Açıklama:
Cilt
derisinin temel kan gereksinimi süperior ve inferiora
yerleşmiş cilt damarlarınca sağlanır. Damarlanmanın
azaldığı sınır, boyunun alt üçte bir ve üst üçte
birlik bölümünün kesişme noktasına tekabül eder.
Platisma kası, boyun cildi elevasyonuna ilave
edilirse, muskulokutan perforatör damarlar kanlanmayı
arttıracaklardır.
Kabul
edilebilir kozmetikle beraber maksimum eksposizyon,
mükemmel kanlanma ve karotis kılıfı arkasında
birbirini çaprazlayan insizyonlar en iyi biçimiyle
geniş Apron flebi ya da Conley flebinin bir
modifikasyonu ile sağlanır.
Olası bir
boyun diseksiyonu söz konusu ise, başlangıçtaki bütün
insizyonlar, gerektiğinde boyun diseksiyonuna uygun
uzatılabilecek şekilde tasarlanmalıdır.
Larenjektomiyle birlikte tek taraflı yada çift taraflı
boyun diseksiyonu gerekli olduğu durumlarda Apron
flebi tercih edilir. Larenjektomiyle birlikte çift
taraflı boyun diseksiyonu için alternatif yaklaşım,
Conley insizyonunun birinci kısmına uyan mastoidden
mastoid tipe horizantal bir insizyondur. Bu insizyon,
submental bölgeden trakeal stomaya uzanan tek vertikal
bir insizyonla kombine edilir.
Tek
taraflı boyun diseksiyonu yapılsın yada yapılmasın,
orta hat mandibulotomiyi ya da ipsilateral mandibula
eksposizyonunu kolaylaştırmak için orta hatta çeneden
alt dudağa insizyonun uzatılmasının gerekli olduğu
durumlarda Conley insizyonunun bir modifikasyonu
tercih edilir.
Flep Elevasyonu:
Posteririor üçgenin
anteroinferiorunu örter.
Baş ve boyunun yüzeyel
fasyasının içine yerleşmiştir.
Öndeki lifleri
mandibulanın alt kenarına yapışmıştır.
Kalınlığı ve boyutu
değişkendir.
Boyunun bir yada her iki
tarafında olmayabilir.
Mastoidin üzerine ya da
trapez kasının üzerine uzanabilir.
-
Platisma kası kalın
olduğu zaman, boyun flebinin elevasyonu sırasında
yanlışlıkla SCM kasının lifleri alınabilir. Kas
lifleri mastoidden sternoklavikuler bileşkeye
çizilen bir hat boyunca yönelmişlerse , bu kas SCM
kasıdır. Tersine, lifler klavikuladan
anterosüperiora doğru mandibulanın alt kenarına
doğru yönelmişse, bu kas platismadır. SCM kası ve
platisma kasının lifleri birbirlerini X şeklinde
çaprazlar.
Mandibulanın alt
kenarının süperiorunda, mastoid tipe uzanarak
Klavikulanın üst
kenarının inferiorunda
Orta hattın anteriorunda
Trapez kasın ön
kenarının posteriorundan kaldırılır.
Yapıların
identifikasyonu:
o Boyun
diseksiyonlarının bütün çeşitlerinde boyun bölgesinin
ana anatomik yapılarının identifiye edilmesi
gereklidir. Boyundaki insizyonların ve flep
elevasyonunun tasarlanıp gerçekleştirilmesinden sonra,
usulüne uygun diseksiyon, dört kadrandan herhangi
birinde başlayabilir. Seçim cerrahi tercihe ya da
servikal patolojinin yerine ve büyüklüğüne göre
yapılır.
o Rutin
olarak korunan yapılar;
Karotis
arteri
Frenik sinir
Brakiyal
pleksus
Vagus,
hipoglossal, lingual sinir, ramus mandibularis ve
glossofaringeal sinirdir.
o Zaman
zaman korunan yapılar:
İnternal juguler ven
Aksesuar sinir
SCM kası
N. Aurikularis magnus’
dur.
o
Hipoglossal sinir en iyi ve en kolay şekilde
submaksiller üçgenin tabanında, glandın anteroinferior
kısmının digastrik kas üzerinden sıyrılmasıyla
identifiye edilir.
o
Lingual
sinir submandibuler üçgende, submandibuler glandın
anteroinferior kısmının mandibulanın alt kenarından
uzakta diseke edilmesi ve keskin, künt diseksiyonla
milohyoid kasın mediale çekilmesi ile identifiye
edilir. Lingual sinir aşağıya çekildiğinde sinirin
kıvrımının yaralanmamasına dikkat edilmelidir.
Hipoglossal
sinirin korunması:
Spinal aksesuar sinirin sakrifiye edilmesi konusunda
çelişkiler vardır. Genellikle N0 veya seçilmiş
olgularda N1 evresinde boyunu olan hastalarda 11.
Sinirin korunması kabul edilebilir. Daha ileri
hastalıkta kafa tabanından trapez kasına kadar nodal
grupların tutulması sonucunda 11. Sinir kolayca
görülebilir. Eklenen ya da masif nodal hastalık olması
ya da SCM kas boyunca sinirlerin ve komşu nodların
fikse olması 11. Sinirin sakrifiye edilmesini zorunlu
kılar.
Radikal boyun
diseksiyonu sendromu :
11. Kranial
sinirin radikal boyun diseksiyonu sırasında
kesilmesine bağlıdır. Bunun sonucuna trapez kasının
işlev kaybı ortaya çıkar.
Bu sendromun
klinik semptomları arasında;
·
Omuzda
hareketle artan ağrı
·
Omuz
ekleminin abduksiyonunu sınırlaması
·
Tamamen
pasif hareket
·
Düşük bir
omuzla beraber kanatlı skapula
·
Elektromiyolografik
anormallikler
·
Radyografik anormalliklerin yokluğu sayılabilir.
Tedavi:
Yanlışlıkla ortaya çıkan
cerrahi yaralanma ya da 11. Sinirin travmatik olarak
kesilmesi, yaralanma identifiye edilir edilmez
doğrudan uç uca anastomozla onarılmalıdır.
Rekonstrüksiyon için ideal zaman yaralanma sonrası ilk
3 aydır. Planlı işlem sırasında sinir kesilirse, aynı
tarafta büyük auriküler sinir ile greftleme
yapılabilir.
Trapez kasının işlev
kaybının telafi edilmesinde ya da innervasyonun geri
dönmesini beklerken omuz kaslarını güçlendirmeye
yönelik erken fizyoterapi zorunludur.
Spinal aksesuar
sinir yaralanması:
Bu sinirin kaybı;
·
Kronik
omuz ağrısına
·
Omuzun
horizontal düzlemin üzerine kaldırılmamasına
·
Omuzun
skapulayla beraber inferiora kaymamasına
·
Özellikle
öncesinde fizyoterapi başlanmamışsa ve adheziv
kapsüllit varsa donmuş omuza yol
açabilir.
Sinirin
sıklıkla yaralandığı alanlar arasında internal juguler
venin anterolateral süperior segmenti ve sinirin SCM
kas içerisinde seyrettiği bölge yer alır. Basit bir
kesi ya da kısa segmental kayıp meydana gelmişse
primer tamir ya da kablo greftleme genellikle trapez
kasının anlamlı derecede reinnervasyonu ile
sonuçlanır. Trapez kasın innervasyonuna katılan C-3 ve
C-4 sinirlerinin innervasyonu, özellikle kasın alt
üçte ikisinde reinnervasyon olasılığını arttıracaktır.
Ablasyon
cerrahisine bağlı büyük segmental kayıp meydana
gelmişse onarım olasılığı ortadan kalkar. Bu durumda
daha önce belirtildiği gibi erken fizyoterapi
endikedir.
Frenik sinir
yaralanması:
Bu sinirin yaralanması
aynı tarafta diyafram felciyle sonuçlanıp akciğer
kapasitesinde %25 kadar bir kayıpla sonuçlanabilir.
Hipoglossal
sinirin yaralanması:
12. Kranial
sinirin tek taraflı kaybı, profesyonel olarak sesini
kullanan ya da önceden karşı tarafta sinir kaybı olan
hastalar dışında belirgin uzun dönemli işlev kaybına
yol açmaz. İki taraflı kayıp, bir hastada yaşam boyu
yutma güçlüğü ve artikülasyon bozukluğu anlamına
gelir. Yaralanmanın erken tanı ve onarılması işlevin
kısmen geri dönmesini sağlar.
Lingual sinir
yaralanması:
Lingual sinir
yaralanmasının en sık görüldüğü bölge ağız tabanında
üçüncü molar dişin komşuluğudur. İntraoral kanser
cerrahisi ya da zorlu diş çekimi yaralanmanın sık
rastlanan sebeblerindendir. Submandibuler glandın
çıkartılması sırasında sinirin kesisi, sinir hilumda
sıkışmışsa yaralanmaya neden olur. Kısmı yaralanma
dilin aynı tarafta parestezisi ve sıklıkla yanma
hissine yol açar. Tam kesi, dilde anesteziyle ve
etkilenen bölgede sık travmayla sonuçlanır.
Yaralanmanın tanısı ve
erken onarımı genellikle işlevin yüksek oranda geri
dönmesini sağlar.
Vagus sinirinin
yaralanması:
İyatrojenik
ya da travmatik şekilde vagus yaralanabilir.
İyatrojenik yaralanma genellikle boyunun herhangi bir
noktasında internal juguler venle ilgili cerrahi
işlemler sırasında meydana gelir.
Vagus
sinirinin kafa tabanında rezeksiyonu, vokal kord
paralizisine ya da gerçek kordların üzerinde tek
taraflı laringeal duyu kaybına, krikotiroid kas ve
inferior konstriktör kas felcine yol açabilir.
Tek başına
seste boğuklaşma genellikle alt düzeyde bir lezyonu
gösterir. Seste ciddi boğuklaşma ve aspirasyon ise
boyunda yüksek düzeyde yaralanma için tipiktir.
Düzeltici işlemler
arasında tiroplasti ve krikofaringeal miyotomi yer
alır.
Brakiyal pleksus
yaralanması:
Bu yapının yaralanması
nadirdir ve genellikle kötü cerrahi teknik, deneyim ya
da anatomi bilgisinin eksikliği sonucu gelişir.
Yaralanmanın derecesine bağlı olarak omuz, kol ve elde
hareket ve duyu kaybı meydana gelebilir. Tanısının
ardından hemen mikrovasküler onarım yapılmalıdır
Servikal sempatik
zincir:
Yüksek seviyeli boyun
diseksiyonu, kafa tabanı diseksiyonu ya da inferior
tiroid arterin bağlanması sonrası servikal zincir
yaralanması Horner Sendromu ile sonuçlanacaktır.
Bu sendrom; enoftalmi,
pitozis, anhidrozis, miyozis ile karekterizedir.
Şiloz fistül
oluşması:
Orta tiroid
venin inferiorunda, karotis arterinin posteriorunda ve
subklaviyen ven ile internal juguler venin birleşim
noktasının hemen üzerindeki agresif diseksiyon, sol
torasik kanalın sağ lenfatik kanalın yaralanmasına
neden olacaktır. Bu yaralanmanın tanısının
koyulamaması masif şiloz akıntıya neden olacaktır. Bu
elektrolit ve beslenme dengesizliğine neden olabilir.
Boyuna uygulanan baskı nadiren şiloz fistülü
engelleyebilir. Cerrahi sırasında fark edilirse,
tetrasiklin ya da doksisiklinli ıslatılmış emilebilir
hemostatik materyal üzerinden geçilen ipek sütür
genellikle sızıntıyı durduracaktır. Doksisikline
inflamatuar cevap yavaş duktal sızıntıları fibroze
edecektir. Amelliyat sonrası yağsız diyet, drenaj,
baskılı pansuman önerilir.
Karotis rüptürü:
Yüksek
radyoterapi dozları sonrasında yapılan ikincil boyun
cerrahisinde karotis sisteminin korunmasına özellikle
dikkat edilmelidir. Çünkü ağır radyoterapi görmüş
boyun cilt flebinin iyileşmesini önceden tahmin etmek
güçtür.
Operasyon
sonrası boyunda önemli derecede cilt kaybı karotis
sisteminin ekspoze olmasına neden olursa intraoperatif
cilt greftlemesi ya da pektoralis miyokutanöz flebi ya
da trapez flebi gibi koruyucu fleblerin zaman
kaybetmeden uygulanması önerilir.
Kaynakça:
1) Baş ve
boyun cerrahi Anatomisi.(2002) P. Janfaza – R. L.
Fabıan
2) Baş ve
boyun cerrahi atlası (2000) C. Sılver- J. Rubın
3) Scott –
Brown’s (1997) A. Kerr
4) The
Bobby R. Alford Department of Otorhinolaryngology –
Neck |