst kısmı ve tirohyoid membran, üstte
hyoepiglottik ligament ve vallekula mukozası, arkada epiglot ve
kuadrangular membran ile aşağıda epiglot petiolusunun tiroid kıkırdak
iç perikondriumuna yapıştığı yer ile sınırlıdır. Adipöz ve gözeli
doku içeren bu boşluk, lateralde paraglottik boşluk ile devam eder.
Paraglottik Boşluk
Anterolateralde
tiroid kıkırdak, inferomedialde konus elastikus, medialde ventrikül
ve kuadrangular membran, arkada sinüs piriformis mukozası ile sınırlıdır.
Bu boşluk direk olarak krikotiroid boşluk aracılığı ile boyunun
paralarengeal dokuları ile devam eder.
Vokal
kordların epiteli ile vokal bağlar arasında yer alan subepiteliyal
bir boşluktur. Aşağı ve yukarıda, superior ve inferior linea
arkuata ile sınırlıdır. |
Histoloji
Vokal kordların
serbest kenarları çok katlı yassı epitel ile, bunun dışındaki tüm
endolarenks çok katlı siliyalı epitel ile döşelidir.
|
 |
|
Şekil-7: Vokal
kord tabakaları |
Arterleri
Larenks,
a.tiroidea superior ve a.tiroidea inferior aracılığı ile kanlanması
sağlanır. |
Venleri
V.larengeus
superior ile v.tiroidea superior ve sonra v.jugularis interna’ya; v.larengeus
inferior ile v.tiroidea inferior’a ve sonra da v.brakiosefalika
sinistra’ya boşalır. |
Lenfatikleri
Epiglot
ve band ventriküllerin lenfatik drenajı, tirohyoid membranı geçerek
üst derin servikal zincire doğrudur.
Pratik
olarak glottik bölgenin lenfatik drenajının olmadığı ya da çok az
olduğu kabul edilmektedir. Bu özelliği nedeniyle supraglottik ve
subglottik bölgeler arasında bir bariyer görevi de görmektedir.
Bu
bölgenin lenfatik drenajı krikotiroid membranı geçerek önce
pretrakeal ve prelarengeal (Delphian nodülü), buradan da orta derin
servikal zincire doğru olmaktadır. Ayrıca alt derin servikal zincire,
paratrakeal ve trakeoösofageal lenf nodlarına da drene olmaktadır. |
 |
|
Şekil-8:
Larenksin lenfatik drenajı |
Larenksin
innervasyonu
Larenks, n.vagus'un iki dalı olan n.larengeus
superior ve n.larengeus inferior (n.rekürrens) tarafından
innerve edilir.
|
Larengeus
Superior
Larenkse girdiği
tirohyoid membran seviyesinde eksternal (motor) ve internal (duyu)
dallarına ayrılır. Eksternal motor dalı krikotiroid kası innerve eder.
İnternal dalı larenks mukozası altında dallanarak larenksin sensitif
innervasyonunu sağlar.
|
 |
|
Şekil-9: Sağ n.larengeus
superior’un seyri |
Larengeus Inferior
Krikotiroid kas dışındaki tüm intrensek
larenks kaslarının motor innervasyonunu sağlar. N.rekürrens'ten ayrılan
sensitif bir dal n.larengeus superior ile birleşen Galen anostomozu'nu
yapar. Larenksin ekstrensek kasları ansa servikalis tarafından innerve
edilir.
|
 |
|
Şekil-10: Sol
n.larengeus inferior’un seyri |
|
|
İnfant ve Erişkin
Larenksi arasındaki anatomik ve fonksiyonel farklar
1- İnfant larenksi boyunda yüksekte yer
alır. Bu durumu infantta iyi bir solunum fakat zayıf fonatuar organ
olmasına neden olur. Bebeğin emme sırasında rahat soluk almasına yardım
eder.
2- İnfantta internal larenks genişliği
erişkinin 1/3’ü kadardır. İnfantta subglottik bölge larenksin en dar
yeridir. Erişkinde ise glottis en dar bölgedir. |
3- İnfantta dil ve ona yapışık epiglot ile
glottis arasında belirgin açı vardır. Larenks girişi aşağı ve öne
meyillidir. Epiglot aditusa doğru düşüktür. Supraglottik hava yolu,
glottik hava yolu ile vokal kord düzeyinde daha akut açı yapar. Larenks
aşağı indikçe bu açı daralır.
4- İnfantta epiglot daha uzun, yumuşak ve
esnektir. Epiglot tabanı daha dardır. İnfantta epiglot omega şeklinde,
daha uzun, daha dar ve daha tubulerdir.
5- İnfantta larenks
kıkırdak çatısı daha yumuşaktır. Taşıyıcı ligamentler gevşektir. Bu
yüzden internal negatif hava basıncında larenks kolay kollabe olur. |
 |
6- İnfantta tiroid
kıkırdak hyoide daha yakındır. |
Şekil-11: İnfant (A) ve
Erişkin (B) hyoid ve larenks kıkırdakları |
7- Havanın girişi infantta daha düzdür. Bu
yüzden hastalık ve yabancı cisim aspirasyonuna daha yatkındır.
8- İnfantta larenks yumuşak dokuları çok
gevşek olup hava yolu lümenine prolabe olma potansiyeli vardır.
Submukozal daha az yoğun ve vasküler gevşek bağ doku yer aldığından
enfeksiyon veya küçük travmalarla kolay ödem oluşabilir.
9- İnfantta ariepiglottik plikalar daha
gevşekçe ve orta hatta daha yakındır. Epiglotun düşük olması larenks
girişini daraltır.
10- Larenks lümeni subglottik bölgede huni
gibidir. İnfantta trakea ile karşılaştırıldığında ön arka çapı nispi
olarak daha büyüktür.
12- Yeni doğanda vokal kordların yarısı
membranöz yarısı kıkırdaktır.Büyüme ile membranöz parça daha uzar.
Erişkinde vokal kordun 2/3’ünü oluşturur. Yeni doğanda 3 mm
uzunluğundadır. Doğumda bağırma frekansı 429-500 Hz’dir. Ses ortalama
bir oktav kadardır. Çocuk 8 yaşına geldiğinde 275 Hz olur.
13- Doğumda glottisten karinaya olan
uzaklık 5,7 cm.dir. Larengeal hava yolu doğumdan erişkin yaşa kadar
sabit bir büyüme gösterir.
14- Aritenoid kıkırdaklar erişkininkinden
daha belirgindir. Tiroid kıkırdakta kısa geniş çentik yoktur.
15- Vokal kordların ölçüleri farklıdır.
Doğumda 2 mm, 3 yaşında 5 mm.dir.
Fonksiyonel
farklılıklara gelince, yapı olarak farklılık olduğundan fonksiyonel
farklılıklar da vardır. Doğum ve adolesan dönemleri arasında önemli
değişiklikler olur. Yaş ilerledikçe intrensek ve ekstrensek kaslar
nöromusküler olgunluğa erişir. Ses spektrumunda değişiklikler olur.
Doğumda larenks mobilitesi aslında vertikaldir. Fonatuar kabiliyeti
sınırlıdır. Vokal kordun uzunluğu artar. Subglottik basıncın artışına
göre, vokal kordlar etkileşime bağlı olarak değişir.
|
Larenksin
Fonksiyonları
|
a- Alt Solunum Yollarının Korunması
b- Solunum
c- Fonasyon
d- Konuşma rolü
e- Yutmaya yardımcı rolü
f- Öksürük ve ekspektoratif rolü
g- Emosyonel fonksiyon
h- Dolaşıma yardımcı fonksiyonu
i- Torasik fiksasyon
j- Larenks refleksleri
Larenksin en önemli ve filogenetik olarak
ilk gelişen görevi "sfinkter" fonksiyonudur.
|
Alt
Solunum Yollarının Korunması
Yutma sırasında larenksin kapanması
larenks fizyolojisinin en yaşamsal yönü olup sıvı ve katı gıdaların
girişinde akciğerleri korur. Solunum ve sindirim yolları farenkste
çapraz yapar. Bu da alt solunum yolunun korunmasını gerektirir. Bu
görevi larenks yerine getirir. Larenksin kapanması, rima glottisin
kapanması, larenks vestibülünün kapanması ve epiglotun larenks lümenine
doğru eğilmesi olmak üzere 3 adımda olur. Glottisin sfinkter görevi,
larenksin esas ve primitif fonksiyonudur. Yutma sırasında glottis
refleks olarak kapanır. Lokal etkiler ve larenksin kimyasal stimülasyonu
ile solunum ve kardiovasküler sistemlerde değişiklikler oluşur. Bunlar
apne, bradikardi, hipertansiyon, bronkokonstrüksiyon, öksürük ve
periferik vasküler direnç değişiklikleridir. Larenks stimülasyonu ile
bazı sistemik cevaplar larengeal kemorefleksler sonucu oluşur. Larenks
sabit ve dominant glottik kapanma refkleslerine sahiptir. Kapanma
refleksi, superior larengeal sinirin stimulasyonuna cevap olarak
tiroaritenoid kasının aniden kasılmasıdır. Yeni doğanda epiglot ve
yumuşak damak yardımı ile nazofarenks ve larenks arasında bağlantı
sağlanır. Üst ve alt solunum yolları arasındaki bu bağlantı sayesinde
aspirasyon önlenmiş olur. Ayrıca bebek emme esnasında burun solunumu
yapar. Burun solunumu zorunluluğu postnatal 4-6. aylara kadar devam
eder. Erişkinde epiglotun düz, kalkan gibi oluşu yutulan gıdanın
yanlardan piriform sinüslere geçmesini sağlar. Epiglot lokmayı ortada
larenks aditusundan uzaklaştırmaya yardım eder. Ancak epiglotun
cerrahi olarak çıkarılması, bu organın larenksin korunmasında önemli bir
rolü olmadığını göstermiştir. Superior larengeal mukoza duyarsızlığı
daha büyük önem taşır. Larenksi döşeyen titrek tüylü epitel,
üzerindeki mukus ve yabancı partikülleri ağıza doğru sevk eder. Ancak bu
aktivite burundaki kadar kuvvetli değildir.
Larenks aditusunun kimyasal, termal ve
dokunma ile uyarılması superior larengeal sinirin elektriksel
uyarılmasına eşdeğer şekilde rekürensin adduktor dallarını uyarır.
Supraglottik larenkse duyu lifleri,
superior larengeal sinirin internal dalından gelir. Subglottik bölgede
ise rekürens ile ipsilateral duyu sağlanır. Aditus koruyucu özellikte
olduğundan duyu innervasyonu larenks girişinde daha yoğundur.
Superior larenksin duyu komponenti;
1. Mukozadaki dokunma reseptörleri,
2. Epiglot kemoreseptörleri,
3. Eklem baroreseptörler,
4. Aortik baroreseptörler,
5. İntrensek larenks kaslarındaki gerilme
refleksleridir.
Larenksin sfinkterik fonksiyonu
larenksteki 3 kas katının koruyucu adduksiyonu sonucu olur. Bunlar
yukarıdan aşağı doğru epiglot, ariepiglot plikalar, ventriküler bandlar
ve vokal kordlardır. Larenksin sfinkter görevinin başlaması için iki
taraflı superior larengeal sinirin uyarılması gerekir.
Glottik refleksin uzaması ile oluşan
larengospazm sonucu ölüm görülebilir. Larengospazm larenks mukozasının
irritasyonu sona erinceye kadar devam eden ve nörofizyolojik açıdan
uzamış tonik adduktor kas aktivitesinden meydana gelir. Larengospazmın
yol açtığı obstruktif apne, hipoksi, hiperkapni ve sonunda ölüme neden
olur.
Glottik refleks şu faktörlerle ortaya
çıkabilir; ekspiryum fazı, arteriyel pCO2 basıncının
azalması, arteryel pO2 basıncının artması ve negatif
intratorasik basınçtır. Glottik refleksi inhibe eden durumlar;
inspiryum fazı, arteryel pCO2’nin artması, arteryel pO2
azalması, pozitif intratorasik basınçtır.
Özet olarak
Sfinkter Görevi a) Epiglot, ariepiglottik plikalar, b)
Ventriküler bandlar, c)Aritenoid ve vokal kordlar tarafından sağlanır. |
Solunum
Larenks solunum yolunun bir parçası olarak
görev yapar. Solunum medulladaki merkez ile düzenlenir.
Solunum sırasında
gereksinime göre, larenks girişinin çapı değişir. İnspiryumda kordlar
ayrılır. İnspirasyonun derinliğine bağlı olarak glottis aralığı
genişler. Diyafragma hareketleri ile larenks açılır. Ekspiryumda larenks
parsiyel olarak kapanır. İnspirasyondan sonra diyafram gevşemeye başlar.
Hipoksi ve hiperkapnide vokal kord hareketleri etkilenir. Bu işlemler
pulmoner reseptörler ve solunum merkezinde vagal eferentlerle sağlanır.
Derin anestezide inspiryum ve ekspiryumda vokal kord hareketleri
etkilenir. Adduktor aktivite, anestezi derinleştikçe daha duyarlı olur.
Glottik hareketler solunum merkezinden kontrol edilir. Kandaki CO2
ve O2
basıncına bağlı olarak değişirler. Glottik aralığın genişliği
akciğerdeki hava miktarı tarafından kontrol edilir. Kuvvetli
inspirasyonda kordlar abduksiyona geçerler. Rekürens sinir liflerinin
çoğunluğu adduktor kasları daha azı da abduktor kasları innerve eder.
Larenks organizmanın gereksinimine göre lümeninin çapını ayarlar.
Kordların adduksiyon veya abduksiyon durumuna bağlı olarak değişiklikler
meydana gelir. Vokal kordlar istirahatta iken ortada intermediate
pozisyon alırlar. İnspiryumda glottik açıklık artar. Büyük fizyolojik
efor veya şarkı söyleme sırasında yeterli hava süratle inspire edilirse
vokal kordlar laterale doğru açılırlar. Volanter olarak veya hiç amaç
olmadan da solunum sırasında kord hareketleri olabilir. Bunlar küçük
amplitüdlü aşağı, geri ve yanlara doğrudur. Bu hareketler respiratuar
siklus esnasında intratorasik basınçtaki değişiklere bağlı olarak artar.
İnspiryumda toraks içi negatif basıncın artmasının bu hareketlere etkisi
fazladır. |
Fonasyon
Larenksin en az anlaşılan ve üzerinde
halen çalışmalar yapılan görevlerindendir. Larenks ses çıkaran bir
organdır. Damak, dudak, ağız boşluğunda da bazı sesler meydana gelir.
Bunlar lisanın esasını oluşturur. Larenkste sesin meydana gelmesinde
çeşitli komponentler rol oynarlar. Bunlar havanın basıncı, vokal
kordların gerilmesi, rima glottisin şekli, solunum yollarının durumu,
genişliğidir. Bazı fiziksel etkenlerde olaya katılırlar. Özellikle sinir
sisteminin etkisi ile kaslarda uzama kasılma meydana gelir. Ses
oluşumunda işitmenin de önemli rolü vardır. Fonasyon için hava akımının
gerekliliği Hipokrat zamanından beri bilinmektedir. Ekspirasyon
havasının akımı torasik ve abdominal kaslarla kontrol edilir. Hava
akımına karşı kuvvetler ise pasif olarak duran dokular ile aktif rol
alan larenks kaslarının kasılmasıdır. Bu karşı kuvvetler, ses oluşumunun
miyoelastik aerodinamik teorisinde ele alınmıştır. Ancak karşı
kuvvetlerin oluşu bile tek başına açıklamaya yeterli değildir.
Ses oluşumu için değişik yorumlar
yapılmıştır. Ewald’ın miyoelastik teorisi’ne göre, kord vokallerdeki
titreşim pasif olup sesin özelliği infraglottik basınca ve kordların
gerilimine bağlıdır. Husson’un nörokronaksi teorisi’ne göre, vokal
kordlar aktif rol alıp infraglottik basınca bağlı olarak ses şiddeti
değişir. Rekürens sinirden gelen aksiyon potansiyelleri vokal kasları
stimüle ederek glottis açılır ve saniyenin ¼’ü gibi bir sürede yeni
aksiyon potansiyeli oluşur. Glottisin açılma frekansları da rekürensin
aksiyon frekanslarına eşittir. Rekürensdeki uyarılar beyinden gelir.
Vokal kordların pasif açılıp kapandığının bilinmesi, iki rekürensin
uzunluk ve kalınlıklarının farklı olması yüzünden senkronize impulsları
nasıl üretebildiğine ve vokal kord mukozasının önemli olan bu görevine
değinmediği için bu teori önemini kaybetmiştir.
Ses oluşması için, vokal kordlar gergin
olmalıdır. Bu işi krikotiroid ve vokal kas görür. Bunların kontraksiyonu
ile vokal kordlar gerilir ve kalınlaşır. Kıkırdakların uygun duruma
geçmesi, vokal kordların gerilmesi ve rimanın kapanması ile kordlar
fonasyon durumuna geçer. Akciğerlerden gelen ekspirasyon havası rimayı
kapatan vokal kordlara alttan basınç yapar. Hava basıncı belirli bir
düzeye ulaşınca kordları gergin tutan kasların kuvvetini yener. Kordları
yanlara doğru iterek rimayı açar. Ses oluşması için 50 mmH2O
basıncı gerekir. Orta perdeli seslerin çıkması için 140-240 mmH2O,
en ince sesler için 945 mmH2O basıncı gerekir. Vokal kaslar
izotonik kontraksiyonda iken ses oluşması için izometrik kontraksiyona
geçerler.
Ses kısıklığı, hava
akımının endolarengeal türbülansı sonucu oluşan gürültünün ve kord
vokallerin periyodik vibrasyonlardaki düzensizliğinin bir sonucudur.
|
Konuşma Rolü
Konuşmada vokal kord
hareketleri alt presentral girustan kontrol edilir. Konuşma, nefes
verme, fonasyon ve artikülasyon ile birlikte sağlanır. Ekspiryumda
subglottik hava akımı, glottiste kesintilere uğrayarak alternatif akımı
oluşturup vokal kordlarda titreşimi sağlar. Glottiste oluşan sese
glottik ses veya primer larengeal ton denir. Glottik ses vokal
traktustaki rezonans nedeni ile değişikliğe uğrar. Vokal traktusun
dinamik hareketleri sonucu hava basıncındaki ani yükselme ve
türbülansların eklenmesi ile ses oluşur. Artikulatuar organlar yardımı
ile konuşma sesi ortaya çıkar. Konuşma sesleri artikülasyonda rolü olan
organlarda üretilirler. Her bir ses için artikülatör organlar ayrı ayrı
veya kombine çalışırlar. Vagus çekirdeklerine ait beyin sapı
lezyonlarında ciddi larengeal problemler oluşur. Vagusun innerve ettiği
larenks ve yumuşak damak kaslarının fonksiyon bozuklukları nedeni ile
konuşma bozuklukları yanında yutma bozuklukları da olur. Aspirasyon
riski fazladır. Artikülatör organlar sesli harflerde pek hareket
etmezler. Sessiz harflerde ise hareket vardır. Sessiz harfler larenks
sesi ile artikülatör oluşumların sürtünmeleri ile ortaya çıkar. Sesli
harfler ağız boşluğunun rezonansından oluşur. Larenksten gelen ses,
ağızda rezonansa uğrar. Her harfte ağız değişik şekiller alarak rezonans
değişir. Ağız rezonansına burun ve sinüs boşlukları da katılırlar.
|
Yutmaya
Yardımcı Rolü
Yutma esnasında
kasların sfinkter etkisi ile larenks girişi kapanır. Epiglotun
yanlarından lokmanın özofagusa kayması sağlanır. Ayrıca yutma sırasında
larenksin yükselmesi lokmanın özofagusa girişine yardım eder. Larenks
aditusunun dil kökü altında kalması ile lokma aditusu çaprazlayarak
özofagusa gider. Bu esnada vokal kordlar adduksiyon durumuna geçerler.
Larenks sfinkterindeki gevşeme trakeaya kaçan partiküller nedeni ile
öksürüğe neden olur. Hipofarenkse yabancı madde kaçtığında sensöriyal
uyarana karşı larenksin sfinkterik fonksiyonu harekete geçer.
Hipofarenks ve larenks vestibülüne anestezi yapılmışsa tükürük, kan,
pürülan postnazal akıntı, yabancı partiküller vs. trakeaya kaçar. Kusma
sırasında larenksin sfinkterik fonksiyonu sayesinde trakeaya kaçış
önlenir.
|
Öksürük ve Ekspektoratif Fonksiyonu
Larenks öksürük ve balgamın dışarı
atılmasında yardımcı rol oynar. İntratorasik basıncın artımına bağlı
olarak bronş ve trakea sekresyonları kolayca dışarı atılır. İki taraflı
vokal kord paralizilerinde ekspektorasyon görevi pek etkilenmez. Zira
ventriküler bandların pasif kapanması ile öksürük etkin bir şekilde
meydana gelir. Öksürük volanter veya involanter olur. Derin inspiryumla
glottis kapanır. Ekspiryum kasları kasılarak intrapulmoner basınç artar.
Glottis aniden açılır açılmaz hızla çıkan hava birlikte aşağı solunum
yollarındaki sekresyonu veya yabancı partikülleri dışarı atar. Kısa ve
kuvvetli öksürük ile inhale edilen yabancı cisim balgamla dışarı atılır.
Bu nedenle öksürük koruyucu fonksiyon görür.
Emosyonel Fonksiyon
Larenks kişinin psikolojik durumuna göre örneğin heyecan üzüntü, ağlama
esnemede ses değişiklikleri meydana getirir. Ses ve konuşmadaki
değişiklikler kişinin ruhsal durumunu yansıtabilir. Sinirli durumlarda
ses daha aktif olur.
Dolaşıma Yardımcı Fonksiyon
Trakeobronşial sistemde ve akciğer parenkimindeki basınç
değişikliklerinin etkisi ile kan dolaşımına bir pompa gibi etki yapar.
Torasik Fiksasyon
Respiratuar sistem
birçok vücut fonksiyonunda glottis tarafından toraks içine hava
kapatılır (öksürmek, defekasyon, miksiyon, kusma ve doğum ıkınması
gibi). Volanter olarak yapılan bu kapatma işlemi mekanik bir yardım
sağlamaktadır.
|
Larenks Refleksleri
Larenks duyu reseptörlerinden oldukça
zengin bir organdır. Uterusda fetüsün solunum hareketleri başlar. Bunun
akciğer ve larenks kaslarının gelişmesinde önemli etkisi vardır. Larenks
refleksleri doğumda tam olarak gelişmemiştir. Postnatal ilk aylardan
sonra latensi, eşik ve santral inhibisyonunda değişiklik olur.
Larenksteki refleks bölgeleri;
1. Epiglotun larengeal yüzeyi,
ariepiglottik plikalar,
2. Glottisin arka kısımları,
3. Subglottik bölgedir.
A. Respiratuar
refleksler
Respiratuar refleksler arasında, hava
akımı kontrolü, öksürük, apne, larengospazm, bronkokonstrüksiyon
sayılabilir.
1. Hava akımı kontrolü
Vokal kordlar inspirasyonda abduksiyona
geçince rima glottis genişler. Ekspirasyonda ise kordlar birbirine doğru
tedricen yaklaşırlar, fakat kapanmaz. Larenksin inspiratuar abduksiyonu
solunumun esas fonksiyonu gibi görünür.
2. Öksürük
Öksürük istemli veya larenks ve aşağı
solunum yolundaki reseptörlerin stimülasyonuna cevap olarak meydana
gelir. Öksürük inspiratuar, kompressif ve ekspulsif olmak üzere 3 fazda
oluşur. İlk fazda çabuk ve derin soluk almak için glottis çok genişler.
Kompressif fazda vokal kordlar sıkıca kapanır. Sonra ekspiratuar kaslar
aktif hale geçer. Larenks aniden açılınca ekspulsif faz başlar. Dışa
doğru ani süratli hava akımı ile öksürük oluşur.
3. Apne
Aşağı solunum yoluna partiküllerin
aspirasyonunu önlemek için larenks stimulasyonuna cevap olarak apne
meydana gelir. Sigara dumanı, amonyak, fenil diguanidin gibi kimyasal
ajanlara karşı böyle bir reaksiyon olabilir.
4. Larengospazm
Direkt mekanik uyaranlara karşı larenksin
bir süre kapanmasıdır. Üst solunum yolu enfeksiyonları larengospazmı
kolaylaştırır. Larengospazm eşiği kandaki oksijen konsantrasyonu ile
değişir. Bazen kan oksijenasyonu çok iyi olsa bile spazm kolayca meydana
gelebilir. Hava yolu obstrüksiyonuna bağlı olarak kan oksijeninin
azalması ile de spazm oluşur.
5. Bronkospazm
Larenksin mekanik ve kimyasal uyarılmasına
bağlıdır. Uyaran kalksa bile bronkospazm devam edebilir.
B. Yutma refleksleri
Yutma, oral, farengeal ve özofageal olmak
üzere üç fazda olur. Oral fazda gıda çiğnenir ve yutma için lokma haline
getirilir. Farengeal faz, farenks, larenks mukozasındaki mekanoreseptör
veya kemoreseptörlerin gıda, tükürük veya diğer materyal tarafından
uyarılması ile başlar. Larenksteki tat cisimcikleri en ufak kimyasal
uyaranlara karşı duyarlıdır. Özofageal fazda, kontraksiyonlarla lokma
mideye itilir. Yutma esnasında solunum duraklar. Trakeaya aspirasyon
engellenir. Bunun için şu iki fonksiyon yardımcı olur.
1.Larenksin elevasyonu, Ekstrensek larenks
kaslarının kasılması ile larenks dil köküne doğru yukarı öne çekilir.
Piriform sinüsler genişler.
2.Larenksin kapanması, vokal kordlar
kasılarak glottis kapanır. Ventriküler bandlar birbirine yaklaşır.
Epiglot, ariepiglottik plikalar kasılarak larenks girişini daraltırlar.
Larenksin kapanması için larenks
kaslarının innervasyonu normal olmalıdır.
C. Kardiyovasküler
refleksler
Larenksin uyarılması ile tansiyon ve kalp
ritminde değişiklikler, bradikardi oluşur. Endotrakeal entübasyon
sırasında bunu görebiliriz. Obstrüktif sleep apnede uykuda üst solunum
yolu geçirgenliği yeterli olmadığından negatif basınç meydana gelir. Bu
da larenksteki negatif basınç reseptörlerini uyararak kardiyak aritmiye
neden olur. Larenksin direkt uyarılmasının kan basıncını yükseltici
etkisi vardır. Afferent yol superior larengeal sinirdir. Bradikardide
afferent yol vagustur. Kan basıncının yükselmesi ile ilgili afferent yol
kesin olarak bilinmiyor.
D. Fonatuar refleksler
Fonasyonun kontrolünde refleksler
önemlidir. Larenkste duyu reseptörleri kaslarda gerilme, eklem
kapsülünde gerginlik, hava basıncı, dokunmaya cevap verir. Reseptörler
mukoza, submukoza, tendonlar, perikondrium, kas, eklem kapsülünde
bulunurlar. Fonatuar cevaplarda bunların rolü vardır. Konuşmada fonatuar
stapedial refleks önemlidir. Konuşmanın başlangıcında larenks kasları
aktive olurlar.
Not: Larenks diğer nazovagal
refleksler için bir reseptör sahasıdır. Bu nedenle larenksin internal
yüzeyinin mekanik irritasyonu aritmi, bradikardi ve kardiyak arrestlere
yol açabilir. Endolarengeal prosedürlerde yeterli mukozal anestezi
mutlaka sağlanmalıdır. Özellikle entübasyon, uzun sürecek larengoskopi
ve larengotrakeal obstrüksiyon yapan yabancı cisim durumlarında oldukça
dikkatli olunmalıdır.
Vagal refleks atropin
ile bloke edilebildiği gibi opiatlarla da ortadan kaldırılabilir.
Refleks irritabilitesi sigara içenlerde artmış durumdadır. |
|
|
|
|
|