D- OTOSKLEROZ

Doç. Dr. Oğuz BASUT

Otoskleroz labirent kapsülden ve stapes tabanından kaynaklanan, patolojinin boyutuna, histolojik aktivitesine ve etkilediği bölgenin yerine göre işitme ve denge fonksiyonlarını etkileyen temporal kemiğin idiyopatik bir lezyonudur. Ossifikasyon odakları özellikle oval pencere bölgesinde sıktır, bu nedenle stapes taban plağında fiksasyon meydana gelir.

Histolojik Otoskleroz

Otik kapsüldeki otosklerotik kemiğin stapedial fiksasyon veya koklear hasar yaratmadığı subklinik veya asemptomatik otoskleroz formudur.

Klinik Otoskleroz

Stapedial Otoskleroz: Bu tanım otosklerotik odağın stapes tabanı, annuler ligaman veya oval pencere girişini etkilemesini anlatır; stapes oval pencerede fiksedir. İletim tipi işitme kaybı vardır.

Koklear Otoskleroz: Stapes fiksasyonu olmaksızın labirent kapsülünün ve koklear endosteumun tutulmasını anlatır. Bu olgularda sadece sensorinöral işitme kaybı bulunur.

Juvenil Otoskleroz: Otosklerozun gelişme çağındaki çocuklarda görülen formuna verilen isimdir.

Epidemiyoloji

Hastalığın insidansında ırk önemli bir faktördür. Beyazlara ait temporal kemiklerde otoskleroz saptanma oranları yaklaşık olarak %2.5 ile %10 arasında verilmektedir. Zenci temporal kemiklerinde bu oran %1 olup, Kızılderililerde ise neredeyse hiç rastlanmamaktadır.

Cinsiyet bir başka önemli faktördür. Otosklerozlu hastalarda kadın erkek oranı 1,6/1 ile 2/1 olarak bildirilmiştir. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülmesi hormonal faktörler ve kadınların kızamık virüs enfeksiyonlarına karşı daha duyarlı olmalarıyla açıklanmaya çalışılmaktadır.

Etyopatogenez

Otosklerozun patogenezi, histopatolojisi ve histokimyası hakkında yapılan çok sayıda çalışmaya rağmen hastalığın nedeni tam olarak ortaya konulamamıştır. Travmatik, vasküler, gelişimsel, immünolojik, viral, kalıtımsal, hormonal, otoimmünite gibi birçok faktör ile otoskleroz patogenezi açıklanmaya çalışılmıştır. Otoskleroz sadece insanlarda oluşur ve bu nedenle uygun deneysel çalışmalar yapılamamaktadır; dolayısıyla patogenezle ilgili teorilerin bir kısmının deneysel destekleri ya zayıftır, ya da hiç yoktur.

Klinik

Otosklerozda öykü, fizik muayene ve tetkiklerle tanıya gidilmektedir. Otosklerozun kesin tanısı ameliyat sırasında konulabilmektedir.

İşitme Kaybı: İşitme kaybı otosklerozda majör semptomdur. Otosklerotik odak annüler ligamanı ve stapes tabanını tutunca sıklıkla bilateral olan ancak çoğunlukla simetrik olmayan progressif iletim tipi işitme kaybı ortaya çıkar.

Tipik olarak otosklerozdaki işitme kaybı sinsi ve ağrısız olup yavaş progresyon gösterir.

Hastaların %20 ila %78’i araba, otobüs veya trenle yolculuk yaparken veya gürültülü ortamda çalışırken konuşma seslerini daha iyi duyduklarını ifade ederler; buna Willis parakuzisi denir, bilateral olgularda belirgindir.

Tinnitus: Hastaların 2/3’ünde bir veya her iki kulakta değişik şiddetlerde çınlama, motor sesi, su sesi vb tanımlanan sübjektif tinnitus vardır.

Baş dönmesi: Otosklerozlu hastalarda baş dönmesi yakınması normal popülasyondan daha sıktır.

Fizik Muayene

Otoskleroz tanısı için en önemli ipucu, yakınmaları açıklayabilecek fizik muayene bulgusunun olmayışıdır. Otoskopide kulak zarı işitme kaybına neden olabilecek bir patoloji göstermez, normal görünümdedir.

Rinne testinde negatif Rinne yanıtı elde edilir. Weber testinde iletim tipi kayıp olan kulak tarafına lateralizasyon saptanacaktır.

İşitmenin Değerlendirilmesi

Otosklerozda işitme kaybının miktarı çok geniş bir spektrumdadır. Hastaların değerlendirilmesinde, standart odyometrik testler en önemli tanı yöntemleridir. Temel yöntemler saf ses ve konuşma odyometrisidir.

Kemik eşiklerindeki artma odyogramda 2000 Hz’de belirginleşen bir çentik şeklinde kendisini göstermektedir. Buna “Carhart çentiği” denilmektedir.

Uygun bir öyküsü olan ve normal kulak zarlı ve iletim tipi işitme kaybı olan hastalarda Carhart çentiği otoskleroz tanısı için önemlidir.

Akustik İmmitans Testi

Stapes tabanı ileri derecede fikseyse, etkilenmiş olan kulakta hiç refleks alınmaz. Otoskleroz tanısı için patogonomik olan difazik yanıta “on-off” etkisi de denilmektedir ve genellikle hastalığın erken dönemlerinde görülür.

Ayırıcı Tanı

Otosklerozun temel klinik özellikleri iletim veya mikst tipte işitme kaybı ve bu işitme kaybını açıklamayacak kadar normal bir kulak zarının bulunmasıdır. Bu temel özellikleri taşıyan doğumsal veya timpanoskleroza sekonder stapes fiksasyonu, osteogenezis imperfekta ve Paget hastalığı, malleus ve inkusun epitimpanik fiksasyonu ve kemikçik zincir bütünlüğünün bozulması gibi patolojileri otoskleroz ayırıcı tanısında düşünmek gerekir.

Tedavi

Otoskleroz cerrahi olarak tedavi edilebilen bir hastalıktır. Cerrahide,  fikse olmuş stapesin suprastrüktürü çıkarılarak yerine bir protez yerleştirilir (stapedektomi/stapedotomi).  Herhangi bir nedenle bu tedavinin uygulanamaması söz konusu olursa işitme kaybı için işitme cihazıyla rehabilitasyon uygulanabilir. Sensorinöral işitme kaybının ağırlıklı olduğu olgularda NaF tedavisi uygulanabilir.

Operasyon riskleri: Sağırlık (insidans %0.1-1, bu nedenle işiten tek kulakta relatif kontrendikasyondur), protezin yetersiz yerleştirilmesi sonucu başarısızlık veya protezin sonradan yer değiştirmesi sonucu işitmenin yeniden kötüleşmesi, tat duyusu bozuklukları (chorda tympani), baş dönmesi ve fasiyal sinir lezyonu (kemik kanal defektleri veya atipik sinir trasesi durumunda), kalıcı  kulak zarı perforasyonlarında yara iyileşmesi bozuklukları.

Bu site en iyi 1024x768 piksel çözünürlük, IE 5+ tarayıcı ve yüksek renkte izlenir

Tasarım Dr.Oğuz BASUT ©2003