Kulak
akıntılarının çeşitli nedenleri vardır:
*
Timpanostomi tüpüne bağlı,
*
Kronik otitis mediaya bağlı kulak akıntıları,
*
Eksternal otite bağlı kulak akıntıları,
*
Travma sonrası gelişen kulak akıntıları,
*
Konjenital anomali veya neoplastik olaylara bağlı kulak akıntıları
olabilir.
Akıntının
kaynağına bağlı olarak;
1.
Dış kulak yolunda sınırlı,
2.
Ventilasyon tüpü ile ilgili,
3.
Perforasyonlu veya mastoid kavite ile ilgili kulak akıntıları olarak sınıflandırılabilir.
EKSTERNAL
OTİT:
Dışkulak
yolundaki enfeksiyon akut, subakut veya kronik olabilir. Cilt lezyonları
(kepeklenme, egzama), allerji (yiyecekler, kozmetikler, deterjarlar, saç
spreyleri..), irritasyon; orta kulaktan drenaja bağlı
veya kulaktaki skatrisler ile sinirlerin gerilimi ile meydana
gelebilir. Birçok eksternal otitte bu faktörlerin kombinasyonu
bulunmaktadır. Bu etyolojik faktörlerden biri komplike olmakta ve diğerlerini
agreve edebilmektedir.
Önemsenmeyen olguların altında; nem ve irritasyon aktif
enfeksiyon oluşmasından sorumlu tutulduğunda, her ikisinin de elimine
edilmesi gerekir. Vazelinli materyal veya kulak tıkaçları kullanılarak
dış kulak yoluna su girmesi önlenebilir. Kulak kaşıntısı doğal yapısındandır.
Ne yazık ki bu irritasyon ve skatris cilt lezyonlarının gelişmesini
agreve etmekte, önemsenmeyen olguların altında yatmaktadır. Kaşıntı-skatris-kaşıntı
siklusu meydana gelmekte, kulak hemen açılmakta, diğer kulakta
hassasiyet başlayabilmektedir. Kulak temizleme çöpleri de aynı şekilde
skatrise neden olmaktadır. Persiste skatris gelişmiş ise en etkili
medikal tedavi bile etkisiz kalmaktadır.
Enfeksiyöz eksternal otitler: Viral, bakteriyel, fungal
olabilirler.
&
Viral Eksternal Otitler:
Viral eksternal otitlerden ikisi önemlidir
1.
Herpes Simplex; ağız çevresindeki herpeslere ek olarak, dış
kulak yolu arka duvarında; özellikle kulak zarına yakın kısımlarında,
içi serözite ile dolu küçük büller oluşturabilir. Bunlar az çok ağrılı
olup; parçalanıp, bakterilerle enfekte
karışık
bir eksternal otit görünümü verirler. Ateşsiz ve işitme kaybı
olmaksızın çok şiddetli ağrı meydana getirirler. Kabarcıklar şiddetli
ağrı mevcudiyetinde açılabilirler.
2.
Herpes Zoster Oticus (Ramsay Hunt Sendromu); Dış kulak yolunda ve
cavum conchaeda herpetik veziküller, şiddetli ağrı, gözyaşında tükürük
ifrazında tatta bozukluk, fasiyal paralizi, vertigo ve sensorinöral işitme
kaybıyla karakterize olan, geniculate ganglionu etkileyen bir
enfeksiyondur.
&
Bakteriyel Eksternal Otitler;
1.
Gr (+) mikroorganizmalarla meydana gelen eksternal otitler:
Fronkülosise
dış kulak yolu kartilajinöz kısmındaki kıl köklerinde rastlanır.
Kemik kısım kıl içermediği için burada görülmez. Hastalığın
nedeni stafilokoklardır. Ağrı ile başlar. Ağrı, dış kulak yolu kıkırdak
kısmında lokalizedir
Cellülitis;
dış kulak yolunun ve aurikulanın son derece ağrılı bir hastalığı
olup,buralarda yaygın kırmızılık gösterir. Streptokok veya
stafilokoklarla meydana gelir. Komşu lenf nodları şişer ve bazen
toksemiye bağlı sistemik semptomlar gelişebilir.
Erizipel;
dış kulak yolu derisinde ağrılı, yaygın, kenarları belirgin kızarıklık
ile karakterize olup streptokoklarla meydana gelir.
Pyoderma;
streptokok ve stafilokoklarla meydana gelen, dış kulak yolunda ve kulak
kepçesi etrafında püstüller ve bunların üzerindeki sarı kabuklarla
karakterizedir.
2.
Gr(-) mikroorganizmalarla meydana gelen eksternal otitler:
*
Diffüz eksternal otitlerde ana patojen pseudomonas aeroginosa’dır.
Genellikle kontamine su ile bulaşır. Dış kulak yolu yaygın ödemli
olup, dış kulak yolu daralmıştır. Eğer aurikula tutulmuşsa ya daha
derin bir enfeksiyon ya da hastanın kullandığı kulak damlalarına karşı
bir allerjik reaksiyondan şüphe edilmelidir.
*
Granüler Eksternal Otit; genellikle yaşlı, diabetik ve immünsüprese
hastalarda görülür. Dış kulak yolu pürülan sekresyon ile dolu olup,
aspirasyon yapıldıktan sonra
granülasyon dokusu görülür. Granülasyon dokusu dış kulak
yolunun kemik-kartilajinöz birleşim yerinde ise nekrotizan eksternal
otit veya malign otitis eksterna ile ilişkilidir. Bu granülasyon dokusu
temporal kemikteki osteitin sonucudur. Fasiyal paralizi kötü bir
belirtidir ve fasiyal sinirin stylomastoid foramenden çıkışındaki
tutulumuna bağlıdır. Enfeksiyon durdurulmazsa ilerler, sonuçta;
temporal kemiğin ve kafa kaidesinin osteomiyeliti, fasiyal sinir ve diğer
kraniyal sinirlerin paralizileri, sigmoid sinüs trombozu, menenjit, beyin
absesi ve neticede ölüm meydana gelir. Tedavi lokal debridman ve
sistemik carbenicillin, gentamicinin 4-6 hafta süre ile uygulanmasından
ibarettir. Geniş debridman radikal mastoidektomi, total parotidektomi,
mandibulanın kondil ve ramusunun eksizyonu ile bazen fasiyal sinirin de
feda edilmesi hastalığın kontrolü için gerekebilir.
&
Dış kulak yolu mantar enfeksiyonları içinde en sık rastlanan çeşitler; candida
albicans ve aspergillus niger gibi mantar türleridir.
Otomikoz
gelişimine predispoze faktörler;
* Uzun süre antibiyotik veya steroidli kulak damlası kullanımı.
* Vücudun başka bir yerinde mantar enfeksiyonu olması.
* Diabetes mellitus.
* Vücudun immün direncini düşüren hastalıklar.
En önemli belirti dış kulak yolundaki dolgunluk ve kaşıntıdır.
Akıntı bulunur. Hasta aurikulayı oynatarak miçellerin durumunu değiştirmek
ister. Bu yolla işitme eksikliğini azaltmağa uğraşır.
&
Allerjik Eksternal Otitler
1.
Kontakt otitler; allerjenin dış kulak yoluna teması ile yanma-kaşıntı-dolgunluk
meydana gelir. Dış kulak yolu kızarık olup içi serozite ile dolu
kabarıklıklar vardır. İyileşmeyen pullanmış deri bırakarak
geriler.
2.
Atopik eksternal otitler; eritematöz, papüler, deriden kabarık,
içi serözite ile dolu olmayan, krutlar yapmayan pullar şeklinde döküntüler
gösterir.
Morrison ve Mackay yaptıkları
bir çalışmada; sistemik hastalığı olmayan, rekürren eksternal otiti
olan hastalarda yüksek oranda negatif orta kulak basıncı saptamışlar
ve Eustachi disfonksiyonunun eksternal otit etyolojisinde rol oynayabileceğini
belirtmişler. Bu otörlere göre orta kulaktaki basınç değişikliklerinden
dolayı kulaklarında rahatsızlık duyanların, bunu gidermek için dış
kulak yolunu kaşıyıp, travmatize etmeleri sonucu eksternal otit gelişmektedir.
Orta kulaktaki negatif basıncın etkisiyle anormal epitel deskuamasyonu
ve buşonun su ile temasının, cildin rezistansını azaltarak
enfeksiyona zemin hazırladığını savunmuştur. Negatif basıncın
timpan zardaki epitel migrasyonunu bozup, dış kulak yolunda debris
birikimine yol açabileceğini belirtmişlerdir.
Eksternal
Otitin Tedavisi:
*
Sudan koruma,
*
Dış kulak yolunda skatris veya irritasyon yapacak kulak temizleme çöplerinin
kullanılmaması,
*
Eksternal otitte ağrı çok şiddetli olup; analjeziklerle birlikte ağrıya
karşın etkin tedavi, dış kulak yolundaki ödemin çözülmesidir.
*
Antibiyoterapinin kültür sonucuna göre düzenlenmesi, daha uygunu ise
etken pseudomonas aeroginosa imiş gibi antibiyoterapiye başlanmasıdır.
*
Antienflamatuar tedavi,
*
Steroidler; hem allerjik reaksiyonlara etkisinden, hem de antienflamatuar
etkisinden faydalanmak için kullanılır.
*
Antihistaminikler, özellikle allerjik vakalarda endikedir.
*
Lokal tedavi; dış kulak yolunun temizlenmesi lokal tedavinin en
önemli ilkelerinden biridir. Tedavide kulak lavajı, kulak damla ve
tozlarının kullanılması esastır. Asetik asit ve Burrow (%3 Aluminium
Asetat) ile dış kulak yolunda asit pH oluşturulur. Antibiyotikli
damlalar sistemik etki göstermezler. Ancak mantar üremesini kolaylaştırmak
ve özellikle neomisinde aşırı hassasiyet gibi dezavantajları vardır.
Daha şiddetli vakalarda pack veya vickler dış kulak yoluna ilacın uzun
süre değmesi için kullanılır.
İntractable eksternal otitte dış kulak yolunda atrezi gelişirse,
postaurikuler endaural insizyon ile canalplasti tekniği uygulanır.
Kanalplasti, travma veya cerrahi sonrası oluşan dış kulak yolu
atrezisinde de uygulanmaktadır.
Ventilasyon tüpünden drenaj nadirdir. Genellikle solunum sistemi
enfeksiyonu veya su ile kulak kanalının kontaminasyonu ile ilişkilidir.
Peritubal granülasyon tubada yabancı cisim reaksiyonu göstermesi
nedeniyle, squamöz epitelin orta kulak boyunca migrasyonu ile
timpanostomi yerini kapayacağından, kanalda mantar gelişmişse, submüköz
veya occult damak yarığı olan hastalarda da kronik drenajın kontrol
altına alınması için kapatılmasını gerekli kılar.
PERFORASYONLU
KULAKLAR:
Kulak
zarı perforasyonları genel olarak iki tiptir:santral ve marjinal
perforasyonlar.
&
Santral Perforasyon
özellikle çocuklarda görülmesine rağmen kolesteatom ile ilişkili değildir.
Mukoid materyalin kesikli akıntısı olması ve lokal tedaviye çabuk
cevap vermesi kaidedir. Buradaki tubo-timpanik akıntı zaman zaman
ortadan kalkarak, yeni bir üst solunum yolu enfeksiyonu ile birlikte özellikle
allerjik bünyelerde tekrardan meydana çıkabilir. Akut durumlarda orta
kulak mukozası şişkin, ödemli bir durum alabilir ve zaman zaman üzerinde
polipler de teşekkül edebilir. Her zaman için hastada iletim tipi işitme
azlığı olmakla birlikte, hastanın işitmesi bozulmadan da kalabilir.
Hastalık genel olarak tuba orjinli olduğundan, tuba Eustachi ve
nazofarenksteki patoloji ortadan kaldırılınca çoğu kez süratle iyileşme
sağlanır. Kulakta akıntılar ortadan kalktığı ve sadece perforasyon
olduğu zaman, hastalığın sükuna kavuştuğu söylenebilir. İyileşmenin
tamamlanabilmesi için zarın mutlaka kapatılması gerekir. Küçük
perforasyonlarda zarın kenar kısımlarına triklorasetik asit sürülmesi
granülasyon olayını başlatarak perforasyonun kapanmasını sağlayabilir.
Perforasyonun büyük olduğu durumlarda ise cerrahi olarak kapatılması
gerekir. Ancak çocuklarda timpanoplasti uygulaması, literatürde yoğun
bir şekilde tartışılan konulardandır. Birçok yazar, çocuklardaki
timpanoplasti başarı oranının erişkin oranlarına benzediğini
bildirerek yapılmasını, bir kısım araştırmacı ise, uzun dönem
sonuçların yüz güldürücü olmaması nedeniyle, operasyonun daha
ileri yaşlara ertelenmesini tavsiye etmektedir.
Timpanoplastiyi
erteleme nedenleri:
1.
Erişkin kulak zarı perforasyonlarının aksine, çocuklardaki kulak zarı
perforasyonlarının çoğu zamanla kendiliğinden kapanabilmektedir.
2.
Birçok çocuğun kulak hastalığından Eustachi disfonksiyonu
sorumludur. Eustachi disfonksiyonu da genellikle yaşla birlikte düzelir,
böylece daha ileri yaşlarda yapılacak timpanoplastiye olumsuz etki
azalmış olur. Eustachi, gelişimini tamamlayana kadar kulak zarı
perforasyonu, orta kulak ve mastoid için bir ventilasyon tüpü görevi
üstlenmektedir.
3.
Çocuklarda üst solunum yolu enfeksiyonlarının postoperatif dönemde sık
görülmesi, operasyonun başarısı açısından önemli risk taşımaktadır.
4.
Çocuk timpanoplastilerinde uzun dönemde reperforasyon gibi kötü sonuçlar
alındığı inancı vardır.
&
Marjinal Perforasyonlar; çoğunlukla
kolesteatom ile birliktedir. Orta kulak kolesteatoması dış kulak yolu
derisinin, kulak zarı ve orta kulak boşluğuna girmesi ve orada gelişmesinin
ürünüdür. Kolesterol granüloma ise; kemik harabiyeti olan bölgede
matriksin parçalanması ve keratinin harap olan kemik dokusu içine
girmesi ile çevresinde hücre infiltrasyonu, dev hücreler ve kolesterol
kristallerinin toplanmasıyla oluşur. Yerleşme yerlerine göre
kolesteatomalar:
1.
Dış kulak yolu kolesteatomaları: oldukça seyrek görülüp dış kulak
yolu kemik duvarının arka-alt kısmında kemik erozyonu ve dış kulak
yolunda keratin debrislerinin toplanması ile karakterizedir. Genellikle
40 yaşın üstündekilerde görülür. Erken dönemde kulak zarı ve
mastoid kemik sağlamdır. Pürülan, kokulu akıntı olabilir. Keratin
debrisler dış kulak yolunu tıkamadıysa işitme kaybı görülmez.
Tanı:
Temporal kemik HRCT'de dış kulak yolu alt kadranında büyük bir
defektin görülmesi veya biyopsi ile konur.
Tedavi:
Lokal debridman ile iyileşen vakalar yayınlanmış olmasına karşın
genel tercih cerrahi tedavidir.
2.
Dış kulak yolu kemik duvarı altında ve kulak zarı içinde yerleşen
kolesteatomlar; iatrojenik kolesteatomlar: Timpanoplasti, parasentez veya
ventilasyon tüpü takılması gibi müdaheleler sonucu ortaya çıkarlar.
Müdaheleden yaklaşık 1 sene sonra ortaya çıkarlar ve greftin altında
yuvarlak, beyaz bir kitle oluştururlar: PEARL
3.
Orta kulak boşluğunda yerleşen kolesteatomlar:
Konjenital
kolesteatoma kriterleri;
*
Kulak zarı sağlam olmalıdır,
*
Kulak akıntısı ve kulak zarı perforasyonu anamnezi bulunmamalıdır,
*
Parasentez, ventilasyon tüpü gibi cerrahi müdahele anamnezi olmamalıdır,
*
Dış kulak yolu atrezisi bulunmamalı,
*Kulak
zarı içinde gelişmiş kolesteatomla birlikte bulunmamalı,
*
Temporal kemik travması öyküsü bulunmamalıdır.
Akkiz
Kolesteatom: orta kulak mukozasının metaplazisi veya dış kulak yolu
epitelinin orta kulağa doğru marjinal perforasyondan ilerlemesi ile oluşur.
Devamlı veya sıklıkla tekrarlayan kötü kokulu akıntı
kaidedir. Kültür sonucuna göre uygun antibiyotiğin kullanılmasıyla
geçici olarak tedaviye cevap verebilir. İşte tedaviye rağmen akıntının
devam etmesi, mastoid boşlukta inflamasyonun devam ettiğine işarettir.
Kolesteatomaya bağlı kemik reaksiyonları ve harabiyeti mastoidde, dış
kulak yolunda, kemikçiklerde ve labirentte görülebilir. Kemik erimesine
bağlı olarak akıntılar, sarımsı, koyu bir kıvam alırlar. Seröz akıntı
daha çok BOS olasılığını düşündürmelidir. Akıntıda kan olması
özellikle burjonlarda ve polipli KOM'larda görülen bir durumdur. Kanlı,
kokulu kulak akıntısı ile birlikte, ağrının olması dış
kulak yolu ve orta kulakta malign tümörler lehine önemli belirtilerdir.
KOM'da, kolesteatoma da dahil ağrı bulunmaz. Hastalar daha çok kulaklarında
bir dolgunluk hissinden yakınırlar. Ağrı olması sekonder eksternal
otiti veya KOM'un komplikasyonlarının geliştiğini gösterir.
İşitme
Azlığı:
Genellikle iletim tipi işitme kaybı vardır. Bu işitme kaybının
nedeni; kulak zarı perforasyonu, orta kulaktaki ödem ve akıntı, granülasyon
dokuları, polipler, kolesteatoma, kemikçik zincirindeki kopukluklar veya
fiksasyon, dış kulak yolundaki ödem ve debrislerdir. Kronik orta kulak
iltihabında, işitme kaybının büyüklüğü ilk olarak kemik zincir
kopukluğunun derecesine bağlıdır. Kolesteatom yokluğunda, 20 dB veya
daha az iletim kaybı çoğunlukla kemik zincirin sağlam olduğunu gösterir.
Kemik zincirin fikse oluşu veya kopukluğu 30 dB veya daha fazla kayıpla
sonuçlanır. Attik perforasyonu ve kolesteatoma olan bir kulakta normal işitme
nadir değildir. Bu kemik dokunun yerini alabilen kolesteatom kitlesiyle
ses iletiminin sağlandığını gösterir (Sessiz kolesteatoma). Aktif
hastalık olmadığı halde ilerleyici iletim kaybı, kemik zincirin fikse
olduğunu gösterir.
Mikst işitme kaybı veya sensorinöral işitme kaybının gelişmesinde
ise; bazı toksinlerin ve ilaçların yuvarlak pencere yolu ile iç kulağa
geçmesinin neden olduğu düşünülmektedir.
Vertigo:
Postüral baş dönmesinin küçük derecede olanları, kronik orta kulak
iltihaplı hastalarda sıklıkla görülmüştür. Kolesteatomlu hastada,
yeni başlamış postural baş dönmesi veya devamlı baş dönmesi
labirent irritasyonu veya özellikle lateral semisirküler kanal fistülünü
gösterir.
Fasiyal
Sinir Felçleri:
Kolesteatomlu kronik orta kulak hastalığının seyrinde meydana
gelebilir. Birçok vakada sinir dekompresyonu gerekli olmayıp, hastalığın
elimine edilişi yeterlidir.
Üst
Solunum Yollarının Muayenesi:
Kronik otite yol açan enfekte adenoid, tonsil vs. varsa bunlar çıkarılmalıdır.
DSN varsa düzeltilmeli, büyük anomaliler ve kronik süpüratif sinüs
hastalıkları aranmalı, rekonstrüktif cerrahi uygulanmadan önce düzeltilmelidir.
Orta
Kulak
Mukozasının Durumu: Orta kulağın
submukoza dokusunun hyalin değişimi veya sklerotik değişimini tarif
etmek için timpansklerozis terimi kullanılır. Akut veya kronik
tekrarlayan enfeksiyonun son ürünü olarak görülürler. Hyalinize
destek doku kemiğin üstündeki müköz membranın altında gelişir. Eğer
gittikçe ilerleyen bir işitme kaybı varsa timpansklerozisli kemikçiklerin
fiksasyonu olabilir. Mirengosklerozis ise kulak zarının fibröz tabakasında
hyalin depolanmasını belirtir. Mirengoplasti için bu hyalen kitlelerin
kaldırılması gereklidir.
İki tip marjinal perforasyon vardır: attik ve posterosuperior
marjinal perforasyonlar. Malleolar bağın altındaki marjinal
posterosuperior perforasyonlar
kolesteatoma ile beraber olabilir veya olmayabilir. Kolesteatoma olduğunda
işitme kaybı, attik perforasyonunda olandan daha şiddetli olmağa
meyleder. İncus ve stapes erkenden
harap olmuşlardır.
En
sıklıkla görülen incusun uzun kolunun harabiyetidir.
KOM'da
Görüntüleme:
-Konvansiyonel
grafilerden schüller grafisi, en sık kullanılanı olup ancak mastoid
havalanması hakkında tatminkar bilgi verir.
-Temporal
kemiğin standart BT ile yapılan incelemeleri bize;
1.
Dış kulak yolunda büyük harabiyet yapan nekrotizan eksternal otitler,
2.
Kemik harabiyeti yaparak intrakraniyal yayılan KOM vakaları,
3.
Mastoid hücrelerin durumu,
4.
Orta kulak ve temporal kemiğin benign ve malign tümörleri hakkında,
son derece önemli bilgiler verir.
Prensip olarak kemik dokusundan ziyade yumuşak doku görüntülemesine
hassas olan MR'ın KOM'da rutin kullanımı yoktur. Ancak BT'ye en büyük
üstünlüğü, gadolinium ile kullanıldığında tümör, kan ve mukozal
inflamasyonunun ayırt edilebilmesidir.
&
Travmatik perforasyon ise genellikle pars densada meydana gelmekte ve
dolayısı ile spontan iyileşmeye meyillidir. Yapılan çalışmalarda
perforasyonun kağıt patch ile tamir edilmesi ile kendiliğinden iyileşmeye
bırakılması arasında iyileşme hızı ve süresi açısından fark
bulunmamıştır. Ancak kağıt patch veya acil miringoplasti ile tamir
sonucunda, sekonder enfeksiyon riski azalmaktadır. Travmatik
perforasyonlarda oluşan işitme kaybı zarın iyileşmesi ile düzelmektedir.
Ancak enfeksiyon varlığında, kemikçik zincirde kopma meydana geldiğinde
veya perforasyonun kapanmadığı durumlarda işitme kaybı devam
etmektedir. Perforasyonun 3-6 ayda iyileşmemesi durumunda miringoplasti
ile perforasyon kapatılmalı, hem de işitme kaybı düzeltilmelidir.
&&
Tüberküloz KOM'lar:
Orta kulağın tüberküloza bağlı yangıları sıklıkla 12 yaşından
küçük çocuklarda görülür. Sütün pastörize edilmediği ve sağlık
şartları elverişli olmayan çevrelerde görülme oranı daha yüksektir.
Orta kulak tüberkülozu,
-
Dış kulak yolundan doğrudan implantasyon yolu ile,
-
Farenks veya komşu tüberküloz odağından, genellikle de Eustachi
borusu ile temas veya komşuluk yolu ile,
-
Hematojen yol,
-
Lenfatik yol ile gelişebilir.
En sık rastlanan klinik şekil sinsi gelişen tüberküloz KOM'larıdır.
Genellikle ağrı yoktur. Akıntı az miktarda olup sinsi olarak devam
eder. Başlangıç döneminde kulak zarı sağlamdır. Kulak zarı diğer
KOM'ların aksine umbo ve manibrium çevresinde yer yer kanlanma gösterir.
Kulak zarındaki tüberküllerin nekroze olmasıyla birkaç tane küçük
perforasyon meydana gelir. Daha sonra bu perforasyonlar birleşir ve geniş
bir perforasyon oluştururlar. İşitme eksikliği perforasyon ile açıklanamayacak
derecede fazladır.
Tedavide;
lokal ve sistemik antitüberküloz tedavisi uygulanır. Eğer
kolesteatomla birlikte tüberküloz otit varsa cerrahi tedavi endikedir.
&&
Sifilitik KOM'lar: Konjenital
veya akkiz olabilir.
-
Konjenital olanlarda petröz apeks, mastoid kemik ve labirentin kemik kapsülünde
harabiyet vardır.
-
Akkiz sifiliz kulağın her üç parçasını da tutabilir. Dış kulak
yolu derisinde sifilisin 3.devresine ilişkin gomlar görülür. Orta
kulakta 2.devreye ilişkin mukoza lezyonları ve gomlarla karşılaşılır.
Sensorinöral işitme kaybı ile birlikte kötü kokulu kulak akıntısı
vardır.
Tedavi;
sistemik penisilin ve steroid tedavisidir.
KOM'nın
Tedavisi:
KOM'da
tedavi kararının verilmesi ve tedavinin şeklinin belirlenmesi, hastanın
otoskopik ve odyolojik muayene bulgularına bağlıdır. Tedavi kararını
ve şeklini etkileyen başlıca faktörler önem sırasına göre şu şekilde
sıralanabilir:
1.
Kolesteatomun varlığı: Kolesteatomlu
KOM'larda kafa içi ve temporal kemik içi komplikasyon oranı yüksektir.
Ayrıca bu hastalığın kendiliğinden remisyona girme olasılığı
yoktur ve tedavide gecikilmesi komplikasyon riskini arttıracak ve işitme
kaybının ilerlemesine neden olacaktır. Bu nedenle bu olgularda cerrahi
tedavi kaçınılmazdır.
2.
KOM'nın devresi: Aktif
kronik otitis media olgularında hastaya cerrahi tedavi önerilmelidir. Özellikle
pis kokulu akıntıyla karakterize; polip, granülasyon dokusu ya da
retraksiyon poşu izlenen vakalarda, hastalığın tıbbi tedavi ile
kontrol altına alınarak inaktif faza sokulması zordur. Aktif faz devam
ettikçe işitme kötüleşecek ve komplikasyon riski artacaktır. Bu
nedenle bu olgularda en uygun tercih, yoğun bir tıbbi tedavinin arkasından,
cerrahi tedaviye geçilmesidir. Bu olgulara antibiyotik, dış kulak
yolundan yapılacak kültür ve antibiyogram sonuçlarına göre
verilmelidir.
İntermittan devredeki polip, granülasyon dokusu ya da retraksiyon
poşu izlenmeyen mukozal otitlerde ya da tubotimpanitislerde lokal ve
sistemik tıbbi tedavi ile enfeksiyon kontrol altına alınabiliyorsa ve
hasta işitme kaybı ya da kulak zarının delik olmasından rahatsız değilse
cerrahi tedavi şart değildir.
İnaktif KOM olguları için de aynı durum söz konusudur. Hastanın
işitme kazancı ya da perforasyonun kapatılması yönünden bir talebi
yoksa ameliyat endike değildir.
3.
İşitme Kaybı: Opere
edilecek olgularda işitme kaybının tipi ve derecesi ameliyat
endikasyonunu değiştirebilir. Kullanılabilir işitmesi olanlarda
fonksiyonel cerrahi teknikler tercih edilmelidir. Sensörinöral ya da
mikst tip işitme kaybı olanlarda ameliyat ile işitme kazancı elde
edilemeyeceği mutlaka hastaya söylenmelidir.
4.
Perforasyonun Kapatılması: Hastada
enfeksiyon ya da işitme kaybı olmasa bile, perforasyonun kapatılmasının
istenmesi de cerrahi tedavi için bir endikasyondur. Ayrıca hastanın yaşı
ve genel durumu ile ilgili problemlerin olup olmadığı da ameliyat kararını
etkileyen faktörlerdir.
5.
Diğer faktörler: Bunların
başında diğer kulağın durumu gelir. Karşı kulağında da KOM'lu
olan olgularda önce bir kulağın ameliyat edilerek, bu kulağın hastalıksız
ve işitebilir hale getirilmesi amaçlanmalıdır. Eğer tek işiten
kulakta kolesteatomlu bir KOM varsa, bu durumda yapılması gereken
modifiye radikal mastoidektomidir.
KRONİK
OTİTLERDE ANTİBİYOTİK TEDAVİSİ
Kronik otitlerde medikal tedavi komplikasyonsuz ve kolesteatomasız
tüm vakalarda endikedir. Bundan başka rekürren KOM'larda operasyona hazırlık,
daha önce operasyon geçirdiği halde akıntının devam ettiği ve
herhangi bir nedenle cerrahi uygulanamayan hastalarda medikal tedavi
uygulanabilir. Birçok otör kolesteatomasız tüm vakaların medikal
tedaviye cevap vereceğini kabul eder. Medikal tedaviyi etkileyen faktörler
ise;
1.
KOM başlangıcı aylarla ifade edilecek kadar kısa olmalıdır.
2.
Akıntısı zaman zaman olan hastalar devamlı olanlara göre medikal
tedaviye daha kolay cevap verir.
3.
Daha önce cerrahi tedavi görenlerde skar dokusu ve revaskularizasyon
nedeniyle medikal tedaviden etkilenme az olmaktadır.
4.
Hastaların semptomları değişiyorsa veya ilerleme gösteriyorsa, bunlar
medikal tedaviden fayda görmeyecek hastalar sınıfına girer.
Acil
cerrahi endikasyonları:
1.
Devamlı-inatçı kulak ağrısı,
2.
Devamlı baş dönmesi,
3.
Fasiyal paralizi,
4.
İntrakraniyal komplikasyonları düşündürecek bulgular.
KAYNAKLAR
1- Otolarengoloji-
Baş-Boyun Cerrahisi. Op. Dr. N. Çakır
2- Essential
Otolaryngology. K.J. Lee
3- Current
Therapy in Otolaryngology Head and Neck Surgery, Gates
4-
Otolaryngology Head and Neck Surgery, Ballenger
5-
Synopsis of Otolaryngology, Gray
6-
Otolaryngology Head and Neck Surgery, Cummings
7-
Kulak Hastalıkları ve Mikrocerrahisi, Prof. Dr. Necmettin Akyıldız
8-
Hear and Neck Surgery, Nauman
9-
Otolaryngology, Paparella
10- Otolarengoloji- Baş-Boyun Cerrahisi, Prof. Dr. Behbut Cevanşir
|